İran Genelkurmay Başkanı’nın Suriye Ziyareti

İran Genelkurmay Başkanı’nın Suriye Ziyareti
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, askerî bir heyetle 7 Temmuz Salı günü Şam'ı ziyaret etti. Beşşar Esed ve hükûmetinin üst düzey yetkilileriyle yaptığı görüşmelerin yanı sıra çarşamba günü Şam rejimi ile askerî ve güvenlik iş birliğini güçlendirmek adına kapsamlı bir anlaşma imzaladı.

Şam rejiminin Savunma Bakanı Ali Eyüb ve Bakıri tarafından imzalanan anlaşmanın detayları henüz bilinmiyor. Buna rağmen Bakıri, Eyüb ile yaptığı ortak basın açıklamasında İran'ın ABD'nin baskılarına karşı Suriye'nin füze savunma sistemlerini güçlendireceğini ifade etti. Esed, anlaşmanın imzalanmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek bunun iki ülke arasındaki ilişkilerin seviyesini yansıttığını söyledi. Ali Eyüb de “İran ve Suriye arasındaki ilişkilerin bozulmasını hayal edenlerin artık bu rüyadan uyanmaları gerek.” ifadesini kullandı. İki taraf ayrıca rejimin izni olmadan Suriye’de bulunan yabancı güçlerin çekilmesi gerektiğini vurguladı.

İki Ülke Arasında Askerî İş Birliği

Esed'in destekçileri de dâhil olmak üzere Suriye’de herkes zor şartlar altında yaşıyor. Halkın durumu böyleyken rejimin askerî bir anlaşma yapması, halkın yaşam koşullarının her zaman olduğu gibi rejimin önceliklerinden biri olmadığını gösteriyor. İran ve Suriye arasındaki son askerî anlaşmanın benzerleri daha önce de yapılmıştı. Nitekim son anlaşma da iki yıl önce yapılan anlaşmanın devamı niteliğindedir. İran Savunma Bakanı Amir Hatemi’nin Eylül 2016'da Suriye'ye yaptığı ziyaret sırasında Suriye silahlı kuvvetleri ve askerî savunma sanayisinin yeniden yapılandırılması ve ülkenin askerî altyapısının güçlendirilmesi gibi konuları içeren bir askerî ve teknik iş birliği anlaşması imzalanmıştı. İran'ın eski Şam Askerî Ataşesi Ebulkasım Ali Nejad, İranlı askerî danışmanlarının Suriye'deki varlığını sürdüreceğini ve İran’ın, Suriye Savunma Bakanlığı fabrikalarının yeniden inşasında yardımcı olacağının söz konusu anlaşmanın maddeleri arasında olduğunu söylemişti. Yaklaşık on yıl önce de Haziran 2008'de iki ülkenin savunma alanında iş birliği konusunda İran Savunma Bakanı Mustafa Neccar ve Suriye Savunma Bakanı Hasan Türkmani tarafından bir mutabakat zaptı imzalanmıştı. Bu anlaşmanın amacı iki ülke arasındaki savunma ilişkilerini genişletmek ve derinleştirmekti.

Kritik Bir Dönemde Yapılan Anlaşma

İran Genelkurmay Başkanı’nın son ziyaretinin mesajları ve imzalanan anlaşma Suriye’de son zamanlarda yaşanan gelişmeler ışığında daha iyi anlaşılmaktadır. Geçtiğimiz aylarda İsrail, stratejisini İran'ın Suriye’deki varlığını zayıflatmaktan İran’ın bu ülkedeki askerî varlığına tamamen son verme yönünde değiştirdi. Bu doğrultuda İsrail özellikle Suriye'nin güney ve doğu bölgelerinde Kudüs Gücünün üslerine ve İran destekli milislere hava saldırılarını artırdı. Öyle ki bir hafta içinde İran mevzileri üç kez İsrail hava saldırılarına maruz kaldı. Rusya iki yıl önce S-300 füze sistemini Esed ordusuna teslim etmesine rağmen henüz bu sistemi aktif hâle getirmedi. Rusya’nın bu tutumundan rahatsız olan İran ise Moskova ve Tel Aviv’in İran’ın Suriye'deki konumunu zayıflatmak için mutabakat içinde olduklarını düşünüyor. İki hafta önce de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu “İran’ın Suriye’deki askerî varlığını genişletmesi rejimin geleceğini tehlikeye atacak.” diyerek Esed’i uyardı. Diğer yandan Esed rejimi ile iş birliği yapanlara yaptırım uygulanmasını içeren Sezar Yasası’nın yürürlüğe konmasının üzerinden üç hafta geçti. Bu yasa kapsamında yaptırımların kaldırılması veya azaltılmasının koşullarından biri, İran güçlerinin Suriye'den çekilmesidir. Bunlarla beraber Moskova'nın krizi sona erdirmek için siyasi bir çözüm bulma çabaları da söz konusudur.

Anlaşmanın Mesajları

Anlaşma, Esed rejimi ve İran’ın karşı karşıya kaldığı baskılara bir yanıt gibi görünüyor ve birkaç mesaj içeriyor:

Anlaşmanın en önemli mesajı Rusya'yadır. Esed, Rusya’nın rejimde yapısal değişikliklerin gerçekleşmesi yönünde birtakım arayışlar içerisinde olduğunu düşünüyor. Nitekim son zamanlarda Kremlin’e yakın bazı Rus medya kuruluşları Esed ve çevresine yönelik eleştirilere yer vermişti. Bununla beraber Rusya diplomatik çabalarını hızlandırarak bazı ılımlı Esed karşıtı isimlerle görüşmeler gerçekleştirmişti. Rusya ayrıca yurt dışındaki Nusayri gruplarla da temaslarda bulunmuştu. Dolayısıyla Rusya’nın bu girişimlerine karşı Esed, İran’ı yanında tutarak Moskova’nın baskılarına boyun eğmeyeceğini ve Suriye’nin geleceğinde kendisi için bir rol öngörmeyen siyasi çözümleri kabul etmeyeceği mesajını Ruslara vermek istiyor. Esed'in Moskova'ya verdiği diğer mesaj, yaptırımlar ve kötü ekonomik koşullarla başa çıkacağı ve ülkenin yeniden inşasını sağlama adına herhangi bir yumuşama göstermeyeceğidir. Öte yandan Tahran da bu anlaşmayla gücünü Rusya'ya göstermeye ve Moskova'nın İran'ın bu ülkedeki çıkarlarını göz ardı edemeyeceğini söylemeye çalışıyor. Tahran'ın Moskova'ya verdiği diğer mesaj, artık İsrail saldırılarına karşı Rus füze sistemlerini kullanmayı ummadığı ve Suriye'deki mevzilerini korumak için Esed ordusunun füze savunma sistemlerini geliştireceğidir. Bu anlaşma Moskova için bir meydan okuma mahiyetindedir ve Rusya tarafından olumlu karşılanmayacaktır. Zira İran'ın Suriye'deki askerî varlığının güçlenmesine yol açabilir ve bu durum Rusya'nın mevcut hedeflerine tamamen aykırıdır.

Bu anlaşmanın bir başka mesajı da ABD ve İsrail’edir. Bu anlaşma; Sezar Yasası’nın uygulanmaya başlanması ve İsrail saldırılarının artması gibi gelişmelerle beraber Washington ve Tel Aviv'in İran'ın Suriye'den çekilmesindeki ısrarına karşı Tahran ve Şam arasındaki ilişkilerin stratejik ve pazarlık dışı olduğunu göstermektedir. Ayrıca yaptırımları kaldırması veya İsrail’in hava saldırılarını durdurması karşılığında Esed’in, İran’dan çekilmesini isteyeceği fikrini reddettiklerini göstermeye çalışıyorlar. Ayrıca İran, bölgesel varlığından geri adım atmayacağını da söylemek istiyor.

General Bakıri'nin Türkiye'yi Suriye'nin kuzeyindeki askerî varlığı nedeniyle eleştirmesi ve terör gruplarını sınır dışı etme konusundaki Astana Anlaşması çerçevesindeki yükümlülüklerini yerine getirmede gecikmekle suçlaması, İran'ın Suriye'nin kuzeyinden çekilme isteğini gösteriyor. Aynı zamanda bu durum İran’ın, Türkiye ve Rusya arasındaki mutabakattan duyduğu memnuniyetsizliğe de işaret ediyor. İran defalarca İdlib'de askerî operasyonları sürdürmek için Esed rejimini kışkırtmaya çalışmış ve Ankara ile Moskova arasındaki mutabakatı bozmak için elinden geleni yapmıştı. Buna rağmen Rusya, İran’ın bu yöndeki çabalarını engellemişti. İran, Suriye'deki zafiyetini ve kendi iç politikasındaki zor koşulları örtbas etmek için her zaman olduğu gibi saldırıya geçerek Esed rejimine İdlib'de askerî operasyonları sürdürme konusunda baskı yapabilir. Fakat İdlib'de yeni bir askerî operasyon mevcut bağlamda pek olası görünmüyor.

Suriye’nin Hava Savunma Sistemlerini Geliştirmesi

Bu anlaşmanın en önemli yanı, İsrail saldırıları karşısında etkisizliği açıkça ortada olan Suriye hava savunma sistemlerinin geliştirilmesine yapılan vurgudur. İran, İsrail savaş uçakları tarafından Suriye'deki pozisyonlarına yapılan yüzlerce saldırıya Mayıs 2018'de verdiği karşılık hariç daima sessiz kalmıştır. Görünen o ki İran artık bu saldırılara karşı koymayı planlıyor. Fakat bu iş o kadar da kolay olmayacak. Suriye hava savunma sistemlerinin İran tarafından geliştirilmesi, İsrail savaş uçaklarını Suriye hava sahasında zorlayabilse de kesinlikle İsrail ve ABD saldırılarını engelleyemeyecektir. DMO’ya yakın uzmanlar Suriye'nin İran "Baver 373" ve "3 Hordad" hava savunma sistemleri ile güçlendirilmesinden bahsediyor ve bu sistemlerin Suriye'de konuşlandırılmasının oyunun kurallarını değiştireceğini iddia ediyor. Bu iddialara rağmen söz konusu sistemlerin Suriye’de konuşlanması olası görünmüyor. Nitekim Rusya, Suriye rejimi ile İran arasında daha az önemli birkaç benzeri anlaşmanın uygulanmasını engellemişti. Dahası ABD ve İsrail'in, İsrail için tehdit oluşturan bu sistemlerin konuşlanmasına karşı kayıtsız kalması da düşük ihtimaldir.

Sonuç

İran ve Suriye arasındaki son askerî anlaşmanın "direniş ekseni"ne yakın medyada çok fazla yer almasına rağmen Esed rejiminin İran'a daha fazla bağımlı hâle gelmesi dışında pek önemli bir etkisi olmayacağı açıktır. Hem Esed rejimi hem de İran zor koşullar altında ve krizden çıkmak için her iki ülkenin de fazla seçeneği bulunmuyor. Esed rejimi ömrünün sonuna yaklaşıyor ve İran ne yaparsa yapsın, onu ayakta tutmak için yaptığı girişimler sonuçsuz kalacaktır.