ABD’nin İran Yaptırımları ve Hindistan’ın İkilemi

ABD’nin İran Yaptırımları ve Hindistan’ın İkilemi
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

ABD Başkanı Donald Trump, nükleer anlaşmadan çekilerek eski Batılı müttefiklerini ve yeni Doğulu ortaklarını yüzüstü bıraktığı gibi Orta Doğu’da yeni bir krizin fitilini de ateşledi. Hindistan da Trump’ın tek taraflı kararının etkilerinden uzak kalamayacaktır.

Hindistan Dışişleri Bakanı Sushma Swaraj, 28 Nisan'da düzenlediği olağan yıllık basın toplantısında Hindistan'ın ABD'nin İran'a yönelik uygulamayı planladığı yeni yaptırımlar karşısında nasıl bir tutum takınacağı yönündeki soruya şu cesur cevabı vermişti: "Hindistan yalnızca BM yaptırımlarına uymaktadır, herhangi bir ülkenin tek taraflı yaptırımlarına değil."

Hindistan'ın petrol ithalatı ve İran'daki yatırımları

İran, Hindistan’ın Irak ve Suudi Arabistan'ın ardından üçüncü büyük petrol tedarikçisi konumundadır. Hindistan, İran’dan Nisan 2017-Ocak 2018 arasında (2017-2018 mali yılının ilk 10 ayı) 18.4 milyon ton ham petrol ithal etmiştir. Hintli iş adamları, İran’a yeniden yaptırım uygulanmasının Hint ekonomisi üzerinde olumsuz bir etkisi olacağını da kabul etmektedir. Ancak Hindistan petrol endüstrisi uzmanları ve yetkilileri yaptırımların ülke ekonomisine kısa vadede bir etkisinin olmayacağı görüşünü paylaşsalar da Hindistan diğer ülkelerin, örneğin Avrupa bloğunun yeni yaptırımlara nasıl tepki vereceğini bekleyip görmek durumundadır. Avrupalı uluslar kendi eylem planını bağımsız olarak sürdürmeyi başarabilirlerse Hindistan’ın İran’dan ithalatı da kesintiye uğramadan devam edecektir. Bu bağlamda Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve sonrasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Trump'ın nükleer anlaşmayı terk etme kararının etkisini nasıl en aza indirilebileceğini belirlemek için görüşmeler gerçekleştirmiştir.

İran’ın Sistan ve Beluçistan eyaletindeki Çabahar Derin Deniz Limanı ve Farzad B gaz sahasındaki yatırımlar gibi İran'da stratejik açıdan önemli Hint projeleri de ABD'nin aldığı kararın olumsuz etkisi sonucu zarar görebilir. Çabahar Limanı Hindistan'ı, Pakistan'ı es geçerek Afganistan ve Orta Asya cumhuriyetlerine bağlamaktadır. Ayrıca Hint şirketlerine İran'da yerel para birimi kullanarak çeşitli projelere yatırım yapma izin verilmiştir.

Özerklik ile Denge Politikası Arasında Hindistan

Son birkaç yılda yaşanan büyük atılımların ardından hâlihazırda Hindistan-ABD ilişkilerinde bir durgunluk yaşanmaktadır. İkili ilişkilerdeki sorunların merkezinde iki ülkenin Rusya ve İran'la kurduğu karşıt ilişkiler yatmaktadır. ABD her iki ülkeye de yaptırım uygularken Hindistan bu ülkelerle olan ilişkilerini sürdürmüştür.

Eski Sovyetler Birliği ve günümüz Rusya’sı uzun yıllardır Hindistan'ın stratejik bir ortağı ve askerî teçhizat tedarikçisi olagelmiştir. Nitekim Hint ordusunun savaş gemilerinden denizaltılara, savaş uçaklarından helikopterlere, tanklardan füzeye envanterine kadar askerî donanımın yüzde 70'i Rus menşelidir. Ayrıca Hindistan, Rusya’dan S-400 yerden havaya füze savunma sistemi satın alma anlaşmasında da sona yaklaşmış bulunmaktaysa da ABD'nin Rusya yaptırımları bu anlaşmayı zora sokmuştur. "Amerika'nın Düşmanlarına Yaptırımlarla Karşılık Verme Yasasının" (CAATSA) Trump yönetimine Rusya ile savunma veya istihbarat alanında anlaşma yapan tarafları cezalandırma zorunluluğu getirdiği dikkate alınırsa, Hindistan'ın ABD'nin yaptırımlarından kaçınmak için bir yol bulması gerekecektir.

Buna karşılık Soğuk Savaşın sona ermesinden bu yana Hindistan-ABD ilişkileri önemli ölçüde ilerleme kaydetmiştir. 2016 yılında Lojistik Değişim Memorandumu Anlaşması'nın (LEMOA) imzalanması, Hindistan'ın ABD ile stratejik ilişkiler kurmasının önünü açmıştır. Dahası ABD Hindistan’a sivil nükleer tesisler için Nükleer Tedarikçiler Grubu (NSG) muafiyeti sağlaması bu ülkenin elit nükleer silahsızlanma rejimi üyeliği edinmesini sağladığında kuşku yoktur. ABD'nin tam desteğini alan Hindistan şu anda nükleer silahlanmayı önlemeye yönelik üç dört rejimden üçü olan Füze Teknolojisi Kontrol Rejimi (MTCR), Wassenaar Aranjmanı (WA) ve Avustralya Grubu (AG) üyesidir. ABD, Hindistan’ın NSG üyeliği için de kulis yapmaktadır.

Hindistan Başbakanı Modi ile Çin Cumhurbaşkanı Şi Cinping arasındaki son Wuhan zirvesi geçtiğimiz birkaç yılda ABD kampına doğru kayan Hindistan'ın artık küresel düzende bir denge kurma eğiliminde olduğunu göstermektedir. ABD, Japonya, Hindistan ve Avustralya dörtlüsünün Çin’in yükselişine karşı askerî düzenlemeler yapması ile ilgili Hindistan Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Sunil Lanba’nın yaptığı açıklama bu meyanda oldukça önemlidir: "Bu dörtlüye askerî bir boyut katmaya gerek yoktur ve o yolda ilerliyor da değiliz." Hindistan Dışişleri Bakanının İran yaptırımları konusunda yukarıda aktarılan ifadesi de Hindistan'ın ABD ve diğerleri arasında seçim yapmayacağı ve stratejik özerkliğini kullanarak ulusal çıkarları doğrultusunda kararlar alacağı mesajını daha da netleştirmiştir.

"Bekle ve Gör" Politikası

Esasen İran ve anlaşmanın İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya’dan oluşan tarafları anlaşmaya bağlı kaldığı sürece nükleer anlaşma ortadan kalkmayacaktır. Ne var ki İran'la ticaret yapan kesimler ABD tek taraflı İran yaptırımlarının etkisini hissedecektir. Üst düzey Hintli yetkililer, durumu dikkatle izlediklerini ve Batı uluslarının yaptırımların etkisini ortadan kaldırmaya yönelik stratejisinin nasıl seyredeceğini gözlemleme niyetinde olduklarını teyit etmişlerdir. Geçmişte de Hindistan, İran’da yaptığı ham petrol ithalatını azaltmasına rağmen ABD yaptırımlarına rağmen İran'la ekonomik ilişkilerini sürdürecek bir mekanizma geliştirmeyi başarmıştır.

Dalgalı petrol fiyatları ve yükselen talep

Hindistan’ın petrol ihtiyacının yüzde 80’inden fazlasını dışarıdan tedarik ediyor olması, ülkede artan petrol talebi ve uluslararası ham petrol fiyatlarındaki istikrarlı artış Hindistanlı tüketicilerin ceplerini yakmanın yanı sıra hükümetin mali hesaplarını da bozabilir. Zira ülkenin 2017-2018 mali yılında 88 milyar dolar olan ham petrol ithalat faturasının %20 civarı bir artışla 2018-2019 mali yılında 105 milyar dolara yükselmesi beklenmektedir. Ayrıca İran yaptırımları Ortadoğu'da tansiyonu yükselttiği gibi petrol fiyatlarında sürekli bir artışa da neden olabilir. Bu nedenle yeni yaptırımlar Hindistan’ın ithalatını etkilemekle kalmayıp cari açığı da artırabilir

Yeni istisna arayışları

Hindistan, Obama yönetimi döneminde yaptırımlar konusunda elde edilen istisnaların devam etmesini bekleyecektir. Hindistan’ın ve İran'ın diğer büyük müşterileri olan Çin, Japonya ve Güney Kore’nin bu alanda elde ettiği istisnalar Tahran'ı nükleer programına son vermesi için zorlamayı amaçlamaktaydı. Mevcut durumda Hindistan, İran, Rusya ve AB ile ABD’nin İran yaptırımlarının etkilerini ve dolayısıyla yaptırımların Yeni Delhi’nin petrol harcamalarına yansımasını azaltmaya yönelik görüşmeler yapmaktadır. Özellikle İran’a uluslararası finans işlemlerinde yaygın olarak kullanılan SWIFT alanında getirilen yaptırımlar üzerinden uygulanan kısıtlamalar 180 günlük bir bekleme süresinin ardından 2018 Kasım’ında devreye sokulacaktır. Burada Hindistan'ın daha önceki yaptırım döneminde İran’a petrol ödemelerinin %45’ini rupi ile yaptığını ve denge sağlamak amacıyla da avro transferlerini Türk ve Alman bankaları aracılığıyla gerçekleştirdiğini belirtmekte fayda var.

Her halükârda İran yaptırımlarının etrafından dolaşmak Hindistan için çetin bir iş olacaksa da Hindistan gibi büyük bir petrol ithalatçısı İran'la olan petrol alışverişini bütünüyle donduramayacaktır. Daha önceki dönemlerde olduğu gibi bu defa da ABD Hindistan'a petrol ithalatını azaltma karşılığında bazı istisnalar sunmalıdır. Bir önceki yaptırım döneminde Hindistan İran’dan petrol ithalatını günde 1 milyon varil kadar düşürmüş fakat yaptırımların Ocak 2016'da kalkmasıyla yeniden İran petrolünün büyük ithalatçılarından birisi hâline gelmişti.

Sonuç

Hindistan, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in Yeni Delhi’ye ziyareti esnasında ABD yaptırımları konusunda net bir mesaj vermiş ve ABD’nin sertleşen tek taraflı yaptırımlarına uymayacağını ve sadece BM’nin yaptırımlarını dikkate alacağını ifade etmiştir. Bu mesaj, Hindistan’ın yalnızca İran konusunda değil yaptırımların sarstığı Rusya'dan alınacak hava savunma sistemi ve diğer askerî teçhizat konusunda da benzer bir politika izleyeceğini göstermektedir. Bir önceki yaptırımlarda Obama yönetiminden petrol alımını azaltma karşılığında belirli istisnalar sağlayan Hindistan benzer bir anlaşmayı tekrar yapabilmeyi ummaktadır. Sonuç olarak Hindistan, 180 günlük bir bekleme süresinin ardından 2018 Kasım’ında devreye sokulacak İran yaptırımlarının ağır sonuçlarının önünü alarak ABD ile ulusal çıkarlarını temin edecek bir pazarlık yapabilme arayışlarını sürdürmektedir.

Bu makaledeki görüşler İRAM'ın editoryal politikasını yansıtmayabilir.