Çin’in ara buluculuğunda gelişen İran ve Suudi Arabistan arasındaki diplomasi girişimi, bölge dinamiklerinin tetiklediği ve Çin’in bunu avantaja çevirdiği bir sürecin sonucudur.
Ukrayna savaşı ile şiddeti artan küresel enerji krizi ve enerji kaynaklarının dış politika amaçları doğrultusunda “araçsallaştırılması” Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeler için tedarikçi ülkelerin güvenirliğini ön plana çıkarmaktadır.
Hem Çin hem de Rusya, İran'ın "Doğu’ya Bakış" politikasında önceliğe sahip olmasına rağmen Tahran’ın, iki güçlü Doğulu müttefiki arasındaki siyasi-ekonomik-ticari ilişkilerde gerekli dengeyi sağlayamadığı söylenebilir.
Fransa için rakibi Çin’i Irak’ta etkisiz hâle getirmek önemli olduğundan ülkedeki Çin-İran iş birliğini sınırlamak ve İran’ı uluslararası topluma entegre etmek toplantının ana gündemi olmuştur.
İran’da devam eden protesto gösterilerinde toplumun farklı kesimlerinden insanlar sokağa çıkmış ancak söyledikleri ve videolarıyla kamuoyunu yönlendirenler; sporcular, sinemacılar ve müzisyenler olmuştur.
ABD, Katar’ın geçmişte olduğu gibi İran ile aralarındaki ara buluculuk rolünü tekrar üstlenmesi konusunda beşincisi gerçekleşen stratejik diyalog platformunu fırsat olarak kullanmış olabilir.
İsrail-Lübnan Deniz Sınırı Anlaşması, bölge ülkelerinin atılgan enerji politikalarının yeni aşamasını başlatan bir trigger olmuştur.
Hâlihazırda büyük bir ekonomik durgunlukla mücadele eden İran, Şam rejimine 11 yıldır sağladığı desteğin karşılığını, Suriye kaynakları kullanılarak telafi edilmesini istiyor.
İran ve ABD arasında yapılan mahkûm takası anlaşması, her iki ülkenin de Nükleer Anlaşma’yı canlandırmaya istekli ve kararlı olduğunu göstermektedir.
İran ile ŞİÖ arasında imzalanan yeni mutabakat zaptı, Tahran ve ŞİÖ üyeleri arasında çeşitli siyasi ve ekonomik alanlarda iş birliğinin genişletilmesinin temelini oluşturacaktır.