İran Seçim Takvimi ve Süregelen Belirsizlikler

İran Seçim Takvimi ve Süregelen Belirsizlikler
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran’da 18 Haziran’da düzenlenecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kırk günden az bir süre kaldı. Seçim takvimine göre 11 Mayıs’ta başlayacak olan aday başvuruları, 15 Mayıs Cuma gününe kadar devam edecek. Seçimleri denetlemekten sorumlu Anayasayı Koruyucular Konseyinin (AKK) aday adaylarının başvurularını değerlendirmesi ve İçişleri Bakanlığına kamuoyu ile paylaşmasını bildirme süreci, 26-27 Mayıs’ta tamamlanacak. Böylelikle adayların seçimler için yirmi günlük (28 Mayıs-16 Haziran) seçim propagandası yapma fırsatı olacaktır. Seçimlere yirmi dört saat kala (17 Haziran) ise propaganda faaliyetleri için yasaklar devreye girecektir.

Devrim’in ikinci aşaması olarak nitelenen bu dönemde, Cumhurbaşkanlığı seçimleri kritik bir öneme haizdir. Ülkeyi iki dönem yönetmesi beklenen yeni cumhurbaşkanının önünde önemli ulusal, bölgesel ve uluslararası ajandalar beklemektedir. Ulusal düzeyde öncelikli olarak bir yandan ABD yaptırımlarının baskısı öte yandan koronavirüs salgının etkisiyle halk üzerinde her geçen gün artan baskının hafifletilmesi için acil eylem planlarının devreye sokulması gerekmektedir. Bölgesel düzeyde, komşularla yaşanan gerilimlerin azaltılması ve ilişkilerin normalleştirilmesi elzem görünmektedir. Uluslararası düzeyde ise İran’ın hem ulusal hem de bölgesel düzeyde yaşadığı sıkıntıların da ana nedenlerinden biri olan Nükleer Anlaşma’nın tekrar rayına oturtularak ülkenin bu aşırı gerilimin etkisinden çıkartılması ve kısmen de olsa rahatlatılması hedeflenmektedir. Buna rağmen seçimlere bu kadar kısa bir süre kalmasına karşın devrim rehberinden sonra ülkenin en yüksek siyasi temsil makamı olan cumhurbaşkanı için aday adayların durumu belirsizliğini korumaktadır.

Adaylık için potansiyeli en yüksek aktörler ya seçim mühendisliği ile devre dışı bırakıldı ya da son başvuru tarihine kadar bu adayların durumu, belirsizliklerini korumaya devam ediyor. Devrim Rehberi Hamenei’nin bizzat telkinleri ile Hasan Humeyni gibi seçimlere girmekten vazgeçirilenlerin yanında, onun son günlerdeki açıklamaları ışığında basına sızan ses kaydında müesses nizamın kırmızı çizgilerini aşan Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, şimdiye kadar aday olmayacağını ifade etmişse de başvuruların son gününde aday olup olmayacağı henüz merak konusu. İslam’a ve Anayasa’ya özde değil sözde bağlı olduğu gerekçesiyle Mustafa Taczade gibi isimlerin adaylık başvurusunun reddedileceğine şimdiden kesin gözüyle bakılmaktadır. Zira Devrim Rehberi Hamenei’ye gönderdiği mektupta, Anayasa’da reform talebini tekrarlayan Taczade; devrim rehberinin de seçimle iş başına gelmesini, görev süresinin süresiz değil belirli bir süre ile sınırlandırılmasını ve ayrıca hesap vermesi gereken bir makama dönüştürülmesi talebini yinelemiştir.

Müesses nizam içerisinde özgül ağırlığı olan Yargı Erki Başkanı İbrahim Reisi ve Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf gibi aktörlerin durumu da belirsizliğini korumaktadır. İsmi, devrim rehberliği için geçen en güçlü adaylardan olan Reisi’nin aday olmasının ve seçilmesinin, bu ihtimali bir üst seviyeye taşıyacağından kuşku yoktur. Bununla birlikte muhafazakâr cenahtan geniş bir kesim, aday olması için baskı kurarken daha küçük çaplı birtakım gruplar da aday olmaması ve yargı erki başkanı olarak başlatmış olduğu yolsuzluklarla mücadele ve yargıda reform sürecini bizzat sürdürmesi yönünde telkinlerde bulunmaktadır. Ancak Reisi’nin gözü kulağı Hamenei’den gelecek haberde. Bu yüzden şu ana kadar muhafazakâr çevrelerden bazıları kesin aday olacağını iddia ederken kendisi bu konuda sessiz kalmaya devam etmektedir. Bazı muteber olmayan iddialara göre ise Reisi’nin aday olması yönünde baskı uygulayan bazı çevreler, onun aday olup seçimi kaybetmesini ve siyasi kariyerini yargı erkinde noktalamasını amaçlamaktadır. Kalibaf, Reisi’nin aday olması durumunda diğer muhafazakâr aday adaylarının yarıştan çekilerek kendisine destek olması çağrısında bulunmuştur. Adaylığına Hamenei’den onay çıkması durumunda partiler üstü bir kişiliği bulunan Reisi’nin ise seçimin favorisi olduğunu söylemek mümkün. Muhafazakâr cenahın bir diğer aday adayı Said Muhammed, düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlarken Reisi’nin henüz Hamenei’den onay almadığının altını çizse de Hamenei’den onay gelip gelmediği merak konusu olan Reisi’nin, aday olacağı 11 Mayıs itibarıyla kesinleşmiş gözükmektedir.

Seçimlere kırk günden az bir süre kala müesses nizamın yaptığı seçim mühendisliği hamlelerinin yanı sıra potansiyel adayların farklı stratejiler izleyerek birbirleriyle rekabet ettiği görülmektedir. Tahran Belediye Meclisi yayımladığı kırk iki sayfalık raporla Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf’ın, Tahran Belediyesi başkanlığı döneminde (2005-2017) yaşanan büyük yolsuzluklarda payı olduğuna ilişkin iddiaları bir kez daha kamuoyunun gündemine taşımıştır. Kalibaf’ın söz konusu dönemdeki yardımcılarından İsa Şerifi, yolsuzluk suçlamalarından dolayı yargılanarak hapse mahkûm edilmişti. Bu raporun tam da adaylık başvurusuna iki gün kala yayımlanması hem reformcu hem muhafazakâr cenahın içerisinde bu konuda Kalibaf’a tepkili olan çevrelerin de rahatsızlıklarına tercüman olmuştur. Bu adımdan sonra Kalibaf’ın da adaylık başvurusu ciddi anlamda engellenmiş oldu. Ayrıca Hamenei’nin Kalibaf için de gerekli yeşil ışığı yakmadığı bilinmektedir. Ancak Reisi’nin aday olacağının kesinleşmesi üzerine Kalibaf’ın aday olmayacağı durumu açıklık kazanmıştır.

Tahran Belediye Meclisinin yolsuzluklarda Kalibaf’ın da bizzat payı olduğu yönündeki raporuna ise Kalibaf cephesi, Belediye Meclisi Başkanı Muhsin Haşimi’nin yıllar önce sızdırılan bir ses kaydını tekrar gündeme getirerek karşılık vermiştir. Ses kaydına göre Muhsin Haşimi eşine, kendisinden habersiz yapmış olduğu geçici bir evlilik sonucu şantaja maruz kaldığı yönünde açıklamalar yapmaktadır. İddialara göre bahsi geçen kadın, İran istihbaratı tarafından politikacılar başta olmak üzere ileri gelen figürleri tuzağa düşürmek ve şantaj maksadıyla kullanmak üzere gönderilen “perestu” olarak kullanılan kadınlardandı. Bu bağlamda İran’da da bir kaset furyasının olduğu herkesin malumudur. Bu vesile ile reformcu cenahın adayları arasında yer alan Muhsin Haşimi de itibar suikastına uğrayarak ciddi bir prestij kaybı yaşamıştır.

İshak Cihangiri, Mesut Pezeşkiyan ve Ali Laricani gibi seçime katılmaları muhtemel adaylar da hâlâ kesin bir açıklama yaparak bu konudaki kararlarını kamuoyu ile paylaşmış değildir. Geriye ise adaylık için kesin başvuruda bulunacağını duyurmuş olan Hüseyin Dehkan, Said Muhammed, Rüstem Kasımi, Muhsin Rızai ve Ali Mutahhari gibi isimler kalmıştır.

AKK’nin Seçim Mühendisliği

AKK’nin, Hamenei’nin 2 Mayıs’taki açıklamalarının ardından Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday adaylarında aranan şartları açıklaması, seçim atmosferinin seyrini etkilemiştir. AKK, 5 Mayıs’ta yayımladığı bildiride cumhurbaşkanı adaylarında aranan şartları kamuoyu ile paylaşmıştı. Bildiri; yaş sınırı, eğitim düzeyi, yöneticilik deneyimi gibi kriterleri açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Buna göre cumhurbaşkanı adaylarının; 40-75 yaş arasında, yüksek lisans veya dengi eğitim düzeyine sahip, en az 4 yıl süre ile üst düzey devlet yöneticiliği (bakanlık, valilik, nüfusu 2 milyonun üzerinde olan belediyelerde belediye başkanlığı, en az tümgeneral veya tümgeneral düzeyindeki sorumlulukları üstlenmiş olması) yapmış ve temiz bir sicili olması gerekmektedir.

AKK’nin bu hamlesi özellikle reformcu çevreler tarafından Anayasa’nın ihlali şeklinde yorumlanmış ve tepkilere neden olmuştur. Tepki gösterenler AKK’nin, Meclisin yerine yasama yetkisini kullandığını ileri sürmüştür. Ancak AKK, Anayasa’nın 110. maddesi kapsamında ve 2017’de Devrim Rehberi’nin seçimlere ilişkin açıklamış olduğu bildirinin 10. maddesinin beşinci fıkrasına istinaden bu kriterleri açıkladığının altını çizmiştir. AKK’nin bu açıklamasına ise dörtte üçü muhafazakârların kontrolünde olan Meclisten 220 milletvekili destek vermiştir. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ise İçişleri Bakanı’na gönderdiği talimatta başvuruların, AKK’nin belirlediği yeni kriterlere göre değil eski kriterlere göre alınmasını istemiştir. İçişleri Bakanı ise Cumhurbaşkanı’na verdiği yanıtta bu talimata uymayacağını ve AKK’nin kriterlerini esas alarak başvuruları alacaklarını belirtmiştir.

Sonuç itibarıyla her anlamda ilginç bir seçim süreci yaşanmaktadır. Bu sürecin birinci aşaması 15 Mayıs’ta sonuçlanacak ve kimlerin aday olduğu netlik kazanmış olacaktır. İkinci aşama ise başvuruların değerlendirilmesi ve sonuçların İçişleri Bakanlığı tarafından açıklanmasıdır. Böylelikle İran’ın on üçüncü dönem cumhurbaşkanı adaylarının rekabet süreci başlamış olacaktır. Buraya kadar ilerleyen sürece bakıldığında müesses nizamın amaçladığı devrimci, genç ve yeni soluklu bir cumhurbaşkanının seçilmesi için birçok aşamanın tamamlandığını belirtmek mümkündür. Zarif’in aday olması durumunda asıl rekabetin Reisi ve Zarif arasında olacağı, Zarif’in aday olmaması ve Ali Laricani’nin aday olması durumunda ise rekabetin Reisi ve Laricani arasında geçeceği yüksek bir ihtimaldir. Zarif ve Laricani’nin aday olmamaları durumunda ise karşı cenahtan farklı adayların ön plana çıkacağı ve Reisi’nin işinin kolaylaşacağı öngörülmektedir. Öte yandan düşük katılımlı bir seçimin de Reisi’nin lehine olacağı yine bilinen gerçeklerdendir.