Amerikan Ambargolarının İran’da Yayıncılık Sektörüne Etkisi

Amerikan Ambargolarının İran’da Yayıncılık Sektörüne Etkisi
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran’da Kasım 2018’den itibaren Amerika’nın uyguladığı tek taraflı ambargoların etkisi ülkedeki gündelik hayatın pek çok safhasında hissedilmektedir. Ülkedeki yüksek enflasyon döviz kurları ve ticari yasaklar birçok ara malın temininde sıkıntı yaşanmasına neden olmaktadır. Ambargolar nedeniyle ciddi sıkıntı yaşayan sektörlerden biri de yayıncılık sektörüdür. İran’da önlenemez bir şekilde yükselen kâğıt fiyatları yayıncılık sektörünü günden güne daha da zor bir duruma sokmaktadır.

İran coğrafyasının büyük bir bölümünde bitki örtüsü zayıf olduğundan yayıncılık sektörü kâğıt üretimi için gerekli hammaddeden mahrumdur. Tahran yönetimi coğrafi yetersizliklerin farkında olduğu için kâğıdın ağaçtan ziyade kireç taşından üretilmesine ilişkin projelere destek verse de bu tür girişimlerden sonuç elde edilene kadar İran kâğıt ihtiyacını dışarıdan temin etmek zorundadır. Nitekim İran, günümüzde kâğıt ihtiyacının %95’ini ithal etmek suretiyle gidermektedir. İran’ın kâğıt ithal ettiği ülkelerin başında ise İsveç, Çin, Hindistan ve Endonezya gelmektedir.

Ambargolar nedeniyle iyice hissedilmeye başlanan kâğıt sorunu esasen İran’da uzun bir süredir önemli gündem konularından biriydi. İran, Pars (Tahran) ve Mazenderan Kâğıt Fabrikası gibi büyük üretim tesislerine sahip olsa da söz konusu fabrikaların üretim seviyeleri zaman içerisinde giderek azalmıştır. Bu durumun başlıca sebebi ülkede sanayi idaresinin devlet tekelinde olması ve İran İslam Devrimi’nden bu yana Tahran yönetiminin işsizlik sorunuyla mücadelede fabrikaları popülist bir yaklaşımla kolay ve hızlı istihdam için birer araç olarak görmesidir. Yerli kâğıt üretimi fabrikalarda fazla iş gücü istihdamı ve işçi ücretlerinin artmasından dolayı kâr marjlarının düşmesiyle beraber azalmıştır. Mevcut kâğıt fabrikaları kitap ve gazete basımı için kullanılacak yıllık 335 bin ton olan kâğıt ihtiyacının yaklaşık %50’sini karşılayabilecek seviyededir.

2018’in son aylarından itibaren uygulanmaya başlanan ambargolar kâğıt yetersizliği sorununu daha da derinleştirmiştir. Ambargolar sebebiyle ülkede dolar yükseldiği için yurt dışından ithal edilen kâğıdın birim fiyatında artış yaşanmıştır. Kâğıdın pahalılaşması doğal olarak ülkedeki yayıncılık sektöründe maliyet artışını beraberinde getirmiştir. Kâğıdın haricinde çinko, film ve makine gibi matbaalarda kullanılan diğer üretim araçlarının fiyatlarının da ambargolar nedeniyle artması veya tedarik edilmesinde güçlük yaşanması basım sektörünün yaşadığı sorunlar arasındadır.

21 Mart 2019 tarihinde Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye üç milletvekili tarafından bir mektup gönderilmiş, yayıncılık sektöründeki üretim girdilerinin artışından bahsedilmiş ve Cumhurbaşkanlığının bu konuda bir an önce tedbir alması istenmiştir. Ruhani Hükûmeti’nin kâğıt yetersizliğine karşı ilk adımı, Kültür ve İslami İrşad Bakanlığı bünyesinde Kâğıt Komisyonunun kurulması ve bu komisyonun aldığı kararla yayıncıların basım işini devam ettirebilmeleri için acil gerekli olan kâğıdın yurt dışından sabit dolar kuru olan 4.200 tümenle sipariş edilmesi olmuştur. 13 Mayıs 2019 günü Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı İshak Cihangiri de yayıncılara hükûmetin kâğıt ithalatı için gerekli bütçenin devamlı surette aktarılacağı taahhüdünde bulunmuştur. Ancak verilen siparişin yalnızca bir kısmı üreticilere dağıtılabilmiştir. Cihangiri bu durumun sebebini kâğıdın serbest piyasada dolaşıma girdikten sonra bazı şahıslar tarafından stoklanması ve akabinde karaborsada satılması olarak açıklamıştır. Anlaşılan o ki İran’da pek çok sektörde olduğu gibi yayıncılık sektöründe de stokçuluğun önü alınamamaktadır.

İran’ın mevcut kâğıt ihtiyacının toplu miktarlarda resmî kurdan kâğıt alımına gidilmesi yoluyla karşılanması mümkün görünmemektedir. Bu durum millî üretim kapasitesinin yeniden artırılması zaruretini hatırlatmıştır. Bu bağlamda İran’da bir taraftan 2018 yılında “Direniş Ekonomisi” politikası kapsamında yerli üretim teşvik edilirken diğer taraftan üretimi durma noktasına gelen birçok fabrikanın atıl duruma gelmesi tepkilere yol açmıştır. Söz konusu tepkiler sonuç vermiş ve İran parlamentosu Huzistan ve Şiraz gibi bölgelerde beş yeni kâğıt fabrikasının kurulmasına ilişkin kanun teklifini onaylamıştır. Bununla birlikte var olan tesislerde üretim miktarını artırmak için çalışmalar yapılmıştır. Ne var ki bu çalışmalardan artan kâğıt ihtiyacı dikkate alındığında kısa vadede kalıcı bir sonuç alınamamıştır. Zira İran Sanayi Maden ve Ticaret Bakanlığının paylaştığı verilere göre 2018-19 yılı kâğıt üretiminde bir önceki yıla göre ancak %0,3’lük bir artış sağlanabilmiştir.

Artan üretim maliyetleri hâlihazırda İran’da birçok yayınevinin kitap basımını durdurmasına veya kapanmasına yol açmaktadır. Bu ise basılan kitap ve gazete sayısında da belirgin bir azalışa neden olmuştur. İran İstatistik Kurumunun yayımladığı 1997-2017 yıllarını kapsayan istatistiklerde basılan kitap sayısında (1390-91/2012 yılı hariç) sürekli bir artış gözlenmektedir. Ancak kâğıt krizinin yaşandığı 2018 ve 2019 yıllarına ait resmî bir veri bulunmamaktadır. Ambargoların yürürlüğe girdiği döneme ilişkin veriler basından takip edilebilmektedir. Basında çıkan veriler incelendiğinde ise basılan kitap sayısında 2018-2019 yıllarında bir azalma yaşandığı görülmektedir.1 Üretim maliyetleri aynı zamanda kitapların satış fiyatlarına da yansımış, bir kitabın ortalama satış fiyatı geçen yıla oranla %36’lık bir artış göstererek ve 17.407 tümenden 23.711 tümene (4,13 dolardan 5,63 dolara) yükselmiştir. Kitap fiyatlarının artması bu yıl 23 Nisan – 4 Mayıs 2019 tarihleri arasında düzenlenen 32. Tahran Kitap Fuarı’nın da durgun geçmesine zemin hazırlamıştır. Söz konusu fuar, kitap piyasasının canlanmasına katkıda bulunamamış, fuarı ziyaret eden Devrim Lideri Ali Hamenei kitap fiyatlarından duyduğu rahatsızlığı dile getirerek fiyatlardaki artışın dolardaki artışa göre fazla olduğunu belirtmiştir.

Kitap sektörünü yakından tanıyan bir uzmanın belirttiği üzere kitap fiyatlarındaki artış üretim maliyetinden düşüktür. Bu durum da İran’da kitap satıcılarının zarar etmesine yol açmaktadır. Bu sebeple kitapçılar da baskıdan yeni çıkan kitapları almakta isteksiz davranmaktadır. Ancak kitap fiyatlarının üretim maliyetlerine paralel bir şekilde artması hâlinde piyasada kitap alacak müşteri kalmayacaktır. Söz konusu uzman bu şartlarda kâğıt fiyatları makul bir seviyeye gelene kadar yayınevlerinin faaliyetlerini durdurmalarını en mantıklı çözüm yolu olarak zikretmektedir. Artan basım maliyetlerinden dolayı okur daha az maliyetlerle basılan korsan kitap satıcılarına yönelmekte, müelliflerin de yeni eserlerini bastırmak ve okurla buluşturmak yönündeki isteği azalmaktadır.

Üretimin durması matbaa sektöründe işsizlik sorununa da yol açmaktadır. İran’da yaklaşık 14.000 yayınevi bulunmaktadır ki bu azımsanmayacak bir sayıdır. Kuşkusuz İran’da oldukça canlı olan bu sektör ciddi bir iş gücünü de bünyesinde barındırmaktadır. Ülkedeki basımevlerinin %93’ünün Tahran’da toplanmış olduğu da göz önünde bulundurulduğunda matbaaların kapanması ülkede zaten yüksek seyreden işsizlik oranını daha da arttıracaktır. Bu ise İran’ı önümüzdeki günlerde yeni sosyal ve toplumsal krizlerin beklediği anlamına gelmektedir.

Kâğıt fiyatı ve basım maliyetindeki artış yalnızca kitap sektörünü etkilememiştir. Basın sektörü de artan kâğıt fiyatlarından hissesine düşen payı almıştır. Şark ve İtimad gazeteleri fiyatlarını iki kat artırmak zorunda kalmıştır. İran ve Hemşehri gibi tanınmış gazeteler tiraj ve sayfa sayısını azaltmak, perşembe günleri sayı çıkarmamak veya basım faaliyetlerini belirli bir süre durdurmak gibi tedbirlere başvurmak zorunda kalmaktadır. Bu son uygulamalar İran’da 200 yıla yakın bir geçmişi olan gazeteciliğin ölüm döşeğinden kurtarılması için alınan tedbirler olarak nitelendirilmiştir.

Bütün bu gelişmeler birlikte düşünüldüğünde ülkedeki kültürel hayatın durgunluk evresine girdiği söylenebilir. 2018 yılında yürürlüğe giren son ambargoların daha önceki Amerikan ambargolarına nazaran İran yayıncılık sektörünü daha fazla etkilediği ortadadır. Hükûmetin bu konuda henüz kapsamlı tedbirler alması gündemde olmadığı için de yayıncılık sektöründeki krizin kısa ve ora vadede bitmesi mümkün görülmemektedir.

Hane-yi Kitap Kurumunun yayınladığı verilere göre Ferverdin 1397/Nisan-Mayıs 2018 ile Ferverdin 1398/Nisan-Mayıs 2019 aralığında basılan eser sayısında %22’lik bir azalma olmuştur. Rakamlara göre geçen yılın ilk ayı 3.350 kitap yayımlanırken bu yılın ilk ayı bu rakam 2.624’e gerilemiştir. Ağustos-Eylül 2018/Şehriver 1397 ile Ağustos-Eylül 2017/Şehriver 1396 aylarında basılan kitap sayısı karşılaştırıldığında ise %16’lık bir düşüş yaşanmıştır.