İran Basınında Öne Çıkanlar (27 Haziran-3 Temmuz)

İran Basınında Öne Çıkanlar (27 Haziran-3 Temmuz)
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Irak Başbakanı Mustafa Kazımi’nin Tahran Ziyareti

Irak Başbakanı Mustafa Kazımi’nin; Bağdat’ın, İran ile Suudi Arabistan arasında ara buluculuk yapma çabaları kapsamında Tahran’a gerçekleştirdiği resmî ziyaret, İran basınında büyük yankı uyandırmıştır. Ülkenin en eski yerel gazetesi olarak kabul edilen ve hâlihazırda ülke genelinde yayımlanan Horasan gazetesi; söz konusu ziyareti, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesinin yanında Irak’ın Tahran-Riyad hattındaki ara buluculuk rolüyle ilişkilendirmiştir. Bunun dışında Irak’ta hükûmet kurulamaması üzerine Mukteda Sadr’a bağlı milletvekillerinin toplu bir şekilde istifa etmesi üzerine başbakanlık konusunda kendisine alan açılan Kazımi’nin, Irak’ta Şii grupların desteğini almak için bu ziyareti gerçekleştirdiği ifade edilmiştir. Arman-ı İmruz ve Dünya-yı İktisat gazetelerinin de söz konusu ziyareti benzer bir zeminde işlediğini belirtmek mümkündür. Bu bağlamda İbtikar gazetesi, “Tahran-Riyad Arasında Ara Buluculuk” manşetine yer verirken Şark gazetesi ise “Orta Doğu’da Barış” başlığını kullanmıştır. Bahsi geçen ziyaret, İttilaat ve Keyhan gibi ülkenin önde gelen diğer gazetelerinde ise ana hatlarıyla okuyucuya sunulmuş; iki ülke arasında artan iş birliği ön plana çıkarılmıştır. 

İran basınının, Kazımi’nin Tahran ziyaretine ilişkin tutumuna bakıldığında muhafazakâr ve reformcu çizgideki gazetelerin hemen hemen benzer bir çerçeve sunduğunu belirtmek mümkündür. Genel itibarıyla Irak’ın, Tahran-Riyad hattındaki ara buluculuk rolü ön plana çıkarılarak bölgede dengeli ilişkiler kurma arayışı içerisinde olduğu vurgulanmıştır. Bunun yanında bazı yayınlarda, Şii lider Sadr’ın istifa hamlesi sonrası başbakanlık görevini sürdürme konusunda kendisine alan açılan Kazımi’nin, Şii grupların desteğini alarak siyasi pozisyonunu güçlendirmeye çalıştığına dikkat çekilmiştir. 

Josep Borrell’in Tahran Ziyareti

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, nükleer müzakereler kapsamında 25 Haziran 2022 tarihinde İran’ın başkenti Tahran’a gitmiştir. Yapılan görüşmelerin ardından ABD ve İran’ın, Doha’da dolaylı müzakereler için bir araya geleceği bildirilmiştir. Muhafazakâr Mütelife Partisine yakın çizgideki Risalet gazetesi, ABD’nin “çaresizlik içinde” müzakere masasına dönerek Nükleer Anlaşma’ya (KOEP, Kapsamlı Ortak Eylem Planı) yeniden ivme kazandırma konusunda ısrarcı olduğu belirtilmiştir. İran petrolünün enerji piyasasına dönüşünü sağlamak; 2024 ABD Başkanlık Seçimleri’nde Biden’ın elinin güçlendirme ve ABD’nin maksimum baskı politikasının başarısızlığını avantaja çevirme arzusuyla ilişkilendirmektedir. 

İran Radyo ve Televizyon Kurumuna bağlı Cam-ı Cem gazetesinin “İran’ın Kararlılığı, Batı’nın Kafa Karışıklığı” başlıklı yazısında, nükleer müzakerelerin sonuçlanmamasının; ABD’nin, gerçekçi seviyede taleplerde bulunmayıp İran’ın aksine yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklandığı ifade edilmektedir. İran Devrim Muhafızları Ordusuna (DMO) yakınlığıyla bilinen Cevan gazetesinin “Çıkmazın Zirvesinde Müzakere Konusunda Uzlaşı” başlıklı yazısında, Viyana görüşmelerinde çözülemeyen sorunlar çok yönlü bir zeminde irdelenmiştir. Reformcu cenahın önde gelen yayınlarından Şark gazetesi de konuyu benzer bir çerçevede ele almıştır. Muhafazakâr çizgideki Horasan gazetesi “Batı’nın Müzakere Masasına Dönüşü” manşetiyle okuyucuya sunarken Şehrvend gazetesi “Çıkmazdan Kurtuluş” ifadesini kullanmıştır. 

İran basınında, Borrell’in Tahran ziyareti ve tarafların Doha’da masaya oturması kararına yönelik iyimser bir havanın hâkim olduğu söylemek pek mümkün değildir. Muhafazakâr gazeteler; İran’ın, ABD’nin aksine müzakere sürecinde kararlı ve ihtiyatlı diplomasi izlediğini vurgulayarak ideolojik bir çerçeve sunmuşlardır. Reformcu gazeteler ise daha çok sürecin henüz netlik kazanmadığına dikkat çekmiştir. 

Doha’daki Nükleer Müzakereler

28-29 Haziran tarihlerinde Katar’ın başkenti Doha’da, ABD ve İran arasında gerçekleşen nükleer müzakereler İran basınında geniş yer edinmiştir. Devrim Rehberi’nin uhdesinde faaliyet gösteren aşırı radikal Keyhan gazetesi, “Katar’daki Müzakereler Bir Tuzak, ABD’yi Ödüllendirmeyin” başlıklı yazısında, İran’ın dış politika ve ekonomide önemli gelişme kaydettiğine dikkat çekerek ABD’nin İran’a yönelik baskıyı artırmaya çalıştığını vurgulamıştır. Gazetenin farklı bir sayısında yayımlanan yazıda ise Batı’nın nükleer müzakereler konusunda bir uzlaşı arayışında olmadığı ifade edilmiştir.

Reformcu yayın politikası izleyen basın kuruluşlarında ise farklı perspektiflere yer verilmiştir. Şark gazetesi, müzakerelerin birkaç tur devam ettikten sonra sonuçlanabileceğini belirterek muhafazakâr medyanın, görüşmelerin sonuçsuz kaldığını iddia ettiğini vurgulamıştır. Pragmatik siyasetçi ve eski Cumhurbaşkanı Ekber Haşimi Rafsancani’ye yakınlığıyla bilinen Arman-ı Millî gazetesinin “Doha’daki Belirsizlik” manşetli yazısında; Doha görüşmelerinin, Viyana görüşmelerinin sonuçlandırılması konusunda zemin hazırlayabileceğine yer verilmiştir. 

Sonuç olarak İran basınında, Doha’daki nükleer müzakerelere yönelik pek iyimser bir havanın hâkim olduğunu söylemek mümkün değildir. Muhafazakâr bir çizgide hareket eden basın kuruluşlarında; söz konusu müzakerelerin, ideolojik ve radikal bir zeminde irdelendiği gözlemlenmiştir. Bu yayınlarda Doha’daki görüşmelerin, tarafların diplomasi yolunu terk etmemesine rağmen Viyana görüşmelerindeki tıkanıklığın giderilmeyeceği sert bir üslupla vurgulanmaktadır. Buna karşılık bazı reformcu çizgideki basın kuruluşları; görüşmelerin, KOEP’in yeniden ihyasında yapıcı bir rol oynayacağını belirterek muhafazakâr yayınların bu konuda karamsar bir hava yaratmaya çalıştığını öne sürmektedir.