Geçtiğimiz hafta İran basınının gündemini, bölgedeki yoğun diplomasi trafiğinin yanında sonuçsuz kalan Doha’daki nükleer müzakereler meşgul etmiştir.
Doha’da iki gün süren müzakerelerin sonuçsuz kalmasının ardından taraflar, söz konusu başarısızlığın sebebi olarak birbirlerini suçlamaktadır.
NATO Stratejik Konsepti, Rusya ve İran’ı ötekileştirirken iki ülke de bu baskıya karşı jeopolitik konumlarını avantaja çevirme arzusuyla Hazar Zirvesi’ne katılmıştır.
Varil başına yaklaşık 30 dolara varan indirimle Asya ülkelerinin piyasalarına tedarik edilen Rusya petrolü, yine indirimlerle satılan İran petrolünü bu piyasadan kısmen çıkarmaya başlamıştır.
Türkiye ulusal çıkarları gereği, Orta Doğu’nun iki önemli devleti olan Suudi Arabistan ve İran’a eşit mesafede yaklaşmaktadır.
İran ile Yunanistan arasındaki tanker meselesi, Yunanistan’ın Orta Doğu’da varlık göstermek adına Arap dünyasıyla birçok alanda iş birliği geliştirmeye çalıştığı bir dönemde vuku bulmuştur.
İran basınında geçtiğimiz hafta öne çıkan haberler
Reisi’nin Umman ziyareti, siyaseten ve ekonomik anlamda sıkışmış olan İran’ın pragmatik bir ajandayla sorunları aşma girişiminin bir göstergesidir.
İran’daki düşünce kuruluşlarında çıkan analizlerin, Rusya-Ukrayna arasındaki sorunları; tarihsel, psikolojik ve ideolojik boyutlarıyla değil, genel olarak reelpolitik boyutuyla ele aldığı görülmektedir.
“Nükleer bir İran” Moskova’nın çıkarlarıyla çelişiyor olabilir ancak “İran’ın nükleerleşmesi tehdidi”, Rusya’nın Batı’ya karşı kaldıraç olarak kullanabildiği bir kriz yaratmıştır.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etme amacıyla başlatmış olduğu savaş, başta güvenlik alanında olmak üzere siyasi ve ekonomik alanda İran için bazı fırsatlar yaratmış durumdadır.
İran ve Katar arasındaki ilişkilerin bir ayağını Viyana görüşmeleriyle ilintili konular, diğerini Rusya ve Avrupa arasındaki krizden kısa süreli avantaj sağlama arzusu oluşturmaktadır.