İran’da Sanayi Sektörünün Beklentisi: Yeni Yıl ve Seçimler

İran’da Sanayi Sektörünün Beklentisi: Yeni Yıl ve Seçimler
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

21 Mart 2021 tarihinde İran’da 1400 yılına girilmesiyle beraber Devrim Rehberi Hamenei, yeni yılın ismini önceki yıllarda olduğu gibi ülkenin ekonomi gündemiyle ilgili olarak “Üretim; Destekler ve Engeller” olarak belirlemişti. Devrim Rehberi yeni yılın başında yaptığı açıklamada, 1399 yılının “Üretim Patlaması” ismine vurgu yaparak yeni yılda üretimdeki destek ve engellere dikkat edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Üretim kanalında meydana gelen engellerin tespit edilerek minimize edilmesi gerektiğini söyleyen Devrim Rehberi, konuşmasının birçok kısmında bilhassa sanayi sektörüne yapılacak teşvik desteklerin öneminden bahsetmiştir.

1399 yılında İran’ın koronavirüs ile mücadelesi ve yürürlükte olan yaptırımlar, sanayi sektörünün kapasitesini oldukça zorlamıştı. Hükûmetin, odak noktasını sanayi sektöründen çekip başta borsa ve menkul kıymetler olmak üzere finans sektörüne desteğini artırarak ekonomik zararı minimize etmek istemesi, sanayi sektörünün göz ardı edilmesine neden olmuştur. Ancak borsa ve menkul kıymetler piyasasında oluşan balonların patlaması, hükûmeti daha zor durumda bırakmış ve sanayi sektörünün reformculara olan politik desteğini kaybetmesine neden olmuştur. Başta Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf olmak üzere birçok muhafazakâr İranlı siyasi elit, “reel sektör” vurgusu ve sanayi kesiminin desteklenmesi bağlamında çeşitli açıklamalar yapmıştır.

İranlı Sanayiciler Ekonomi Hakkında Ne Düşünüyor?

Devrim Rehberi’nin yeni yıl için üretimdeki engellere ve verilmesi gereken desteklere vurgu yapması üzerine Sanayi, Ticaret ve Maden Bakanlığı bu bağlamda sektörün oyuncularıyla bir anket yaptı. Çevrim içi düzenlenen ankete sanayi kesiminden 955 kişi katılmış ve sektör oyuncularına söz konusu bağlam hakkında çeşitli sorular sorulmuştur. Ankete katılan kişiler bir soruya birden fazla cevap vermiştir. Ankete katılan kişilere ilk soru olarak “Üretimin önündeki en büyük engel nedir?” sorusu sorulmuştur. “Makroekonomik İstikrarsızlık” cevabı 630 oyla en fazla tercih edilen seçenek olmuştur. Bu cevabı; “Yüksek Enflasyon Oranı” 400, “Likidite Yokluğu” 360, “Yaptırım ve Ambargolar” 330, “Reel Kesim Dışı Sektörlerin Desteklenmesi” 249, “Döviz Düzenlenmelerindeki Değişiklikler” 147 oyla takip etmiştir.

Grafik 1: Üretimin Önündeki En Büyük Engel Nedir?

Kaynak: Dünya-yi İktisat

 

Bakanlık, anketin başka bir bölümünde “Bakanlığın sorumluğunda olan hangisinin iyileştirilmesi gerekiyor?” sorusunu sormuştur. 420 kişi “Sanayi Ruhsatının Verilmesi Süreci”, 415 kişi “Sanayi Sitelerinin Altyapısı”, 350 kişi “İthalat ile İlgili Sorunlar”, 281 kişi “Belirli Mallara Finansal Tahsis”, 280 kişi ise “İhracat Engelleri” cevabını vermiştir.

Grafik 2: Bakanlığın Sorumluğunda Olan Hangisinin İyileştirilmesi Gerekiyor?

Kaynak: Dünya-yi İktisat

 

Ankette “Yeni yılda Bakanlığın takip etmesi gereken öncelikler ne olmalıdır?” sorusu yöneltilmiştir. 620 kişi “Üretim Sektöründe Deregülasyon”, 520 kişi “Yatırım Teşvikleri” ve 380 kişi ise “Üretim ve Ticaret Sektörünün Birbirinden ayrılması” cevabını vermiştir.

Grafik 3: Yeni Yılda Bakanlığın Takip Etmesi Gereken Öncelikler Ne Olmalıdır?

Kaynak: Dünya-yi İktisat

 

Yapılan anket sonuçlarından da anlaşılacağı üzere sanayi sektörünün temel istekleri ekonomik istikrar, finansal destek ve minimum müdahale başlıkları altında toplanabilir. Ancak sanayi sektörünün bu isteklerinin gerçekleşebilmesinde İran’ın içeride ve dışarıda yaşayacağı politik süreç ve bu süreçle ilgili sektörün beklentileri oldukça önemlidir.

Sanayi Sektöründe İstikrar Mümkün mü?

Anket cevaplarında yer alan ekonomik istikrarla ilgili cevaplar, hükûmet için bir beklenti sürecini içermektedir. İstikrarın sağlanması için öncelikle hükûmetin, Nükleer Anlaşma ile ilgili problemlerini minimize etmesi gerekmektedir. Böylece sanayi sektörüne pozitif beklenti ışığı yanabilir. Nükleer Anlaşma ve buna bağlı ambargo ve yaptırımların kalkmasıyla sanayi sektörünün “istikrar” isteği de pozitif beklentilerle daha da pekiştirilebilir. Aksi takdirde Nükleer Anlaşma’yla ilgili olumlu haberlerin gelmemesi ve buna bağlı olarak ambargo ve yaptırımların devam etmesi, sanayi sektörünün istikrar beklentisinin gerçekleşmemesine ve bunun sonucunda sektördeki yatırımların askıya alınmasına neden olacaktır. Bu da sanayi sektörünün büyüme oranlarında yüksek volatiliteyi beraberinde getirecektir. Ekonomik istikrar ve sanayi sektöründeki iyileşmeler, son yıllarda sanayi sektörünün büyüme verileriyle doğrulanmaktadır.

Grafik 4: Sanayi Sektörünün Büyüme Oranları* (1390-1399**)

*Sektörel büyüme verileri, 1390 yılı sabit fiyatlarıyla hesaplanmıştır.

**1399 yılının verisi ilk 9 ayı içermektedir.

Kaynak: İran Merkez Bankası

 

İran Merkez Bankası verilerine göre 1390-1399 yılları arası sanayi sektörü ortalama olarak sadece %1,37’lük büyüme kaydedebilmiştir. Buna ilave olarak Grafik 4’ten de anlaşılacağı üzere büyüme oranları yüksek volatiliteye sahiptir. Bu denli volatilitenin en büyük nedeni, hiç şüphesiz İran’ın uluslararası camiada maruz kaldığı yaptırım ve ambargolardır. 2012 ve 2018 yılında İran’a uygulanan yaptırımlar, sanayi sektöründeki negatif şoklara neden olmuştur.

Müdahalelerin Azaltılması ve Yapısal Reformların Gerçekleştirilmesi Gerekiyor

Ambargo ve yaptırımlar, İran’da sanayi sektörünün üzerinde teknik olarak bir kısıta neden olmaktadır. Hükûmet, ambargo ve yaptırımlar döneminde kaynak güvenliğini artırmak ve dış ticaret göstergelerinde bozulmaları telafi etmek için döviz kuru düzenlenmeleri, ithalat ve ihracat engelleri ve yüksek tarife uygulamaları gerçekleştirmektedir. Ancak bu tarz müdahaleler, sektörde negatif şokların etkisini artırmakta ve gelecek beklentilerini negatife çekmektedir. Ayrıca sektördeki oyuncular, kayıt dışı faaliyetlerini artırmaktadır.

Her ne kadar yukarıdaki dönemsel etkiler, ambargo ve yaptırım dönemlerine has olsa da sektöre müdahale edilmesi, sermaye kaçışları gibi “geri dönüşü olmayan” bir durumun oluşmasına neden olmaktadır. Başta sanayi sektörü oyuncuları olmak üzere birçok sektör oyuncuları, ağır müdahaleler sebebiyle sermayelerini komşu ülkelere kaydırmaktadır. Resmî olmayan verilere göre son 2 yılda yaklaşık 100 milyar dolar sermaye kaçışı gerçekleşmiştir. Hiç şüphesiz müdahale ile ilgili beklentilerin artışı, gelecek dönemlerde sermaye kaçışını hızlandıracaktır.

Bunun yanında yapısal reformların sanayi sektöründe gerçekleşmesi elzem gözükmektedir. Bu yapısal reformların başında Sanayi, Ticaret ve Maden Bakanlığının karmaşık bürokratik yapısının iyileştirilmesi geliyor. Bakanlığın hem sanayi hem ticaret hem de maden sektörleriyle ilgili sorumlulukları taşıması, yönetimsel olarak sıkıntıları beraberinde getirmektedir. Bakanlığın bir ülke ekonomisinin en önemli sektörlerinin bir arada bulundurması ve bu sebeple odak noktasının birden fazla olması, bu sektörlerdeki gelişmelerin önünde engeldir. Bürokratik reformun yanında sanayi sektörünün altyapısının modernize edilmesi ve küresel standartlara yaklaştırılması da oldukça önemlidir. İran’da hâlâ sanayi sektörüne ait üretim tekniği verimlilikten oldukça uzak ve teçhizatlar da verimli üretimi destekleyecek teknolojinin standartlarını karşılamamaktadır.

Sanayi Sektörü ve Haziran Seçimleri

Ülkenin genel politikalarının belirleyicisi olan Devrim Rehberi’nin yeni yıl şiarı ve sektör ile ilgili geçmiş tecrübeler göz önüne alındığında haziranda koltuğu devralacak hükûmetin sanayi sektörünün problemlerini ve isteklerini göz önünde bulundurması gerektiği aşikârdır ve bu noktada muhafazakârların başta sanayi sektörü olmak üzere “reel kesim” vurgusu, onları reformcu dönemde yeterli teveccühü bulamayan sanayi sektörünün desteği bağlamında öne çıkarmaktadır. Ayrıca Devrim Rehberi ve muhafazakâr hükûmetin ideolojik ve politik uyumunu düşündüğümüzde sanayi sektörünün oyuncuları açısından muhafazakârlar daha cazip görünmektedir. Muhafazakârların uyum ve desteklerinin yanında, sanayi sektörünün istikrar ve müdahalenin azaltılması isteklerini de göz ardı etmemek gerekmektedir. Yaptırım ve ambargoların negatif etkisinin minimize edilmesini veya tamamen kaldırılmasını isteyen sanayi sektörü, Nükleer Anlaşma’yla ilgili verileri yakından takip edecek ve gelecek stratejilerini ve beklentilerini bu gelişmeler üzerinden ele alacaktır. Ayrıca yaptırım ve ambargo döneminin kalıntıları olan müdahalelerin de gevşetilmesi bu noktada önem kazanmaktadır.