Abdülhüseyin Zerrinkub’un İki Yüz Yıllık Sessizlik’i

Abdülhüseyin Zerrinkub’un İki Yüz Yıllık Sessizlik’i
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Giriş

Abdülhüseyin Zerrinkub (1923-1999) İran’da tarih, edebiyat ve tasavvuf gibi alanlarda yaptığı çalışmalarla tanınmaktadır. Kendine has akıcı üslubu sayesinde yalnızca üniversite ve kültür çevrelerine değil genel okuyucuya da hitap edebilmiştir. Kaleme aldığı sayısız eserinin içinde İki Yüzyıllık Sessizlik (Do Karn-ı Sükût) yazıldığı dönemin ideolojisi ile doğrudan ilişkisi ve farklı nesiller üzerinde yaptığı etki ile ayrı bir değerlendirmeyi hak eder. Zira bu eser ilk kez yayımlandığı 1951 yılından bugüne kadar yaptığı 35 baskı ile İran’da en çok okunan tarih kitaplarından birisidir. Yasal basımların yanında kitabın korsan baskıları ve 2000’li yıllar sonrası kitabın dijital mecralarda paylaşıldığı göz önüne alındığında çok sayıda İranlının kitabın içeriğinden haberdar olduğu ve kitaptan etkilendiği anlaşılmaktadır. Bu yazıda; kitabın içeriği, temel tezleri, kitaba çağdaşları tarafından getirilen eleştiriler, kitabın farklı baskıları1 ile yasaklanması ve kitabın İran’da milliyetçi tarihyazımına yaptığı katkı gibi meseleler ele alınacaktır.

Kitabın İçeriği

Zerrinkub, kitabın ön sözünde cevabını aradığı soruları şöyle sıralar: “Sasaniler’in yenilgi ve çöküşünün sebebi neydi? Ne oldu da kültürsüz bedeviler böylesine büyük ve gösterişli bir medeniyeti ele geçirebildiler? Son dönem tarihçilerimizin hakkında suskun kaldığı bu iki yüzyıl boyunca Farsça niçin kendisinden iz bulunamayan kayıp bir hâldeydi?” Zerrinkub için şaşırtıcı olan kültürsüz Arapların büyük ve gösterişli İran’ı mağlup etmesi meselesi aslında İran’da milliyetçi düşünce ve tarihyazımının 19. yüzyıldan bu yana cebelleştiği bir sorundur. Yazara göre inançlı bir Müslüman için İran’ın fethi ilahi bir hadisedir. Ancak meraklı araştırmacı böyle bir açıklamayla yetinmez ve hadiselerin açık sebebini arar. Sasaniler’in çöküşünde maddi ve somut sebepler arayan Zerrinkub, devlet ve toplum yapısındaki çürümeyi temel sebep olarak gösterir. Kitapta dikkat çekici olan temaların başında Arap düşmanlığı gelir.

Zerrinkub kitaba İslamiyet öncesi Araplara ve İran’ın Araplarla ilişkilerine değinerek başlamış ve Arapların ne kadar medeniyetten yoksun olduğunu göstermek istemiştir. Yazara göre Arapların “vahşiliği” bulundukları coğrafyadan kaynaklandığı için doğal bir durumdur. Daha sonra İslam’ın doğuşu, yükselişi ve Müslümanların İran’ı fetihleri ele alınır. Fetih ve savaş sahneleri bir bakıma antik İran’a yakılan ağıt niteliği taşır. Zerrinkub, şatafata ve gurura kapılmış İranlılar karşısında ilk Müslümanların sadeliğini ve samimiyetini över. Yazar, Sasaniler’in çöküşündeki dinî-sosyal sebepler, fetihlerin ardından Arap fatihlerle İranlılar arasındaki münasebetler ve İranlılarda Araplara karşı direnişin başlaması gibi konulara değinir. Sasaniler’in çöküş sebepleri içinde Zerdüşt din adamlarının toplum üzerindeki baskısı öne çıkmaktadır. İranlıların Sasani Devleti’nin son yıllarında yeni bir inancı kabul etmeye meyilli olduklarını belirten Zerrinkub, örnek olarak Mazdek hareketini ve Budizm ile Hristiyanlığın İranlılar arasında yayılmaya başlamasını gösterir. Zerrinkub Arap fetihlerini takip eden 200 yıl içinde Farsçanın durumu ve Arapların İran’ın yazılı kültürüne karşı tutumlarına da değinerek İranlıların bu dönemde Arapların baskısı sebebiyle Farsçayı kullanmaktan geri durduklarını iddia eder. Zerrinkub’un değindiği bir diğer konu Ebu Müslim hareketinden başlayarak Emevi ve Abbasi devletlerine karşı çıkarılan isyanlardır. Ona göre bu isyanlar, her biri farklı amaçlar taşısa da eski İran devleti ve geleneklerini diriltme ile Arap düşmanlığı hususlarında ortaktır. Zerrinkub, Maveraünnehir bölgesindeki Türk varlığını reddetmese de Maveraünnehir’in İran kültür havzasında olduğunu iddia eder. Öte yandan Abbasi Dönemi’nin gösterişli bir dönem olduğunu reddetmeyen Zerrinkub, bu dönemde elde edilen zenginliğin halkın mallarının gasp edilmesiyle sağlandığını savunur. Ünlü Bermeki ailesi gibi İran kökenli Abbasi devlet adamlarının eski İran inançlarını diriltme amacı taşıdıklarını iddia eder. Kitapta Babek Hürremdin, Sinbad, Mukanna ve İshak Türk gibi şahısların isyan hareketleri üzerinde de duran Zerrinkub’a göre bu isyanlar, İranlıların Abbasi hilafetine karşı öfke ve kinini gösterir. Yazar, İranlıların Araplar ile 200 yıl boyunca sürdürdükleri mücadelenin siyasi ve askerî alanlarla sınırlı olmadığını belirtir. Dinî ve felsefi alanda da İranlılar, Araplara karşı mücadele etmiştir. Zerrinkub’un İran’da milliyetçilerce sık tekrarlanan İranlıların Arapların dinini kabul etmiş olmalarına rağmen Arapları kendi kültür ve medeniyetlerinin etkisine aldıkları iddiasını ortaya koyması kayda değerdir. Farklı topluluklar arasındaki ilişkileri kültürel alışveriş olarak görmek yerine bir kültürün diğerini hâkimiyeti altına aldığı düşüncesi, milliyetçi düşünce ve tarihyazımının önemli bir unsuru olmuştur. Zerrinkub, kitabın sonunda Abbasi hilafetinin zayıflaması ve Maveraünnehir, Sistan ve Horasan gibi bölgelerde bağımsız İran devletlerinin kurulmasına değinir. Ona göre Abbasi Devleti’nin zayıflama sebebi Sasani Devleti ile benzerdir.

Kitabın 70 Yıllık Yayımlanma ve Sansür Macerası

İki Yüzyıllık Sessizlik yazarın ön sözde belirttiği gibi önce Mehregan isimli dergide tefrika olarak yayımlanmıştır. Ardından 1951 yılında kitap olarak ilk kez Cami’a-yı Lisansiyeha-yı Danişsera-yı Âli yayınları tarafından basılmıştır. Kitap basılır basılmaz okuyucunun teveccühüne mazhar olmuş ve baskısı tükenmiştir. Bununla birlikte kitaba farklı çevrelerden eleştiriler de gelmiştir. Eleştirileri ve önerileri dikkate alan Zerrinkub, 1957 yılındaki ikinci baskıda kitabın hacmini iki katına çıkararak kitabın yapısını değiştirmiş ve bu baskıdan sonra kitabın ana metni değişmeden bugüne gelmiştir. Yazar, ikinci baskının ön sözünde ilk baskıda İran’ın antik tarihine karşı duyduğu heyecan ve sahip olduğu taassubu kabul ederek âdeta okuyucudan özür diler. Kitabı yazdığı yıllarda iyi ve güzel olan her şeyi antik İran’a ait olarak görme eğiliminde olduğunu itiraf eder. O yıllarda antik İran’a dair olmayan her ne varsa yazarın nazarında kötü ve değersizdir.

İlk baskısını 1951 yılında yapan kitap, Pehlevi Dönemi boyunca İranlılar tarafından okunmaya devam etmiştir. Kitabın 1979 Devrimi’ne kadar yedi baskı yaptığı anlaşılmaktadır. İran Millî Kütüphanesinin verilerine göre kitabın sekizinci baskısı Devrim’den sonra 1983 yılında yapılmıştır. Ancak bu baskıdan yaklaşık bir hafta sonra kitap toplatılarak basımı yasaklanmıştır. Kitabın basımının yasak olması, okuyucuya ulaşmasını engellememiştir. Bu süre zarfında sayısı tahmin edilemeyecek kadar korsan baskı yapılmış ve kitap elden ele dolaşmaya devam etmiştir. Nihayet 1999 yılında tekrar basım izni alan kitap Murtaza Mutahhari’nin kitaba yıllar önce yazdığı eleştiri eklenerek İntişarat-ı Sohen tarafından basılabilmiştir.2 Kitabı hâlihazırda da basmakta olan yayınevinin verilerine göre eser toplamda 35 baskı yapmış ve son yıllarda iki kez İngilizceye çevrilmiştir.3

İki Yüzyıllık Sessizlik’e Yapılan Eleştiriler

İki Yüzyıllık Sessizlik yayımlanışından itibaren birçok eleştiri almıştır. Bu eleştiriler içinde 1979 Devrimi’nde önemli bir rol oynayacak olan din âlimi Murtaza Mutahhari’nin kitaba yönelik eleştirisi ve konu hakkında sunduğu alternatif yorum dikkat çekicidir. Mutahhari, Zerrinkub’un kitabına yazdığı eleştiriyi de içeren İran ve İslam’ın Karşılıklı Hizmetleri (Hıdemat-ı Mütekabil-i İslam ve İran) başlıklı eseri kaleme almıştır. Bu eser, 200 yıllık dönemin Zerrinkub’un bakışına aykırı olan alternatif bir yorumunu sunmaktadır. Mutahhari’ye göre İranlılar İslam’ı zorla değil canıgönülden kabul etmiştir. Ayrıca İslam’ın ruhu ile İranlının bedeni birbiriyle tam bir uyum içindedir. İran’ın Müslümanlarca fethinden sonraki 200 yıl, İranlılar için bir sessizlik ve yenilgi dönemi olmanın aksine altın çağ sayılmalıdır. Zira her ne kadar İranlılar bu dönemde Farsça yazmamış olsalar da Arapça önemli eserler vermişlerdir. Mutahhari, ele alınan dönemin yalnızca Sasani Dönemi elit tabakası için bir mağlubiyet sayılabileceğini savunur. İran halkı için ise böyle bir durum söz konusu değildir. Mutahhari’nin kitabı 1950-1960’lı yıllarda Arap karşıtı ve İslam’a mesafeli tarihyazımının rakipsiz olmadığını gösterir.

Sonuç

Zerrinkub’un İki Yüzyıllık Sessizlik eseri İran’da 19. yüzyılda başlayan milliyetçi tarihyazımının ürettiği en popüler eser olarak görülmektedir. Kitap, bir yandan kendisinden önceki milliyetçi düşünce ve tarihyazımının ürünüyken öte yandan yazıldığı dönemden bugüne İran’da milliyetçi düşünceyi etkilemiştir. Kitap, önceki yüzyılda başlayan milliyetçi tarihyazımının zirvesiyken kitaba Mutahhari gibi kimseler tarafından getirilen eleştiriler de bugün İran İslam Cumhuriyeti’ndeki resmî tarih tezine yakın alternatif bir tarih tezinin doğmakta olduğuna işaret etmektedir.


Kaynaklar

Dehbaşi, A. Macera-yı Kitab-ı Do Karn-ı Sükût. Buhara. 9-10. 196-203

Mutahhari, M. (2006). Hıdemat-ı Mütekabil-i İslam ve İran. (32. baskı). Tahran: Sadra.

Zerrinkub, A. (1951). Do Karn-ı Sükût (1.Baskı). Tahran: Cami’a-yı Lisansiyeha-yı Danişsera-yı Âli.

Zerrinkub, A. (1965). Do Karn-ı Sükût (3.Baskı). Tahran: Ahmed İlmi.

İntişarat-ı Sohen, Do Karn-ı Sükût. Erişim Adresi: https://sokhanpub.net/فروشگاه/مجموعه-آثار-عبدالحسین-زرین-کوب/دو-قرن-سکوت/ [Erişim Tarihi: 14.12.2021]


1 Kitabın 1951 yılında yapılan ilk baskısıyla 1957 yılındaki ikinci baskısı arasında önemli farklar vardır. İkinci baskıdan sonra kitabın metni değişmediği ve İranlı okuyucu daha çok ikinci baskıdaki metni okuduğu için bu yazıda ikinci baskıdaki metnin içeriği analiz edilmiştir.

2 1983-1999 arası İran’da basımı yasak olan kitap, 1988 yılında Batı Almanya’da Nevid Yayınları tarafından basılmıştır.

3 Zerrinkub, A. (2016). Two Centuries of Silence. Avid Kamgar (Çev.). Bloomington: AuthorHouse.; Daha ilmi bir çeviri için bk. Zerrinkub, A. (2017). Two Centuries of Silence: An Account of Events and Conditions in Iran (Persia) During the First Two Hundred Years of Islam, from the Arab Invasion to the Rise of the Tahirid Dynasty. Paul Sprachman (Çev.). California: Mazda Publishers.