ABD ve İran arasında, Irak-Suriye hattındaki gerilim alanları yeni adımlarla derinleşmeye devam etmektedir.
Pençe-Kılıç Harekâtı; KCK/PKK konseyi ve YPG’ye varoluşsal tehdit algısını daha fazla hissettirirken aynı zamanda gelecek arayışını da yoğunlaştırmıştır.
PKK/PJAK’ın, “Jin, Jiyan, Azadi” sloganıyla edindiği kitleselliği Türkiye’ye ihraç etme potansiyeli; terör örgütünü, Türkiye’de kaybettiği etkinliğini “kadın özgürlük hareketi” temasıyla yeniden tesis etme hedefine yönlendirebilir.
Sadr Hareketi’ne bağlı milletvekillerinin istifasıyla birlikte, Sistani’nin siyasal düzen zarar görmeden reform yapılmasını öngören projesinin çöktüğünü belirtmek mümkündür.
İran’ın söz konusu taktiksel değişimi nihai olarak Türkiye’nin, Irak’ın kuzeyindeki terörle mücadele harekâtlarına yönelik karşıt tutumun sonuçsuz kalması dolayısıyla gelişmektedir.
Jeopolitik güvenlik sorunları ve hükûmet öncülüğünde etkin bir ulusal uzlaşının sağlanamaması sonucu, Ezidilerin varlık krizi ve geri dönüş ikilemi sürüyor.
4 Kasım 2020'de, PKK’nın Irak’ın kuzeyindeki Gare kampı yakınlarında KDP güçleri ile çıkan çatışmada 1 peşmergenin hayatını kaybetmesi uzun bir süredir devam eden PKK-KDP gerilimini yeni bir safhaya taşıdı.
PKK, KDP’yi “ihanet” ile itham ederken PYD/YPG, KDP destekli ENKS ile iş birliği arayışına yönelmekte ve bunu bir “ulusal birlik” zeminine dönüştürmek istemektedir.
Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun İran’da büyük bir etki yaratan ve İran’daki PKK varlığına değinen açıklaması, Pençe-Kartal ve Pençe-Kaplan Harekâtları ile birlikte daha net bir anlam kazanmıştır.
TSK, Kandil’in batı yakasında kalan ve Zini Werte’yi de kapsayan dağlık arazilere 2018 yılından beri düzenli olarak hava operasyonları düzenliyor.
Direniş eksenini koruma niyetinde olan İran kolay geri adım atmayacak. Bu sebeple İran ve Amerika arasındaki düşük yoğunluklu çatışmanın artarak devam edeceği düşünülebilir.
İran güvenlik güçleri ve Kürt militanları arasında aniden bir “diyalog sürecinin” başlatılması pek çok soru işaretine yol açtı.