4 Kasım 2020'de, PKK’nın Irak’ın kuzeyindeki Gare kampı yakınlarında KDP güçleri ile çıkan çatışmada 1 peşmergenin hayatını kaybetmesi uzun bir süredir devam eden PKK-KDP gerilimini yeni bir safhaya taşıdı.
İran’ın Karabağ meselesinde Azerbaycan halkı, İran Türkleri ve uluslararası toplumu hedef alan propaganda faaliyeti, güven problemi, söylem-eylem tutarsızlığı gibi nedenlerle başarısızlığa uğramış durumda.
Tahran’ın Dağlık Karabağ işgaliyle ilgili sergilediği net olmayan tutum, İran’ın güvenilir bir ara bulucu olmasını güçleştirmektedir.
Dağlık Karabağ işgalinin sonlandırılması, Güney Kafkasya’daki otuz yıllık yapay dengenin bozulması ve yeni, doğal bir dengenin kurulması anlamına geliyor.
Çatışmalar esnasında İranlı kimi aktivistlerin
Rusya’nın Karabağ için kullandığı “Azerbaycan toprakları” ifadesi ve İran’ın işgalin sonlandırılması çağrılarında bulunması, krizin bölgesel nitelik kazanmadan önce bitirilmesi ihtimalini güçlendiriyor.
Rusya ve Minsk Grubu, Dağlık Karabağ’daki işgalin sona ermesi için bir çözüm bulamazsa ateşkes anlamını kaybedeceği gibi Türkiye’nin dâhil olduğu yeni bir görüşme sürecine de ihtiyaç artacaktır.
1813 Gülistan, 1828 Türkmençay ve 1829 Edirne antlaşmalarıyla Rusların eline geçen Dağlık Karabağ, Rusların etnik politikaları neticesinde demografik bir değişim ve dönüşüm süreci yaşamıştır.
İran’dan gelen resmî, yarı resmî açıklamalar ve kamuoyu tepkileri doğrultusunda belirtmek gerekir ki Karabağ sorunu Tahran için jeopolitik risklerin yanı sıra etno-politik riskler de barındırmaktadır.
Bölgede işgalin sona ermesinin ve kalıcı istikrarın sağlanmasının Erivan ve Tahran da dâhil herkesin faydasına olacağına şüphe yoktur.
Rusya’nın tarafsız kalma politikası giderek zayıflıyor. Azerbaycan’ın askerî operasyonları ve Türkiye’nin politikası Rusya’yı çözüm masasına oturmaya zorluyor.
İran’ın 30 yıl önceki pozisyonunu koruduğu ve işgal altındaki Müslüman komşusu ile işgalci Ermenistan’ı eşit pozisyonlarda değerlendirdiği görülmektedir.