ABD ve İran arasında, Irak-Suriye hattındaki gerilim alanları yeni adımlarla derinleşmeye devam etmektedir.
İran’a yönelik sürpriz askerî harekât söylemleri yeniden gündeme gelse de bu türden bir sürpriz saldırının gerçekleştirilmesinin önünde bazı engeller ve zorluklar bulunmaktadır.
Hindistan, İran, Ermenistan üçlüsünün ilişkileri pekiştirme çabaları tüm hızıyla devam ederken Hindistan'ın Azerbaycan ile samimi ilişkilere sahip olduğunun anlaşılması büyük önem taşıyor.
Güçlü ve zengin bir Azerbaycan, içeride çok sayıda ekonomik ve siyasi sorunla boğuşan Tahran için Basra Körfezi ülkelerinde de görüldüğü üzere sıkıntılı bir mukayese örneği yaratacaktır.
Tahran’ın Azerbaycan’a yönelik gerilimi tırmandırma eylemleri çerçevesinde gelişen elçilik saldırısını irdeleyen İran basınında, Bakü ve Ankara’ya karşı manipülatif bir üslup hâkimdir.
Tahran’da Azerbaycan Büyükelçiliğine yönelik saldırıyı, İran’ın Azerbaycan karşıtı etki odaklı faaliyetleri ile yarattığı iklimin bir sonucu olarak değerlendirmek mümkündür.
İran’da gösteriler sürerken, ülke içindeki reformcu kesim büyük ölçüde suskunluğa büründü, farklı siyasi gruplar da olayları özellikle Devrim Lideri Ali Hamaney sonrası siyaset sahnesinde güç paylaşma zeminine dönüştürdü.
Geçtiğimiz hafta; İran’ın Zengezur Koridoru yakınlarında başkonsolosluk açması, Şah Çerağ Türbesindeki terör saldırısı ve DMO ile İstihbarat Bakanlığının protestolara ilişkin ortak bildirisi mercek altına alınmıştır.
İran gazeteleri, geçtiğimiz hafta Azerbaycan sınırındaki askerî tatbikatın yanı sıra protestolar kapsamında Evin Hapishanesindeki isyan ve Erdebil’de lise öğrencilerine ölümcül şiddet iddiası gibi gelişmeleri irdelemiştir.
İran’da, Zengezur Koridoru’nun bölgesel ve uluslararası düzeyde İran karşıtı bir proje olduğu konusunda bir konsensüs söz konusudur.