İran’ın son dönemlerde attığı ilgi çekici dış politika adımlarında, ABD ile küresel boyutta sorunlar yaşayan Çin ve Rusya gibi ülkelerin uzlaştırıcı ya da çatıştırıcı etkilerini görebilmek mümkün.
Reformcu cenaha yakın siyasi elitler ve basın kuruluşlarının, anlaşmayı genel olarak olumlu karşılamakla birlikte bazı noktalarda eleştiriler yönelttikleri görülmektedir.
Şemhani'nin son gelişmelerdeki rolü, Reisi hükûmetinin ve özellikle de Dışişleri Bakanlığının, bu ülkenin bölgeye yönelik yeni diplomasisinde hiçbir rolü olmadığı yönünde spekülasyonlara yol açmıştır.
Batı tarafından ağır baskı altında bulunan Tahran, bu anlaşmayı söylem bazında "Doğu'ya bakış" ve "komşularla iyi ilişkiler" çerçevesinde yorumlayacak ve İsrail'le bazı Körfez ülkelerinin yürüttüğü İbrahim Anlaşmalarına alternatif olarak sunacak.
Grossi’nin ziyaretinin KOEP ve nükleer müzakerelere etkisi, UAEA ve İAEK arasında varılan siyasi mutabakatın teknik alanda da devam edip etmemesine bağlıdır.
Hindistan, İran, Ermenistan üçlüsünün ilişkileri pekiştirme çabaları tüm hızıyla devam ederken Hindistan'ın Azerbaycan ile samimi ilişkilere sahip olduğunun anlaşılması büyük önem taşıyor.
Abdullahiyan, Çin-İran 25 Yıllık Kapsamlı İş Birliği Anlaşması’nda yol haritasının tam uygulanması konusunda iki cumhurbaşkanı arasında çok iyi anlaşmalara varıldığını açıkladı.
Hem Çin hem de Rusya, İran'ın "Doğu’ya Bakış" politikasında önceliğe sahip olmasına rağmen Tahran’ın, iki güçlü Doğulu müttefiki arasındaki siyasi-ekonomik-ticari ilişkilerde gerekli dengeyi sağlayamadığı söylenebilir.
İran basını, Ankara-Şam ilişkilerinin normalleşmesinde Tahran’a ara buluculuk rolü atfetmeye çalışsa da Suriye üzerindeki egemenliğini kaybedeceği endişesi, Tahran’da tedirginlik yaratmaktadır.