İran’da gösteriler sürerken, ülke içindeki reformcu kesim büyük ölçüde suskunluğa büründü, farklı siyasi gruplar da olayları özellikle Devrim Lideri Ali Hamaney sonrası siyaset sahnesinde güç paylaşma zeminine dönüştürdü.
İran’dan gelen tepkilerde, Azerbaycan ve Türkiye yönetimlerine yönelik tehditkâr ve manipülatif bir yaklaşım göze çarparken İran Türkleri ve Azerbaycan halkına karşı bütünleştirici bir perspektif gözlemlenmiştir.
Ürdün’ün, İran’a diyalog çağrısı yaparak ikili ilişkileri güçlendirmek istediğini belirtmesinin hemen akabinde İran’ın Ürdün’le sağlık konusunda iş birliğine gitmek istemesi, tesadüfen gelişmiş bir konu değildir.
Kazakistan, geliştirdiği ikili ilişkilerin yanında Azerbaycan ve Türkiye ile TDT kapsamında; İran’la ise ŞİÖ ve hatta AEB kapsamında ekonomik ve siyasi ilişkilerini geliştirmektedir.
İran'ın, Ukrayna krizi sırasında Rusya ile Güney Asya ülkeleri arasındaki ilişkilerin genişlemesinde “köprü” rolü oynadığı söylenebilir.
Geçtiğimiz hafta; İran’ın Zengezur Koridoru yakınlarında başkonsolosluk açması, Şah Çerağ Türbesindeki terör saldırısı ve DMO ile İstihbarat Bakanlığının protestolara ilişkin ortak bildirisi mercek altına alınmıştır.
İran gazeteleri, geçtiğimiz hafta Azerbaycan sınırındaki askerî tatbikatın yanı sıra protestolar kapsamında Evin Hapishanesindeki isyan ve Erdebil’de lise öğrencilerine ölümcül şiddet iddiası gibi gelişmeleri irdelemiştir.
İran’da, Zengezur Koridoru’nun bölgesel ve uluslararası düzeyde İran karşıtı bir proje olduğu konusunda bir konsensüs söz konusudur.
İranlı analistlerin yazılarında ve söylemlerinde Türkiye’yi; NATO, ABD, İsrail ve Suudi Arabistan’ın yanında İran’ı bölmek isteyen bir “dış mihrak” olarak konumlandırdıkları görülmektedir.
İran’ın; Irak Kürt bölgesine yönelik saldırıları doğrudan üstlenmesi ve asimetrik saldırılarla birlikte konvansiyonel eğilimlere yönelmesi, İran güvenlik doktrininde meydana gelen mecburi değişimlere işaret etmektedir.
Müesses nizam, mevcut politikalarından ödün vermemekte kararlı gözükmekte ve şahlık rejiminin gösterdiği zaafın sistemin devrilmesine mal olduğu deneyiminden yola çıkarak bu kararlılığını sürdüreceğinin altını çizmektedir.
Türkmen gazının Kafkasya üzerinden Avrupa'ya ihracı konusunda, Rusya ve İran'ın karşıtlığına Çin de katılırsa bu enerji rotasının aktif hale gelmesi daha da zora girebilir.