İran Genelkurmay Başkanı Bakıri’nin Çin Ziyareti

İran Genelkurmay Başkanı Bakıri’nin Çin Ziyareti
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran Genelkurmay Başkanı Hüseyin Bakıri, 11 Eylül’de Çin’e resmî ziyarette bulunarak Çin’in askerî ve bürokratik üst düzey yetkilileriyle bir araya geldi. Bakıri’nin ziyaret sebebi uluslararası ve bölgesel güvenlik sorunlarının ele alınması ve ikili ilişkilerin derinleştirilmesi olarak belirtildi. Ayrıca sınai ve bilim merkezlerini ziyaret eden Bakıri’nin Çin ziyaretinin ana maddeleri arasında İran-Çin Ortak Askerî Komisyonunun kurulması ve Çin’in Hint Okyanusu’nda planlanan Rusya-İran askerî tatbikatına katılması konuları da vardı.

İran-Çin savunma alanındaki iş birliği, Çin Savunma Bakanı Chang Wanquan’un 2016 yılında gerçekleştirdiği Tahran ziyareti, iki ülke arasındaki ilişkilere ciddi bir ivme kazandırmıştı. Bu ülkeler arasında askerî savunma alanında iş birliği anlaşması imzalanmıştı. Ziyaretiyle ilgili açıklama yapan Wanquan, iki ülkenin bölgesel ve küresel konularda ortak çıkara sahip olması tarafların askerî alanda iş birliğini güçlendirmesine zemin hazırladığını belirtmişti.

3 yıl sonra gerçekleşen Bakıri’nin Çin ziyareti ise İran’ın iki önemli sorununa çözüm bulmaya çalıştığını göstermektedir. Birincisi, yaptırımlardan olumsuz etkilenen İran’ın petrol sektörü ve bundan elde ettiği kazancın azalmasıdır. İkincisi ise yine yaptırımlardan etkilenen İran savunma sanayinin gelişmesinin önünün açılmasıdır.

Her ne kadar İran kendi askerî-sınai komplekslerine yatırım yapıyor olsa da ekonomik yaptırımlar kadar askerî alandaki yaptırımlar da İran’ın silah teknolojisi edinmesini engellemektedir. Suriye, Yemen ve Irak savaşlarına vekil güçler üzerinden katılan İran gibi bir ülkenin söz konusu savaşları yürütebilmek için ciddi ekonomik ve silah kaynağına ihtiyacı vardır.

Bu noktada İran ile Çin’i bir araya getiren konu Trump’ın politikalarıdır. Her iki ülke de Trump’ın dış politikada başarısız olmasını istemektedir. Dış politikadaki başarısızlığı Trump’ın seçimlerdeki başarısını da olumsuz etkileme gücüne sahiptir. “İran dosyası” yüzünden Trump’ın başarısız olması, Çin’in de işine gelmektedir. Obama döneminde imzalanan Nükleer Anlaşma’nın yerine daha iyi bir anlaşma getiremeyen Trump, büyük tepkilerle karşı karşıya kalarak seçim kampanyasını zora sokabilir. Trump bu ihtimali engellemek için İran’a ekonomik ve askerî baskıları artırarak Tahran’ı görüşme masasına oturmaya zorlayabilir.

İran, Trump’ın planını bozabilmek ve baskılarına direnebilmek için siyasi, ekonomik ve askerî desteğe ihtiyaç duymaktadır. Son dönemlerde siyasi söylem dışında Avrupa ve Rusya’dan herhangi bir ciddi destek alamayan Tahran, Çin kartını kullanmaya çalışmaktadır. Başta ekonomi olmak üzere silah teknolojisinde de önemli bir güce sahip olan Çin’in desteğini alan İran, ABD’ye daha kolay direnecektir. İran’ın baskılara dayanması Çin’in yararına olacağı için Pekin, Tahran’la iş birliğine gidebilir. Fakat bunun karşılığında İran bazı tavizler vermek zorunda kalabilir.

Ekonomi açısından İran, iç pazarını ve petrol sektörünü Çin’in talepleri doğrultusunda Çin’e açabilir. ABD yaptırımlarından olumsuz etkilenen ve küçülen Çin, dış ticareti açısından bu durumu önemli bir avantaj olarak görebilir. Çin, şirketlerinin yaptırımlardan etkilenmemesi için, ABD’de iş yapmayan ve yerel para birimleriyle ticaret yapabilen taşeron şirketler üzerinden İran’la ticaret yapabilir. Fakat var olan yaptırımlar Çin’in kararlarını etkilemeye devam edeceği için İran’ın bu konuda büyük bir beklentisi olmayacağından iki ülke orta bir noktada buluşabilirler.

Aynı zamanda askerî alanda İran-Çin iş birliği, Çin’in ABD ile yürüttüğü “ticaret savaşında” bir pazarlık aracına da dönüşebilir. Dönem dönem Rusya’nın da yaptığı gibi Çin de İran’a verdiği desteği kesme karşılığında ABD’den bazı tavizler isteyebilir. Fakat her durumda İran, baskılar karşısında desteğe ihtiyaç duyduğu için taktik de olsa belli adımlar atmak durumunda kalacaktır. Trump’ın politikalarından rahatsız olan Çin ise İran’ın ABD’ye karşı direnebilmesi için İran’a destek vermeyi seçebilir ya da destek vermemesi karşılığında ABD’nin Çin politikasını yumuşatmasını isteyebilir. Dolayısıyla İran-Çin iş birliği Pekin’in kararına bağlı olacaktır. Çin’in öncelikli ortaklık kurmak istediği aktörler Batı ülkeleri olduğu için İran’la ciddi stratejik müttefiklik kurmaktan yana değildir. Dolayısıyla Çin’in İran politikası daha çok taktik boyutunda olacaktır.