Tahran, resmi seviyede Türkiye'nin terör örgütü PKK ile olan mücadelesine destek veriyor ancak pratikte farklı angajmanlara girebiliyor.
Türkiye ulusal çıkarları gereği, Orta Doğu’nun iki önemli devleti olan Suudi Arabistan ve İran’a eşit mesafede yaklaşmaktadır.
4 Ağustos’ta yaşanan patlamanın, ülkenin son 20 yıldır tartışmasız baskın gücü olan Hizbullah’a yönelik tepkileri artıracağı kesindir.
Haşimi, resmî kaynaklardan elde ettiği bilgilere dayanarak Hizbullah’ın Irak’ta bulunan uzantıları aracılığıyla Irak’tan yıllık 300 milyon dolarlık bir kazanç elde ettiğini ileri sürmekteydi.
Sınır bölgelerinin değişik terör örgütlerinin yuvası hâline gelmesinin kimseye faydası olmayacağı açıktır.
Salgının bölgeye etkilerine gelindiğinde de benzer şekilde var olan süreçler daha da hız kazanarak devam edecektir.
Suriye, yabancı milislerin giriş çıkışları ve sağlık altyapılarının tahrip edilmesi gibi nedenlerle yakın zamanda salgının yoğun olduğu ülkeler listesinin başına geçebilir.
Anadolu’nun tarihten gelen set rolünü sürdürmesi için Türkiye’nin çok güçlü bir biçimde desteklenmesinden başka çare yoktur.
Rusya, Türkiye’yle eş güdüm içinde olmadan şimdiki konumuna erişemezdi. Bu nedenle Rusya, Suriye’de önemli bir aktör olan Türkiye’yi görmezden gelemeyeceğini unutmamalıdır.
Astana Süreci ile planlanan ve rejimin desteklediği gruplar ile muhalifler arasında gerçekleştirilen siyasi müzakerelerin ilerlememesi, şüphesiz rejimin içinde bulunduğu zafer psikolojisi ile de yakından ilgilidir.
Irak'ta hükûmet kurma çalışmaları, tıpkı eskiden olduğu gibi mezhepsel hatlar ve Washington ile Tahran arasındaki güç mücadelesi üzerinden cereyan ediyor.
ABD yönetiminin giderek sertleşen politikaları, değişen siyasi dengeler ve en önemlisi Irak ve Suriye gibi komşu ülkelerde İran'a yönelik halk tepkisi, Tahran'ın bölgedeki nüfuzunu korumasını zorlaştırıyor.