İran’ın son dönemlerde attığı ilgi çekici dış politika adımlarında, ABD ile küresel boyutta sorunlar yaşayan Çin ve Rusya gibi ülkelerin uzlaştırıcı ya da çatıştırıcı etkilerini görebilmek mümkün.
ABD ve İran arasında, Irak-Suriye hattındaki gerilim alanları yeni adımlarla derinleşmeye devam etmektedir.
Beşerî sermayenin hızla erimesi, İran’ın kendi mevcut sorunlarını aşma noktasında işini daha da zora sokacaktır.
Şemhani'nin son gelişmelerdeki rolü, Reisi hükûmetinin ve özellikle de Dışişleri Bakanlığının, bu ülkenin bölgeye yönelik yeni diplomasisinde hiçbir rolü olmadığı yönünde spekülasyonlara yol açmıştır.
Batı tarafından ağır baskı altında bulunan Tahran, bu anlaşmayı söylem bazında "Doğu'ya bakış" ve "komşularla iyi ilişkiler" çerçevesinde yorumlayacak ve İsrail'le bazı Körfez ülkelerinin yürüttüğü İbrahim Anlaşmalarına alternatif olarak sunacak.
İran’a yönelik sürpriz askerî harekât söylemleri yeniden gündeme gelse de bu türden bir sürpriz saldırının gerçekleştirilmesinin önünde bazı engeller ve zorluklar bulunmaktadır.
Çin’in ara buluculuğunda gelişen İran ve Suudi Arabistan arasındaki diplomasi girişimi, bölge dinamiklerinin tetiklediği ve Çin’in bunu avantaja çevirdiği bir sürecin sonucudur.