İran Basınında Öne Çıkanlar (30 Temmuz-6 Ağustos)

İran Basınında Öne Çıkanlar (30 Temmuz-6 Ağustos)
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Pelosi’nin ABD-Çin Gerilimini Tetikleyen Tayland Ziyareti

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Çin’in şiddetli uyarılarına rağmen Tayvan’a gerçekleştirdiği ziyaret, dünya kamuoyunun gündemini meşgul ettiği kadar İran basını tarafından da yakından takip edilmiştir. Devrim Muhafızları Ordusuna (DMO) yakın Cevan gazetesi; söz konusu gelişmeyi, “Pelosi Hokkabazlık Yaparak Tayvan’a İndi” manşetiyle okura sunmuştur. Aynı gazetenin başka bir sayısında “Çin, ABD’yle Aktif Bir Şekilde Mücadeleye Başladı” başlığı kullanılmıştır. Muhafazakâr bir yayın politikası izleyen Vatan-ı İmruz gazetesinde yayımlanan “ABD, Savaşın Peşinde” manşetli yazıda; ABD’nin, Tayvan’da Ukrayna’daki gibi bir tutum izlediği belirtilerek bu ülkede bir savaş başlatmak istediği ancak Tayvan’ı savunma gücüne sahip olmadığı gibi bu hususta kararlı da olmadığı değerlendirmesine yer verilmiştir.

 

 

Asya gazetesinin “Çin-Amerika; Uzun Metrajlı Bir Filmin İlk Sekansı” manşetli yazısında, 2030 yılına kadar Çin’in ABD’yi geride bırakarak dünya ekonomisinde birinci sıraya yerleşeceği vurgulanarak ABD ile Çin arasındaki gerilimin en az 30 yıl devam edeceği öne sürülmüştür. Şark gazetesi, “Çip Savaşı” manşetli yazısında; Pelosi’nin, gelişmiş çip üretiminde hayati rol oynayan Tayvan Yarı İletken İmalat Şirketi Başkanı Mark Lui ile yaptığı görüşmeden hareketle iki ülke arasındaki teknoloji rekabetine dikkat çekmiştir. Bunun dışında İbtikar gazetesi, “Büyük Yüzleşmenin Kod Adı: Tayvan” manşetini kullanırken Sazendegi gazetesi ise “Ejderhaların Öfkesi” manşetine yer vermiştir. Ayrıca İtimad gazetesi, “Ejderhaları Uyandırmanın Tehlikesi”; Merdumsalari gazetesi ise “Pelosi’nin Pekin’i Sinirlendiren Oyunu” manşetiyle okura sunulmuştur.

İran basınının, Pelosi’nin ABD-Çin gerilimini tetikleyen Tayland ziyaretine yönelik tutumuna bakılacak olunursa gazetelerin ABD’yi küçümserken Çin’i destekleyen bir çerçevede hareket ettiğini söylemek mümkündür. Genel itibarıyla ABD’nin küresel konumu giderek zayıflarken Çin’in yükselmeye başlaması vurgulanarak Washington-Pekin hattındaki rekabetin temel parametreleri irdelenmiş ve iki ülke arasındaki gerilimin uzun vadede devam edeceği değerlendirilmiştir.

Sadr Yanlılarının Protestoları

İran basınında gündemi meşgul eden diğer bir önemli gelişme, Irak’ta Şii lider Mukteda Sadr yanlılarının, İran’a yakın Şii Koordinasyon Çerçevesi Koalisyonunun başbakan adayı Muhammed Şiya Sudani’yi protesto etmek amacıyla Yeşil Bölge’ye girerek Meclis binasını basması ve oturma eylemi başlatmasıdır. Reformcu çizgideki Sazendegi Partisinin yayın organı Sazendegi gazetesinin “Irak Popülizmi” manşetli yazısında; Sadr’ın kitleleri harekete geçirme eylemi, yıpranmış bir strateji olarak telakki edilmiş ve bunun yanında Irak’taki siyasi çıkmazın Sadr ile Nuri Maliki arasındaki kişisel rekabetten kaynaklandığı vurgulanmıştır. İran’ın resmî haber ajansı IRNA’ya bağlı İran gazetesinde yayımlanan “Irak’ta Güvenlik ve Demokrasi Tehdit Altında” başlıklı yazıda, Sadr’ın hatalı bir siyasi hesap yaptığı belirtilmektedir. Devrim Rehberi’ne bağlı Keyhan gazetesinde, “Sadr yanlıları tarafından işgal edilen Meclis binası” ifadesi kullanılmış ve Irak Başbakanı Mustafa Kazımi’nin Sadr yanlısı protestoculara ilişkin açıklamalarına yer verilmiştir. Reformcu çizgideki Şark gazetesinde yayımlanan “Radikaller, Irak Meclisini Feshedecek” başlıklı yazıda; Sadr’ın, İran’ın Irak’taki nüfuzunda sorun yaratabileceği değerlendirilmektedir. Dünya-yı İktisat gazetesi ise “Irak Çıkmazda” manşetiyle okuyucuya sunulmuştur.

 

 

Sonuç olarak İran basını; söz konusu protesto gösterilerini, İran’a karşı mesafeli tutumuyla bilinen Sadr’a muhalif bir tutumla servis etmekte ve Sadr’ın en büyük kozu olan kitleleri harekete geçirme gücünü sahneye sürmesini, riskli bir siyasi manevra olarak değerlendirmektedir. Öyle ki bazı yayınlarda, gösteriler “fitne” olarak telakki edilmektedir. Ayrıca kimi yayınlarda ülkedeki siyasi çıkmazın, Sadr ve İran tarafından desteklenen eski Başbakan Maliki arasındaki anlaşmazlıktan kaynaklandığı değerlendirilmektedir. Bunun yanında Sadr’ın, sosyal ve siyasal tabandan aldığı destekle liderlik için mücadele ettiğine de dikkat çekildiği görülmektedir. Ayrıca gazetelerin genelinde, Irak’ta Şiiler arasında giderek derinleşen ihtilafların muhtemel bir iç çatışmaya dönüşme riskine pek fazla değinilmediğini belirtmek mümkündür.

El-Kaide Lideri Zevahiri’nin Öldürülmesi

El-Kaide’nin Usame Bin Ladin’in yerine geçen son lideri Mısırlı Eymen ez-Zevahiri’nin Afganistan’ın başkenti Kabil’de ABD tarafından öldürülmesi, İran basınında geniş yer edinen diğer bir gelişmedir. Devrim Rehberi’nin uhdesinde yayımlanan Keyhan gazetesi; saldırının, ABD’nin Ağustos 2021’de Afganistan’dan çekilmesinin yıl dönümüne yakın zamanda gerçekleşmesine dikkat çekmiş ve popülaritesini kaybeden Biden’ın, tabanını yeniden harekete geçirme kapsamında söz konusu suikast gibi bir kampanyaya ihtiyaç duyduğu vurgulanmıştır. İran gazetesinde de Biden’ın seçim kampanyasını başlattığı belirtilmiştir.

 

 

Arman-ı İmruz gazetesi el-Kaide örgütünün ABD tarafından kurulduğunu ancak sonradan ABD’nin, örgütün kontrolünü kaybettiğini vurgulamaktadır. Bu bağlamda “Bin Ladin ve Zevahiri’nin ABD tarafından öldürülmesi ve tarafların mevcut düşmanlığı, bunların ABD tarafından organize edilmediğini kanıtlamaz. Taliban, Pakistan ve Suudi Arabistan desteğiyle genişledi; aynı şekilde DEAŞ da Suudi Arabistan ve Türkiye’nin yardımıyla kuruldu ve sonradan ilkel ve barbar unsurların kontrolü kaybedildi.” ifadelerine yer vermiştir. DMO’ya yakınlığıyla bilinen Cevan gazetesi, “Dünyadaki selefi grupların kurucusu olan ve askerî desteğiyle Orta Doğu’yu 30 yıldır güvensiz hâle getiren ABD, el-Kaide liderinin ölümünü gururla haykırırken dünyadaki tekfirci grupların vaftiz babası olan Suudi Arabistan ise memnuniyetle karşıladı.” ifadelerine yer vermiştir. Radikal muhafazakâr Mütelife Partisine yakınlığıyla bilinen Risalet gazetesi, ABD’nin bölgede terörü desteklediğini ifade ederek Biden’ın şov yaptığını öne sürmüştür. Ticaret gazetesi, “Bir Numaralı Teröristin Son Kullanma Tarihi” manşetini kullanırken Asya gazetesi, “Diğer Teröristlerin Sığınağında Bir Terörist Teröre Kurban Gitti” manşetine yer vermiştir.

Bunlara ek olarak Cihan-ı Sanat gazetesi, “11 Eylül Saldırıları’nın Operasyonel Beynine Kurşun” manşetiyle bu saldırıların arkasındaki kilit ismin Zevahiri olduğunu ön plana çıkartmıştır. Sazendegi gazetesi, olayı “Teröre Kurban Giden Terörist” manşetiyle okuyucuya sunmuş; İtimad gazetesi ise “Cehennem Ateşi” başlığını tercih etmiştir.

Sonuç olarak İran basınında, Zevahiri suikastının iki farklı perspektif sunularak irdelendiğini belirtmek mümkündür. İlk olarak ABD’nin iç politikasıyla ilişkilendirilerek popülerliğini kaybeden Biden’ın, gelecek seçimler için siyasi kazanç elde ederek imajını tazelemeye çalıştığı yorumunda bulunulmuştur. Öte yandan el-Kaide’nin ABD tarafından kurulduğu iddiaları ve terör örgütlerine verdiği destek ön plana çıkartılmıştır. Bunun yanında bazı gazetelerde “Zevahiri’nin yerine kim geçecek?” sorusuna cevap aranarak suikastın örgüt içi denklemlerde ne gibi değişikliklere yol açacağı irdelenmiştir.

Nükleer Müzakerelerin Yeniden Başlaması

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani’nin, 4 Ağustos Perşembe günü, İranlı Başmüzakereci Ali Bakıri başkanlığındaki heyetin, nükleer müzakerelere devam etmek üzere Viyana’ya gideceğini açıklaması İran basınında geniş yer edinen diğer bir gelişmedir. Şark gazetesi, “Müzakere Masası Yeniden Kuruldu” manşetiyle yeniden başlayan müzakerelerin bir sonuca varmasının pek mümkün gözükmediği değerlendirmesine yer vermiş ve bu bağlamda medyanın, müspet bir hava yaratmak yerine ihtiyatlı bir dil kullanması gerektiğini belirtmiştir. Bunun yanında Arman-ı İmruz gazetesi, “[Nükleer] Müzakerecilerin Viyana’ya Dönüşü” manşetini kullanırken İbtikar, “[Nükleer] Müzakere İçin Viyana Yolunda; Anlaşma Umudu Yeniden Tazelendi” manşetine yer vermiş; İtimad gazetesi “5 Ay Sonra Viyana’ya Dönüş” başlığını, Horasan gazetesi ise “Müzakere Treni Yeniden Harekete Geçti” başlığını kullanmıştır.

 

 

İran basınının yeniden başlayan nükleer müzakerelere ilişkin tutumuna bakılacak olunursa gazetelerde pek müspet bir havanın hâkim olduğu söylenemez. Genel itibarıyla nükleer müzakere sürecinde, karşı tarafın aksine İran’ın her türlü çabada bulunduğunun vurgulandığını belirtmek mümkündür.


Not: İran’da hafta sonu tatili olan cuma günlerinin yanı sıra Aşura-Tasua merasimleri nedeniyle gazeteler bir süreliğine neşredilmediği için yeniden başlayan nükleer müzakerelerin içeriği ve kazanımlarına dair henüz detaylı analizler yayımlanmamıştır. Bu nedenle gazetelerin müzakereleri nasıl yorumladığından ziyade haber manşetleri irdelenmiştir.