Esedi Davası ve İran’ın Avrupa’da Örtülü Operasyonları

Esedi Davası ve İran’ın Avrupa’da Örtülü Operasyonları
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz
Araştırmacı Hurşit Dingil

Tüm dünya Fahrizade suikastına odaklanmışken yakın zamanda suikastın gölgesinde kalan kayda değer bir gelişme yaşandı.  Bu gelişme, 2018’e uzanan ve başarısızlıkla sonuçlanan saldırı planı ile alakalı. 30 Haziran 2018 tarihinde Fransa, Belçika ve Almanya gizli servislerinin iş birliğinde, Almanya ve Belçika’da kritik bir operasyon gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen operasyonun hedefinde, İran hükûmeti karşıtı muhalif gruplar tarafından Paris yakınlarındaki Villepinte’de düzenlenecek olan uluslararası bir kongreyi hedef alan bombalı saldırı planı vardı. Operasyon ile birlikte İran asıllı Belçika vatandaşı iki ajan, saldırıyı gerçekleştirmek üzere belirlenen hedefe doğru yola çıkmışken Brüksel’de gözaltına alındı. Gözaltına alınan çiftin arabasında yarım kilo patlayıcı madde ve patlayıcı düzeneği tetikleyecek fünye de bulundu. Çiftin yakalanmasının ardından yapılan sorgulamalar sonucunda, azmettiricinin İranlı diplomat Esedullah Esedi’nin olduğunun anlaşılması üzerine Esedi, Almanya sınırları içinde yakalandı. Bununla birlikte yarım kilo patlayıcı maddenin Lüksemburg’da yapılan bir görüşmede Esedi tarafından ajanlara teslim edildiği ve sürecin ilgili ülkelerin gizli servislerince izlendiği kaydedildi. Tüm bu olaylar, beraberinde şu soruyu getirdi: “Bir diplomat ile patlayıcı madde taşıyan Belçikalı çift arasında nasıl bir bağlantı vardı?”

Bu soruya cevap vermek için öncelikli olarak Esedullah Esedi’nin kim olduğunu anlamak gerekir. Esedi, İran-Irak Savaşı sırasında cephede asker olarak yer almıştır. Bu süreçte patlayıcılar konusunda eğitim alarak uzmanlaştığı söyleniyor. Savaş sonrasında İstihbarat Bakanlığında çalışmaya başladı. Ardından 2004-2008 yılları arasında İran’ın Bağdat  Büyükelçiliğinde üçüncü kâtiplik görevinde bulundu. Bu görev esnasında, hükûmet karşıtı muhalif gruplar hakkında bilgi topladığı ve Kudüs Gücü iş birliğinde koalisyon güçlerine karşı düzenlenen operasyonlarda yer aldığı iddia ediliyor. Sonrasında 2014 yılında İran’ın Viyana Büyükelçiliğinde görevlendirildi.  Viyana’da her ne kadar diplomatik bir kimliğe sahip olsa da güvenlik süreçlerinde de tecrübe ve donanımıyla ön plana çıkan bir yetkili olan Esedi’nin, İran’ın Avrupa’daki örtülü operasyonlarını yönetmek ve İran hükûmeti aleyhine karşı siyasi örgütlenmelerle mücadele etmek üzere bu göreve getirildiği ileri sürülüyor.

2018 yılında Esedi tarafından planlandığı iddia edilen ve engellenen saldırıya dönersek başarısızlığa uğratılan bu girişim, Avrupa’ya iltica eden İran hükûmeti muhalifi isimlerin kurduğu Paris merkezli Ulusal Direniş Konseyinin [Halkın Mücahitleri Örgütünün (HMÖ) etkin bir rol oynadığı biliniyor.] düzenleyeceği uluslararası bir kongreyi hedefliyordu. Temel hedefte HMÖ’nün liderleri bulunuyordu. Öte yandan kongreye ABD ve diğer Avrupa ülkelerinden önemli katılımcılar da davet edilmişti. Katılımcılardan biri de ABD Başkanı Donald Trump’ın avukatı Rudy Giulian’dı. Eğer saldırı gerçekleşseydi Avrupa’nın ortasında büyük bir infial meydana gelecekti. Plana göre Belçikalı casus çift, Esedi’nin Tahran’dan getirdiği yarım kilo patlayıcı ile toplantıya katılacak ve hedefleri etkisiz hâle getirecekti. Bu olay tam da Trump’ın Nükleer Anlaşma’dan çekilmesinden ve maksimum baskı politikasını başlatmasından bir ay sonra gerçekleşti. Dolayısıyla saldırı planının, ABD ve Avrupa’ya karşı bir cevap verme motivasyonu temelinde oluşturulduğu düşünülebilir.

Saldırı planı ile ilgili bir diğer önemli husus ise saldırının İran’ın üst düzey siyasi ve güvenlik karar alıcılarının emri ile gerçekleştiği ve Esedi’nin doğrudan İstihbarat Bakan Yardımcısı’na rapor veren bir istihbarat yetkilisi olduğu iddiasıdır. Avrupa menşeli kaynaklara göre İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyince Ocak 2018’de kararlaştırılan Villepinte saldırı planı, İstihbarat Bakanlığı tarafından planlandı. Plan, Devrim Rehberi Hamenei’ye sunuldu ve Mart 2018’de saldırıya onay verildi. Bu anlamda planlanan saldırının arkasında önemli bir siyasi motivasyon olduğunu söylemek mümkün. Yine saldırının bu denli bir karar alma aşamasından geçmesi de verilen önemin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. 2018’e uzanan bu olayın duruşmalarından birisi tam da Fahrizade suikastının gerçekleştiği 27 Kasım 2020’de Belçika’da görülmeye başlandı. Esedi duruşmaya katılmayı kabul etmedi ve diplomatik dokunulmazlığa sahip olduğunu, bu yüzden de mahkemede yargılanamayacağını belirtti. Dava hâlihazırda devam ediyor ve duruşmada bulunan avukatlara göre saldırı planında yer alan iki kişi, Esedi ve diğer sanıklara ilişkin kararın, ocak ayı başlarında verileceği öngörülüyor. Diğer taraftan ilk defa bir Avrupa ülkesinin, İranlı bir yetkiliyi terörizm suçlamasıyla mahkemeye sevk ettiğini söylemek gerekiyor.

Bununla birlikte İranlı yetkililer, bahsi geçen suçlamaları kabul etmiyor ve İran’ın mütekabiliyet esasına göre Alman bir diplomata aynı muameleyi yapacağı konusunda bazı argümanları da ön plana çıkarıyor. Ancak hem uluslararası hem de bölgesel bağlam böyle bir gerginlik için pek müsait olmamakla birlikte Biden ve Avrupa ülkelerinin Trump Dönemi’ne göre daha uyumlu olması, Avrupa ülkelerinin bu türden bir siyasi gerginliğe çok sert bir tepki vermesine yol açabilir ve İran için istenmeyen bir tablo oluşabilir. Dolayısıyla İran, bu türden bir gerginlik oluşturmayı içinde bulunduğu bağlam da dikkate alındığında istemeyecektir. Ayrıca Esedi davasına Avrupa ülkeleri tarafından bu kadar önem atfedilmesinin bir diğer nedeninin İran’ın Avrupa’da artan istihbari etkinliği olduğu da iddia edilebilir. Bu bağlamda Fransa’nın 2018’de planlanan Villepinte saldırısının arkasında İran’ın olduğunu söylemesi ve İranlı bir diplomatı sınır dışı etmesi bu duruma örnek verilebilir.