1396 Yılı (2017-2018) İran İç Politikasına Bir Bakış

1396 Yılı (2017-2018) İran İç Politikasına Bir Bakış
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran resmî takvimine göre 21 Mart’a denk gelen yılbaşı yaklaştıkça, sona erecek yıla ilişkin İran’da yaşanan bazı önemli gelişmeleri topluca gözden geçirmek, ülkenin söz konusu dönemde iç siyasette kat ettiği yolun genel hatlarını izleme imkânı sunacaktır. İran’da bu yıl meydana gelen gelişmelere geçmeden önce, ülkede kullanılan resmî takvimle ilgi bazı bilgilere değinmek isabetli olacaktır.

İran’da Uygulanan Resmî Takvim

İran’da hâlihazırda resmen Hicri-Şemsi takvim kullanılmaktadır. Kökleri İslam öncesi İran medeniyetlerine dayanan bu takvim, Sasaniler döneminde Yezdgirdî takvimi adıyla kullanılmıştır. İslam’dan sonra Selçuklu Hükümdarı Celâle’d-Devlet Melikşah döneminde, meşhur Sadrazam Nizamü’l-Mülk’ün nezareti altında, başlangıcı Melikşah’ın tahta geçtiği gün olmak suretiyle yeniden düzenlenerek Celâli takvimi adıyla uygulanmıştır. Akabinde Kaçar Hanedanı’nın son yıllarına değin resmî takvim olan Hicri-Kameri takvimle birlikte kullanılan Celâli takvimi, 1910’da tekrar revize edilip başlangıcı Hicret olarak tayin edildikten sonra Hicri-Şemsi takvim adını almış ve 1925’den itibaren İran’ın resmî takvimi olmuştur. Ay yılını esas alan Hicri-Kameri takviminin aksine güneş yılını esas alan Hicri Şemsi takvimde yılbaşı, bahar mevsiminin ilk günüdür. Söz konusu gün hem İran’da hem de İran dışında geniş bir coğrafyada kutlanan Nevruz günüdür.

“Direniş Ekonomisi, Üretim ve İstihdam” Yılı

1396 yılı, İran’da yaklaşık 20 yıldır devam eden “yıl adlandırma geleneği” ile birlikte, Devrim Rehberi tarafından “Direniş Ekonomisi, Üretim ve İstihdam” yılı olarak adlandırıldı. Uzun süredir ülke içindeki yapısal sorunlarla birlikte nükleer faaliyetlerinden dolayı kendisine uygulanan ekonomik yaptırımlarla uğraşan İran, P5+1 ülkeleriyle yaptığı nükleer anlaşmadan sonra ekonomi alanındaki sorunların çözümü için önemli bir yol kat edeceğini umuyordu. Dolayısıyla Rehber’in bu adlandırmasından anlaşılacağı üzere1396 yılında, ülkenin önceliği ekonomiyi kurtarma olarak belirlendi.

19 Mayıs Seçimleri

12. dönem cumhurbaşkanlığı seçimleri ve 5. dönem kent ve köy belediye meclisleri seçimleri bu tarihte gerçekleşti. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Hasan Ruhani %57 oy oranıyla ikinci kez Cumhurbaşkanlığına seçildi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gerçekleşen önemli gelişmelerden biri seçim öncesi adayların birlikte çıktıkları televizyon kanallarında birbirine karşı kullandıkları yolsuzluk ithamları oldu. Nitekim akabinde tedricen artacak ve farklı siyasi şahsiyetlerden çeşitli devlet kurumlarına kadar uzanacak bu yolsuzluk ithamları 2017 Aralık’ta patlak veren ve 2018 Ocak ayına kadar devam eden ülke genelindeki isyanları tetikleyen nedenler arasında yer alacaktı.

Bununla birlikte Devrim Rehberi Hamenei’den sonra yerine geçecek muhtemel isimler arasında adı geçen ve cumhurbaşkanı olduğu takdirde önü açılacağı düşünülen İbrahim Reisi’nin seçimi kaybetmesi 19 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde dikkat çeken diğer bir konu oldu.

Kent ve köy belediye meclisleri seçimlerindeyse öne çıkan en önemli gelişme Tahran Belediye Meclisi seçimlerini, Ruhani hükümetine yakın ve çoğunluğu Reformistlerden oluşan “Ümit” listesindeki tüm adayların kazanması oldu. Dolayısıyla Tahran Belediye Meclisindeki tüm 21 kürsüyü ele geçiren Reformistler böylece Muhafazakârların bu meclisteki 15 yıllık iktidarına da son vererek belediye başkanını da seçen bu meclisi Muhafazakârlar elden çıkarmış oldu.

Laricani Yeniden Meclis Başkanı

2016 yılında 10. dönem seçimleri gerçekleşen ve 290 sandalyeden oluşan İran Meclisinde Reformistler %41, Muhafazakârlar %29, Bağımsızlar %28 ve azınlıkların milletvekilleri %2 oranla yeni meclisin siyasi dağılımını oluşturmuştu. Reformistler veya Muhafazakârların salt çoğunluğu elde edemediği bu dönemde 8. dönemden beri meclis başkanlığını yürüten bağımsız muhafazakâr Laricani, tekrar meclis başkanlığına seçilmişti. 1 yıllık görev süresi 2017 Baharında biten Laricani 31 Mayıs 2017 tarihinde gerçekleştirilen seçimle yeniden meclis başkanı oldu. Reformist Mesud Pezeşkiyan birinci başkan vekilliğine ve Bağımsız Muhafazakâr Ali Mutahhari ise ikinci başkan vekilliğine getirildi.

Terör Saldırıları

1396 yılı, aynı zamanda İran’ın 80’li yıllardaki terör olaylarından sonra en büyük terör saldırılarını yaşadığı yıl oldu. 7 Haziran sabahı, İran Meclis Binası ve İran İslam Cumhuriyetinin kurucusu Ayetullah Humeyni’nin türbesi DEAŞ mensuplarının saldırılarına hedef oldu. Tahran ise 17 kişinin hayatını kaybettiği ve 57 kişinin yaralandığı bu saldırılara, 18 Haziran’da Suriye’nin Deyrizor şehrindeki DEAŞ üslerine, İran topraklarından fırlattığı füzelerle karşılık verdi.

Düzenin Yararını Teşhis Konseyinde Yeni Dönem

Rafsancani’nin Ocak 2017’de vefatına müteakip kendisinden boşalan başkanlık makamına Devrim Rehberi tarafından geçici olarak Muhammed Ali Muvahhidi Kirmani atanmıştı. Ancak ağustos ayında, 6. dönemi sona eren bu konseyin 5 yıllık yeni dönemi için Devrim Rehberi Ayetullah Mahmut Şahrudi’yi tayin etti. Hamenei’den sonra devrim rehberi olabilecek isimlerden Eski Yargı Başkanı Şahrudi’nin konseyin başına geçmesi bu açıdan dikkatleri çeken bir konuydu. Hamenei, 14 Ağustos’ta açıkladığı kararında konseyin yeni başkanıyla beraber yeni dönemdeki 38 asli üyesini de belirledi. Çoğu eski üyelerden oluşan bu isimler arasında 19 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan İbrahim Reisi ve Muhammed Bakır Kalibaf’ın isimleri yeni üye olarak yer aldı.

Ülke Genelinde Protestolar

2017’nin son günlerinde İran ülkenin birçok noktasında ortaya çıkan protestolara sahne oldu. İlk başta iflas eden bazı finans kuruluşu mağdurlarının itirazlarıyla başlayıp devamında ekonomik krizlerin mağduru olan diğer kesimlerin katılmasıyla hızlı bir şekilde ülke geneline yayıldı. Kısa zamanda rejime yönelik eleştirilerin de dâhil olduğu ve siyaseten radikal bir kimliğe bürünen bu protestolar neticesinde 21 kişi hayatını kaybedip yaklaşık 3000 kişi tutuklandı ve birçok maddi hasar oluştu. Bu protestolar 2009’dan bu yana ülkenin yaşadığı en büyük ayaklanma oldu. Şubat ayına gelindiğinde, zikredilen ayaklanmaların son bulduğu görülse de ekonomik sorunlardan kaynaklanan itirazlar hâlen ülkenin farklı bölgelerinde ara ara ortaya çıkmaya devam etmektedir.

“İnkılap Caddesi’nin Kızları”

1979 devrimin başarıya ulaşmasından yaklaşık bir buçuk yıl sonra Temmuz 1980 yılında zorunlu hale gelen örtünmenin özellikle Muhammed Hatemi’nin 1997 yılında iktidara gelmesiyle ‘örtünme şekli’ tartışmalı hale gelmeye başlamış ve bu tartışma günümüze kadar devam etmiştir.1396 yılının son aylarında gerçekleşen diğer önemli bir gelişme ise, bir toplumsal özgürlük alanı olarak gündeme gelen zorunlu örtünmeye karşı itirazlar oldu. “İnkılap Caddesi’nin Kızları” adıyla şubat ayında çoğalmaya başlayan bireysel eylemler silsilesi ‘Sivil İtaatsizlik’ eylemlerine dönüşmüş ve ülke geneline yayılmaya devam etmektedir.

Tarikatlarla Mücadele

Dinî faaliyetler yürüten tarikatlarla İran’daki rejim arasında zaman zaman birtakım gerginlikler yaşanmaktadır. Resmî ideolojinin dışında kalan tarikat ve benzeri eğilimlerin toplumu etkileyebilme potansiyelleri dikkate alınarak kolaylıkla rejim tarafından bir millî güvenlik sorununa dönüştürülebilmekte ve bu tutum gerginliği daha da ileri düzeye taşımaktadır. Bu bağlamda rejimin tarikatlara karşı uzun zamandır başlattığı mücadelenin diğer bir tezahürü olarak 4 Şubat’ta, Tahran’da Gonabâdi dervişleri ile devlete bağlı milislere eşlik eden güvenlik güçleri, adı geçen tarikatın lideri olan Nur Ali Tabende’nin ikamet ettiği mahallenin sokaklarında karşı karşıya geldi. Günlerce süren sokak çatışmalarında 5 kişinin hayatını kaybetmesinin yanında pek çok kişi yaralandı ve tutuklandı.

Güvenlik Meselesine Dönüşen Doğal Afetler

1396 yılında İran’ı gündeme getiren diğer konulardan biri de bazı doğal afetler oldu. İran’da artık müzmin bir soruna dönüşen hava kirliliği ve toz fırtınaları yıl boyunca ülkedeki gündelik hayatı etkilemeye devam etti. Bu sorun, kum fırtınalarından en çok etkilenen Huzistan eyaletindeki kentlerde daha şiddetli bir şekilde kendini gösterdiği gibi bölgede meskûn halkın zaman zaman farklı şekillerde ortaya çıkan itirazlarına da neden oldu.

Ayrıca özellikle son yıllarda daha fazla gündeme gelen su meselesi, ülkenin 1396 yılında karşı karşıya kaldığı sorunlar arasında yer aldı. Su krizinin giderek derinleştiği ülkede, sorun ulusal güvenlik meselesi düzeyinde ele alınmaya başlamıştır. Özellikle Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Çevre Koruma Teşkilatı Başkanı İsa Kelanteri’nin önümüzdeki 25 yılda 50 milyon İranlı sadece su sorunu yüzünden yer değiştirmek zorunda kalacak aynı zamanda İran medeniyeti de yok olmanın eşiğine gelecek yönündeki açıklamaları, krizin vardığı aşamayı göstermektedir.

Sonuç

Son günlerine yaklaştığımız 1396 yılına geriye dönüp baktığımızda İran’da karşılaştığımız tablo, ülkenin ekonomi, siyaset, güvenlik, toplum ve çevre olmak üzere hemen hemen tüm alanlarda ciddi krizlerle uğraştığını göstermektedir. Ülke, siyaset alanı başta olmak üzere tüm alanlardaki kronik sorunlarını çözmek için kısa zamanda gereken reformları gerçekleştirmediği takdirde çoğu uzun yılların birikmiş sorunlarından ortaya çıkan bu krizlerin devam edeceği ve statükonun yeni isyanlar ile ayaklanmalara da sebebiyet verebileceği anlaşılmaktadır.

Böyle bir durumda İran’ın artık mevcut şartlarla yola devam edemeyeceği, şiddet, baskı ve diğer geçici tedbirlerle kökleşmiş sorunların ana kaynağını teşkil eden yapısal-siyasal problemlerden ortaya çıkan krizleri, bugüne kadar yaptığı gibi artık yönetemeyeceği açıktır. Dolayısıyla 1397 yılında İran’da kritik olayların meydana geleceğini beklemek yerinde olacaktır.