Biden’ın, Irak’taki ABD askerî birliklerinin geri çekileceğine yönelik açıklaması, mevcut durumla tezatlık gösteriyor.
“İtaatsiz milisler” söylemi, yeni bir meydan okuma mı yoksa meşrulaştırma mı?
İran Devleti’ne ait bir televizyon kanalında yayımlanan dizide, mevcut hükûmete açıkça ülkeyi casusların cirit attığı bir yere çevirdikleri suçlamasının yöneltilmesi dikkatleri çekmektedir.
ABD Senatosunun İran karşıtı lobi faaliyetlerinin etkisi altına girmesi ve İran’ın, Biden yönetimi ile karşı karşıya gelmesi yüksek bir olasılık olarak belirmektedir.
İran Nükleer Anlaşması’nın geleceği hakkında Viyana’da başlayan diplomasi trafiğine en büyük muhalefeti, 2022 ABD Senato Ara Seçimlerini kaybetmek istemeyen Demokratlar ve Cumhuriyetçiler gösterecektir.
Her ne kadar Musaddık hükûmetine karşı yapılan 1953 Darbesi önemli olsa da yakın tarihli bu Darbe, İran tarihinin ilk darbesi değildir.
Türkiye, bulunduğu konum ve uluslararası ilişkileri nedeniyle Afganistan barış sürecine katkı sağlayabilecek tüm niteliklere sahiptir.
ABD, Afganistan sorununu bölgesel ve uluslararası aktörlerden oluşan Birleşmiş Milletler destekli bir platforma havale etmek istiyor.
Rusya, Orta Doğu’daki sorunların çözümü için İran’dan ziyade Arap ülkeleriyle yakınlaşmak istiyor.
Irak’taki ABD askerlerinin artırılmasının tartışıldığı dönemde, İran ve Suudi Arabistan rekabeti Irak sahasında devam edecektir.
Tüm belirsizliklere rağmen 2021’de ortalama petrol fiyatının varil başına 45-60 dolar arasında değişeceği öngörüsü, uzmanlar arasında geniş kabul görmektedir.
Biden yönetiminin zihninde, 2015’te imzalanan anlaşmaya dönülmesinden çok, İran’ın bölgesel politikalarının ve füze teknolojisinin de parçası olduğu daha kapsamlı bir anlaşma bulunduğunu söylemek mümkün.