İran basınında geçtiğimiz hafta öne çıkan haberler
İran’ın nükleer faaliyetlerine yeniden ve daha kapsamlı olarak döneceğini açıklaması son bir yıldır giderek artan ABD-İran gerginliğini daha farklı bir boyuta taşıyacak.
ABD, İran’ı elden geldiğince baskılayarak yıpratma amacında, İran ise ekonomik, siyasi ve elbette toplumsal anlamda gardı düşmeden dişini gösterme uğraşında.
İranlı yetkililerin ABD’nin fiili bir askeri saldırıya girişmeyeceği yönünde özgüvenlerinin olduğu görülüyor. Ne var ki, fiili savaş olsun ya da olmasın ülkenin siyasal alandaki daralması sürecek.
Hamenei’nin “ne savaş ne müzakere” olarak deklare ettiği, pratikte ise ABD ve müttefiklerine karşı pratik agresif müdahaleyi de içeren politikalarının kontrolden çıkması oldukça muhtemel görünmektedir.
Körfez'de yaşanabilecek bir ABD-İran savaşının hem Tahran hem de Washington için olumsuz neticeleri olacağından, böyle bir savaş ihtimalinin düşük olduğunu söyleyebiliriz.
Saldırı yerinin İran Devrim Muhafızları'na ait donanma üssünün bulunduğu Cask Limanı’na yakın olması ve Shinzo Abe’nin Tahran ziyaretiyle saldırının eş zamanlılığı dikkatleri İran’ın üzerine çevirdi.
ABD Başkanı Trump’ın Mayıs 2018’de İran ile 5+1 ülkeleri arasında 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilmesiyle İran’ın nükleer faaliyetleri yeniden uluslararası gündemin üst sıralarına taşındı.
Rusya’nın zirvesindeki kilit isimlerin de belirttikleri gibi Moskova, İran-ABD savaşından yana olmadığı gibi olası bir çatışmada da mutlak bir şekilde İran’a destek vermeyecektir.
Gelinen aşamadan sonra ABD’nin geri adım atması İran’ı bölgesel politikaları konusunda daha cüretkâr yapabilir.
İran basınında geçtiğimiz hafta öne çıkan haberler
ABD'nin bölgeye 120 bin kişilik güç gönderme planları yaptığına ilişkin haber yalanlansa da, Trump’ın gerekirse bundan daha büyük bir güç göndermekte tereddüt etmeyeceklerini açıklaması, askeri çatışma ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu gösteriyor.