1396 (2017-2018) Yılı İran Ekonomisine Bir Bakış

1396 (2017-2018) Yılı İran Ekonomisine Bir Bakış
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Diğer birçok alanda olduğu gibi 1396 yılında, İran ekonomisinde de birtakım önemli gelişmeler meydana geldi. 1395 yılının sonlarına doğru yürürlüğe giren nükleer anlaşmanın dolaylı etkilerinin yanında 1396 yılında seçimler ve İran’ın birçok şehrinde ortaya çıkan halk hareketleri, İran ekonomisini etkileyen önemli olaylar oldu.

İran’a 2006-2015 yılları arasında uygulanan uluslararası yaptırımlar ülke ekonomisine ciddi zarar verdi ve 2012 ve 2013 yıllarında kümülatif olarak %10 civarında daralan İran ekonomisi, 2015 yılında (1394/1395) kısmen toparlandı. 1395 yılı bu bağlamda nükleer anlaşmanın semerelerinin alınmaya başlanacağı bir yıl olarak düşünülmekteydi. Nitekim 1395 yılında İran ekonomisi %6 civarında bir reel büyüme gösterdi. Bu rakamın beklenenin oldukça altında kaldığını söyleyebiliriz. ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımlar hususunda beklenilen yumuşamayı sergilememesi ve hatta yaptırımların dozunu biraz daha sertleştirmesi, İran’ın 1396 yılı büyüme performansını olumsuz etkileyeceğe benziyor. 1396 yılı 21 Mart’ta sona erecek. 1396 yılına ilişkin büyüme rakamlarının yayımlanması muhtemelen haziran ayını bulacak ve dolayısıyla İran ekonomisine ilişkin büyüme tahminleri, ekonominin ilk üç çeyreğindeki performans ile diğer gelişmeler dikkate alınmak suretiyle yapılacak. IMF, Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler gibi kurumların İran’ın 1396 yılına ilişkin büyüme tahminleri ise %3-5 civarında.

Büyüme dışında öne çıkan diğer bir değişken ise enflasyondu. 1395 yılında uzunca bir süre sonra %10’nun altına düşen enflasyon, 1396 yılında %8-12 bandında tutulmaya çalışıldı. Enflasyon 1396 yılında inişli çıkışlı bir rota izlese de İran Merkez Bankası ve Ruhani Hükümetinin izlediği sıkılaştırıcı politikalar sayesinde enflasyonun kontrolden çıkmasına izin verilmedi. Aşağıdaki grafikte de gösterildiği üzere 1395 yılının onuncu ayından[1] itibaren yükselme eğilimine giren tüketici enflasyonun, 1396 yılının ilk ayından[2] itibaren düşme eğilimine girdiği, dördüncü aydan[3] itibaren %10 bandının altına gerilediği ve yılın geri kalanında bu seviyelerde dalgalandığı gözlemlendi.

Dolayısıyla 1396 yılı sonu için enflasyon beklentisi yine %10 civarındadır.

İran’da 2017 Aralık ayının sonunda başlayarak 2018 yılının ilk günlerine değin devam eden toplumsal gösterilerin birtakım sonuçları oldu. Olayların çıkışı, en azından olayların patlak verdiği ilk günlerde, birtakım ekonomik faktörlere bağlanmaktaydı. Bu faktörlerden bazılarını işsizlik, birtakım malların fiyatlarının artması, devletin gelir desteğini azaltması ve bazı finans kurumlarının mudilere paralarını vermeyişi şeklinde sıralayabiliriz. Nükleer anlaşma sonrasında İran’da petrol ve doğalgaz ihracatında ciddi artışlar yaşandı. Ülkenin petrol ihracatı, nükleer yaptırımlar öncesi seviyesine döndü ve 1395 yılında toplam ihracat 84 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bunun yaklaşık 56 milyar dolarlık kısmı petrol ihracatından ve geriye kalan 28 milyar dolarlık kısmı petrol dışı ürünlerin satışından elde edildi. 1395 yılında ithalat da nükleer yaptırım dönemine göre ciddi artış gösterdi ve toplam ithalat 63 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. 1396 yılının ilk on ayı için hazırlanan verilere göre petrol fiyatlarının yatay seyretmesi nedeniyle petrol ihracat gelirlerinde önemli bir değişme meydana gelmedi. İlk on ayı kapsayan istatistiklere göre İran ihracat gelirlerinde, bir önceki yılın aynı dönemine göre sadece %2’lik bir artış meydana gelirken aynı dönemde ithalat artışı %20 civarında oldu. İthalatta meydana gelen değişim ise ara malı ithalatında meydana gelen artıştan kaynaklandı.  

1396 yılında İran ekonomisi hakkında konuşulması gereken en önemli mesele işsizlik sorunudur. Mayıs ayında yapılan seçimlerde tüm adaylar işsizlik ile mücadele hususunda somut adımlar atacakları yönünde sözler verdi. İşsizlik “akşamdan sabaha” çözümlenebilecek bir sorun değildir. Ancak bu konuda ciddi adımlar atılmaması durumunda işsizliğin, ülkenin iç huzurunu ve istikrarını bozma potansiyeline sahip bir problem olduğu unutulmamalıdır. Nitekim resmî rakamlara göre İran’da işsizlik oranı %12 seviyesinde olduğu söylense de gayriresmî mecralarda bu oranın %12’nin çok üstünde olduğu zikredilmektedir.  Gençlerde işsizliğin %30’ların üzerinde olması durumun vahametini daha da arttırmaktadır. Yüksek işsizlik, özellikle de genç işsizliği, beyin göçü ve kadınların işgücü piyasasının dışına itilmesi gibi birtakım ikincil sorunların ortaya çıkmasına ve derinleşmesine neden olmaktadır.

İran’da enformel alanda finansal aracılık yapan çok sayıda banker benzeri kurum bulunmaktadır. Nispeten daha yüksek kâr payı vaadiyle mudilerden para toplayan bu finansal aracılık kurumlarından bazıları, mudilerine paralarını ya vermemekte ya da ödemelerle ilgili işlevlerini yerine getirme hususunda zorluklar çıkarmaktadır. Son birkaç yıldır bu kurumlardan paralarını alamayan bireyler, bu finansal kurumların şubelerinin ya da merkezlerinin önünde zaman zaman ve daha çok münferit nitelikte eylemlerde bulunuyorlardı. Bu tür kurumlardan paralarını alamayan mudi sayısının 2 milyonu bulduğu tahmin edilmektedir. Çoğunluğu dar gelirli mudilerin paralarını alamamaktan ötürü birikmiş öfkesi, sokak olaylarının başlangıcında yine önemli bir rol oynamıştır. 

İran’da kuş gribi nedeniyle tavukçuluk/yumurtacılık sektörü uzunca bir süredir kriz içerisindedir. Kuş gribi salgınının tam anlamıyla bitirilememesi ve bu hususta etkin bir çözüm bulunamaması nedeniyle tavuk eti ve yumurta arzında 2017 yılı sonbaharından itibaren ciddi azalma yaşanmıştır. Ayrıca tarımsal üretimde su kaynaklarının kötü kullanımı nedeniyle gıda arzında uzunca bir süredir ciddi sorunlar yaşandı. Gerek tavukçuluk sektörü ve gerekse tarım sektörünün birçok alanında üretim ve arzın sekteye uğraması, piyasa fiyatlarının yükseliş yönlü hareketlenmesine neden olmuştur. Bu nedenlerle 2017 yılında bazı gıda ürünlerinin fiyatlarında %50’lere varan artışlar meydana geldi. Fakir ve orta gelirli hane halklarının toplam harcaması içerisinde gıda harcamaları önemli bir paya sahiptir. Bu yüzden bu ürünlerin fiyatlarında meydana gelen artışlar, düşük gelirli hane halklarının refahını olumsuz etkilemiştir. Sokak eylemlerinin başlangıcında, insanların sokağa çıkmasında bu tür ürünlerin fiyatlarındaki artışların yarattığı geçinme güçlüğü önemli bir ekonomik etken olarak ifade edilebilir.  

Devletin fakir kesimlerin tüketimine yönelik uyguladığı fiyat sübvansiyonunu azaltması, devlet tarafından verilen gelir desteğinin kapsamının daraltılmasına yönelik adımlar atacağını duyurması ve ayrıca önümüzdeki yıl uygulanacak bütçe tasarısında savunma harcamalarında önemli bir artışa gidilmesi, İran halkının zihninde olumsuz çağrışımlara neden olmuştur. İnsanlar yaşadıkları sosyoekonomik sorunların hükümet tarafından görmezden gelinmesini içlerine sindirememiştir.

Yukarıda zikredilen nedenlerin de etkisiyle 27 Aralık 2017’de başlayan ve 2018 yılının ilk günlerinde genişleyen ve daha sonra siyasi bir yöne evirilen sokak olayları, ülkede zaten mevcut olan risk algısının daha da güçlenmesine neden olmuştur. Her ne kadar büyük çaplı gösteriler ocak ayının ortalarından itibaren sona erdiyse de çeşitli nedenlerle daha küçük çaplı gösteriler bir süre daha devam etmiştir. Nitekim risk algısındaki artışın da etkisi ile İran para biriminin yabancı paralara göre ciddi değer kaybı yaşadığı gözlemlenmiştir. Aşağıdaki grafikte İran para birimi tomanın ABD doları karşısındaki değeri resmedilmiştir. 2017 yılının sonunda patlak veren ve 2018 yılının başlarında devam eden sokak olayları nedeniyle toman, dolar karşısında hızla değer kaybetmiştir. Tüm bu süreçlerde ABD doları İran tomanı karşısında tarihî bir zirveye ulaşmış ve spot piyasada 13 Şubat’ta 1$=4900 toman olarak işlem görmüştür. Olayların sona ermesinin ardından döviz yukarı yönlü hareketine bir süre daha devam etmiş ve şubat ayının başından itibaren bir miktar geri çekilerek uzun dönem trendine (Grafik-2’de noktalı çizgi) dönmeye başlamıştır.

1396 yılında öne çıkan diğer bir ana başlık yabancı yatırımlar ve bu yatırımların finansmanına yönelik yapılan anlaşmalar oldu. ABD’nin İran’a karşı uyguladığı yaptırımları devam ettirmesi ve ayrıca İran’ı küresel finans sisteminin sağladığı kolaylıklardan mahrum etmeyi amaçlayan finansal baskıları devam ettirmesi, İran’ın bazı ülkelerin finansal kurumları ile ikili anlaşmalar yapmasına neden oldu. Güney Kore Eximbank tarafından imzalanan ve tutarı 8 milyar dolar olan anlaşma oldukça önemliydi. Ayrıca Kore Ticaret ve Sigorta Kurumu İran ile ilave 5 milyar dolar değerinde anlaşma imzaladı. Güney Kore İran’da başta altyapı olmak üzere enerji, sağlık, petrol ve petrokimya endüstrilerinde faaliyette bulunacak Kore firmalarının projelerini fonlamak amacıyla, İran ile 8 milyar dolar değerinde bir anlaşma imzaladı. Böylece Kore firmalarının bu projelerini yürütürken küresel finans sistemine olan ihtiyaçları ortadan kaldırılmış olundu. Yine bu amaçla ve bu minvalde bir anlaşma Çin CITIC finans kurumu ile yapıldı.  Bu anlaşmanın mali kapsamının 10 milyar dolar olduğu bildirildi. Küresel finans sisteminin kullanılmasını zorlaştıran politikaların etkilerini azaltmak için İran finans ya da hükümet kurumları ile diğer birçok ülke hükümet ya da finans kurumları arasında anlaşmalar imzalandı. Bu şirketler ve ülkelerden bazıları: Rusya (Eximbank), Avusturya (Oberbank), Danimarka (Danske Bank) ve Fransa (Bpifrance).

1396 yılında başta enerji olmak üzere Batılı ülke firmalarının İran’da doğrudan yatırım yapmaya yönelik bazı görüşmeleri oldu. Bu şirketler, petrol ve gaz arama-çıkarma ve ayrıca rafineri inşası gibi alanlarda İran Hükümeti veya İran Milli Petrol Şirketi ile çok sayıda anlaşma ya da ön anlaşma imzaladı. Geçmişte İran devletince uygulanan petrol çıkarma ve işletme kontrat sistemi, yabancı yatırımcıları teşvik etme hususunda yeterince cazip değildi. İran Meclisinde oldukça uzun tartışmalar sonunda kabul edilen ve daha sonra yürürlüğe giren yeni petrol kontrat sistemi, geçmiş sisteme oranla daha olumlu ögeleri içinde barındırıyor. Nitekim yabancı yatırımcıların risk ve getiri hesaplamalarında daha müspet unsurlar taşıyan yeni sistem nedeniyle uluslararası arenada, petrol ve enerji sektörünün yirmi dokuz dev şirketi (bunlardan bazıları: Shell, Total, Gazprom, Çin Milli Petrol Şirketi, Norveç Oil, Mutsubishi ve Petronas) İran’da petrol arama ve işletme ihalelerine katılacaklarını bildirdiler.

Enerjinin yanında İran’da taşımacılık alanında da yabancı yatırım hamleleri gözlemlendi. Ülkede lokomotif ve vagon üretimi ayrıca demiryolu ağının genişletilmesi ya da mevcut demiryolu inşası projelerinin tamamlanması amacıyla Çin, Rus, Fransız ve Güney Kore firmalarıyla çok sayıda anlaşmalar imzalandı. Çin’in başlattığı “Kuşak ve Yol” projesi kapsamında Çin, İran’da 926 km uzunluğunda ve yaklaşık 1,5 milyar dolar değerinde demiryolu yatırımı anlaşması imzaladı. Ayrıca Hindistan ile İran’ın ortaklaşa yürüttükleri ve Hindistan’da üretilen mamullerin İran ve diğer ülkelere dağıtımında önemli bir unsur olan Chabahar Şehit Beheşti Limanının birinci ünitesi aralık ayının başında tamamlanarak hizmete açıldı.  

1396 yılında, yabancı doğrudan yatırım hususunda otomobil diğer bir önemli alt başlık oldu. Renault firması İran’da araç üretimine yönelik yatırım planlamasında bulunduğunu, 200 bin araç üretim kapasitesine sahip ve yatırım değeri 660 milyon avro olan bir üretim tesisi kurmayı planladığını söyledi. Alman Volkswagen firması da İran’a yatırım yapmayı düşündüğünü bildirdi.

Sonuç

1396 yılında İran ekonomisinde bazı olumlu gelişmelere rağmen ülkede yapısal anlamda çok sayıda sorun yaşandı. İşsizlik, bankacılık sisteminin dağınıklığı ve başıbozukluğu, Devrim Muhafızları Ordusu ile müesses nizamın çevresinde kurgulanan diğer yarı kamusal kurumların ekonomi içerisindeki aşırı rolünün neden olduğu yapısal sorunlar ve İran’a uygulanan yaptırımların dozunun hâlen çok üst seviyede olmasının yarattığı belirsizlikler bu sorunlardan bazılarıdır. Söz konusu sorunların çözülmesi kısa sürede mümkün gözükmese dahi İran halkı, bu sorunların hafifletilmesine yönelik somut adımlar atılmasını bekliyor.


NOTLAR

[1] Dey ayı, İran takviminin onuncu ayıdır ve 21 Aralık -19 Ocak dönemi kapsamaktadır.

[2]Farvardin ayı, İran takviminin ilk ayıdır ve 21 Mart-20 Nisan dönemini kapsamaktadır.

[3]Tir ayı, İran takviminin dördüncü ayıdır ve 22 Haziran-22 Temmuz dönemini kapsamaktadır.