Cevad Zarif’in Kuveyt Ziyareti

Cevad Zarif’in Kuveyt Ziyareti
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif 4 Ekim Pazar günü Kuveyt’e gerçekleştirdiği resmî ziyaret kapsamında, ülkenin yeni emiri seçilen Şeyh Nevvaf el-Ahmet el-Cabir es-Sabah ve Dışişleri Bakanı Şeyh Ahmet Nasır Muhammed el-Sabah’la görüştü. Ziyaretle ilgili İran Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada “Zarif’in Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’yi temsilen Kuveyt Emiri Şeyh Sabah el-Ahmet el-Cabir es-Sabah’ın vefatı dolayısıyla Kuveyt milletine taziyelerini sunduktan sonra yeni Kuveyt Emiri’ni tebrik ederek İran'ın bu ülkeye verdiği desteği vurguladığı” ifadesine yer verildi.

Kuveyt, İran ile ilişkileri iyi olan nadir Körfez ülkelerinden biridir. ABD-İran ve İran-Suudi Arabistan geriliminden kaynaklı iniş çıkışlara rağmen İran-Kuveyt arasındaki ilişkilerin özellikle son dönemde istikrarlı bir seyir izlediği söylenebilir. Kasım Süleymani’nin öldürülmesinde kullanılan insansız hava aracının ABD’nin Kuveyt’teki Ali el-Salem Hava Üssü’nden kalktığına dair iddialar, ikili ilişkilerde kısmi bir gerilime neden olmuştu. Fakat salgınla mücadele konusunda iki ülke arasında öne çıkan iş birliği ve üst düzey diplomatik temaslarla ilişkilerde önemli bir kopmanın yaşanması engellenmiştir.

Kuveyt, ABD’nin Orta Doğu’daki en büyük askerî üssüne ev sahipliği yapmasına rağmen izlediği denge politikasıyla öne çıkan bir ülkedir. Tahran’ın geleneksel rakipleri Washington ve Riyad ile yakın ilişkilerine rağmen Kuveyt, İran ile olan ilişkilerini de belli bir düzeyde tutmayı başarmıştır. Ancak Kuveyt’in bu denge politikasının mimarı olarak görülen Sabah el-Ahmet el-Cabir es-Sabah’ın vefatının ardından iktidarı devralan yeni Emir’in, Kuveyt'in dış politikasında önemli bir değişikliğe gidip gitmeyeceği veya bu denge politikasını sürdürüp sürdürmeyeceği önemli bir soru hâline gelmiştir. Uzmanlara göre yıllarca üst mevkilerde görev yapan tecrübeli bir siyasetçi olan yeni Emir Nevvaf el-Ahmet el-Cabir es-Sabah yönetimindeki Kuveyt’in dış politikasında çok radikal bir değişiklik beklenmemelidir. Fakat Kuveyt kraliyet ailesinden bazı yöneticilerin Suudi Arabistan ile yakınlığı Tahran açısından endişe kaynağıdır. Yeni Kuveyt yönetiminin; Suudi Arabistan ile Katar arasındaki anlaşmazlık, ABD-İran gerilimi ve Arap-İsrail yakınlaşması gibi bölgesel gelişmelere yönelik nasıl bir dış politika takip edeceği önümüzdeki dönemde İran-Kuveyt ilişkilerinin seyri açısından belirleyici olacaktır. Bu bağlamda yeni Kuveyt yönetiminin özellikle BAE ve Bahreyn gibi İsrail ile ilişkilerini onarmak isteyen Arap ülkeleri arasına katılma olasılığı Tahran açısından endişeyle izlenmektedir. Tahran yönetimi, merhum Emir Sabah el-Ahmet el-Cabir es-Sabah Dönemi’ndeki denge politikasının takip edilmesini ve Tahran-Kuveyt ilişkilerindeki olumlu seyrin korunmasını istemektedir. Nitekim Cumhurbaşkanı Ruhani, yeni Emir’in seçilmesiyle ilgili yayımladığı tebrik mesajında eski Emir’in bölgesel dengenin sağlanmasında önemli bir rol oynadığının altını çizerek “Geçmişte olduğu gibi iki ülke arasındaki dostane ve kardeşlik ilişkilerin gelişerek devam etmesine tanık olacağımıza eminim.” ifadesiyle Tahran’ın yeni Kuveyt yönetiminden bu konudaki beklentisini açıkça beyan etmiştir. Dolayısıyla Zarif’in ziyareti ABD-İran gerilimi, Arap-İsrail yakınlaşması gibi konularda tarafsız politikasını sürdürmesi için yeni Kuveyt yönetimine ilk elden bir mesaj olarak okunabilir.

Kuveyt’in İran açısından bir diğer önemi de zaman zaman İran-Suudi Arabistan arasında üstlendiği ara buluculuk rolüdür. Hatırlanacağı üzere Kasım 2019’da İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin Suudi Arabistan ve Bahreyn ile diyalog kurma çabalarına Kuveyt ara buluculuk etmişti. Kuveyt’in Tahran-Riyad arasında üstlendiği bu ara buluculuk rolü, İran ile ABD arasında da benzer bir rol üstlenebileceğinin göstergesi olarak kabul edilebilir. Özellikle Arap-İsrail yakınlaşma serüvenine katılacak bir sonraki Körfez ülkesi olduğu iddialarına bağlı olarak Umman’ın geleneksel tarafsız ve ara buluculuk rolünün artık İran açısından etkili olamayacağı düşünüldüğünde Kuveyt, İran açısından bu rolü üstlenebilecek potansiyel bir seçenek olarak öne çıkmaktadır.