İran Parlamentosu Araştırmalar Merkezinin Koronavirüs Raporu

İran Parlamentosu Araştırmalar Merkezinin Koronavirüs Raporu
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

2019’un son aylarında Çin’in Wuhan bölgesinde koronavirüs adıyla bilinen yeni bir virüs ortaya çıktı. Kısa zamanda dünyanın hemen hemen her yerine yayılan bu virüs salgını yaklaşık bir ay önce Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edildi. İran’daki varlığı resmî olarak 19 Şubat’ta açıklanan salgın, ülkede şu ana kadar yaklaşık 80 bin kişiyi enfekte etmiş ve maalesef 4.869 can kaybına yol açmıştır.

Salgın krizinin yönetilmesi konusunda İran başarılı bir performans sergileyemedi. Salgının ilk olarak Kum kentinde ortaya çıkmasından itibaren devletin aldığı kararlar tartışmalara yol açtığı gibi söz konusu kararların uygulanmasında yaşanan aksamalar salgının durdurulmasını zorlaştırdı. İran’ın bu yöndeki başarısızlığında her ne kadar salgının yeni ortaya çıkması ve nasıl davranacağı henüz tam olarak bilinmeyen bir virüs türü olmasından kaynaklanmış olsa da bunda yönetimin salgınla mücadelede verdiği kararlar da etkisiz değildir. Nitekim ülke içinde bu konuyla ilgili birçok uzman ve muhalif isimlerden tepkiler geldi. Ancak bu konuda İran Parlamentosu Araştırmalar Merkezinin yayımladığı rapor resmî bir merciden gelen bir değerlendirme olması bakımından dikkat çekici oldu.

Salgında ikinci dalgayı öngören ve bu konuda uygulanacak birtakım tedbirler öneren söz konusu raporda en çarpıcı bilgiler vaka sayısıyla ilgilidir. Raporda virüsten dolayı hastalananların gerçek sayısının açıklanan rakamların 8 ila 10 kat üstünde olduğu aktarılmıştır ki bu da 700.000 gibi yüksek bir sayıya tekabül etmektedir. Ayrıca virüse karşı risk grubunda olanların sayısı da yaklaşık 45 milyon olarak zikredilmiştir.

Raporda dikkat çeken hususlardan biri de İran’ın salgına karşı aldığı tedbirlere yönelik eleştirilerdir. Nitekim Çin’deki sıkı karantina tedbiri ve Güney Kore’de uygulanan geniş tarama yöntemine değinen rapor, İran’da bu iki yöntemden hiçbirinin gereken şekilde uygulanmadığının altını çizmiştir.

Raporda hastalara yönelik sağlık hizmetlerinin mevcut aşamada "Kabul edilir." durumda olduğu açıklanmıştır. Buna rağmen salgının başlangıç aşamasında hükûmetin krizi yönetme konusunda zayıf bir performans sergilediği vurgulanmıştır. Bu bağlamda salgın başlamadan önce; sağlık kurumlarının yüksek düzeyde hazırlıklı olma, durumla ilgili genelge ve yönergelerin hazırlanıp iletilmesi, kamuoyunun bilgilendirilmesi, virüsün ülkede yayılmasının önlenmesi ve stratejik ürün ve malzemelerin temini konuları yönetimin gösterdiği önemli zafiyetler olarak belirtilmiştir.

Raporda önümüzdeki günlerde havanın mevsim normallerinin altında seyretmesinin yeni bir dalgaya sebep olabileceği üzerinde durulmuştur. Ayrıca birinci ve ikinci dalgaların birbirinden ayırt edilemeyeceği olasılığından da bahsedilmiştir. Rapordaki tahminlere göre herhangi bir önlem alınmazsa 60 milyon vatandaş enfekte olacaktır. Bununla beraber salgın ülkede 400 gün sürecek ve ekim ayında zirve noktasına ulaşacaktır. Bu bağlamda farklı izolasyon yöntemleri ile ilgili senaryolara aşağıdaki tablodaki gibi yer verilmiştir:

Senaryo Kapsam Toplam Vaka Sayısı Toplam Ölü Sayısı İhtiyaç Olan Toplam Yatak Sayısı İhtiyaç Olan Yoğun Bakım Yatak Sayısı Virüsün Günlük Bulaştığı En Fazla Kişi Sayısı
%10 İzolasyon Tahran 530.000 6.500 1.890 210 75.000
Ülke geneli 2.400.000 30.700 8.830 980 160.000
%25 İzolasyon Tahran 245.000 2.700 1.210 140 19.800
Ülke geneli 1.160.000 13.450 5.510 610 91.300
%32 İzolasyon Tahran 193.000 1.660 880 110 15.200
Ülke geneli 951.000 8.630 5.270 600 92.100
%40 İzolasyon Tahran 159.000 1.120 860 100 15.100
Ülke geneli 811.000 6.030 5.240 580 91.500

Raporda “Bütün yetkililer artık koronavirüsün mevsimsel gripler gibi olmadığının farkındadır.” ifadesi altı çizilerek vurgulanmıştır. Bu husus özellikle son günlerde İran’ın sağlık yetkililerinin Çin’in virüsle ilgili yanlış bilgilendirmesine yönelik eleştirileri açısından önemlidir. Zira durumdan anlaşıldığı üzere İran, salgın krizinin başında Çinli yetkililerin telkinlerine güvenerek bu konuda gevşek bir tutum sergilemişti. Ancak ilerleyen süreçte durumun ciddiyeti yetkililer tarafından anlaşılınca daha sıkı tedbirler alınmaya başlandı. Bu durum iki ülke arasındaki ilişkileri zedelemese de İran'ın bundan rahatsız olduğu dile getirildi.

Raporda salgının ilk dalgasının henüz zirve noktasına ulaşmadığı, buna rağmen yazın sonuna doğru ilk dalganın sona ereceği öngörülmüştür. İkinci dalganın zamanlamasının birinci dalganın kontrol altına alınma süreci gibi birçok faktöre bağlı olduğuna dikkat çekilmişse de ikinci dalganın kaçınılmaz olduğu, üzerinde durulan diğer bir konu olmuştur.

Salgından ve salgınla ilgili tedbirlerden dolayı birçok vatandaşın çalışma hayatı ve ekonomik durumunun kötü etkileneceği raporda yer alan başka bir husustur. Rapora göre birçok vatandaşın ekonomik durumunun kötü etkilenmesi ve süreç uzadıkça bu durumun daha da şiddetlenmesi, ciddi sorunları beraberinde getirebilir. Ayrıca toplumsal ilişkilerin de bu durumdan etkilenmesi yeni sosyolojik krizlere yol açabilir. Bu nedenle söz konusu sosyoekonomik durumlarla ilgili ciddi tedbirlerin alınması raporda önerilen konular arasındadır.

Raporda değinilen konuları özetleyecek olursak; İran’ın salgın krizini yönetme noktasında baştaki zafiyetten sonra durumu toparlamaya çalıştığı ancak bu konuda henüz yeterli adımları atamadığı anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra rapor, salgınla ilgili bilgileri paylaşma konusunda hükûmetin yetkili makamlarını yer yer eleştirmekte, söz konusu bilgileri devletin yasama organıyla dahi paylaşmaktan çekindiğini aktarmaktadır. Salgınla mücadele konusunda raporda önerilen konulara bakıldığında ise tüm önerilerin salgının tamamen durdurulmasına yönelik değil hâlâ devam eden ilk dalganın kontrol altına alınması ve sonraki sürecin idare edilmesine yönelik olduğu görülmektedir. Bu da ilgili hükûmet yetkililerinin de son açıklamalarında dikkat çektiği gibi İran’ın artık salgınla daha uzun bir mücadele sürecine hazırlandığını göstermektedir. Nitekim raporda da sürekli vurgulandığı gibi tarihi çok net olmasa da ikinci dalganın gelmesi kaçınılmazdır.

Geldiğimiz noktada İran özellikle Nevruz tatili nedeniyle sosyal izolasyon konusunda kısmen uygulayabildiği tedbirlerden dolayı salgının yayılma trendinde bir yavaşlama sağlayabilmişti. Fakat tatilin bitmesi ile Tahran başta olmak üzere birçok şehirde yaşanan yoğunluk ve hükûmetin ekonomik gerekçelerle sosyal izolasyon politikalarını gevşetmesi, sağlık yetkililerin de dile getirdiği gibi bu trendin tekrar hızlanmasına yol açabilir. Bu da konumuz olan raporda ifade edildiği üzere henüz bitmeyen ilk dalganın süresini daha da uzatabilir.