Özbekistan’ın Afganistan’la ilgili meselelerde artan angajmanı, Taşkent’in ekonomik çıkarlarını güvence altına almak ve ülkenin güvenlik kaygılarını gidermek için Taliban ile ilişkilerini geliştirmeye yönelik bir politika izlemesiyle açıklanmaktadır.
Hindistan, İran, Ermenistan üçlüsünün ilişkileri pekiştirme çabaları tüm hızıyla devam ederken Hindistan'ın Azerbaycan ile samimi ilişkilere sahip olduğunun anlaşılması büyük önem taşıyor.
Türkmen gazının Kafkasya üzerinden Avrupa'ya ihracı konusunda, Rusya ve İran'ın karşıtlığına Çin de katılırsa bu enerji rotasının aktif hale gelmesi daha da zora girebilir.
Küresel-bölgesel jeopolitik ve jeoekonomik gelişmeler ile Rusya-Ukrayna Savaşı, Güney Kafkasya’daki yeni jeopolitik durumu daha da hareketlendirebilir.
Söz konusu koridor, İran’ın Basra Körfezi’ndeki Bender Abbas Limanını, Azerbaycan toprakları üzerinden Gürcistan’ın Karadeniz’deki Batum Limanına bağlayacaktır.
Arap Baharı sonrasında Rusya’nın Orta Doğu’da ve özellikle İran, Suriye ve Yemen’de daha etkin bir politika izlediği gözlemlenmektedir.
Rusya’nın Karabağ için kullandığı “Azerbaycan toprakları” ifadesi ve İran’ın işgalin sonlandırılması çağrılarında bulunması, krizin bölgesel nitelik kazanmadan önce bitirilmesi ihtimalini güçlendiriyor.
1813 Gülistan, 1828 Türkmençay ve 1829 Edirne antlaşmalarıyla Rusların eline geçen Dağlık Karabağ, Rusların etnik politikaları neticesinde demografik bir değişim ve dönüşüm süreci yaşamıştır.
Ekonomik ve siyasi olarak güçlü bir aktör hâline gelebilmede enerjinin rolü dikkate alındığında bu hamle Türkiye’nin elini güçlendirecek ve ülke artık masaya daha güçlü oturacaktır.
Petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki azalmanın yanında yerli gaz üretimine başlanması, döviz kurundaki dalgalanmalara rağmen Türkiye’nin elini rahatlatabilir.
Başta başkent Bakü olmak üzere ülke içinde ve dışındaki birçok şehirde halk gösterilerine neden olan bu meşum saldırı, sürecin doğru yönetilmesi hâlinde Bakü’ye istediği fırsatı sağlayabilir.