İran’da Zorunlu Örtünmenin Geleceği

İran’da Zorunlu Örtünmenin Geleceği
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Her ne kadar İran’da zorunlu örtünmeye ilişkin tartışmalar, 1979 İslam Devrimi’nin ilk günlerine kadar uzansa da geçtiğimiz ay Tahran’da, Mehsa Emini isimli genç kızın tesettüre tam riayet etmediği gerekçesiyle gözaltına alındıktan birkaç gün sonra vefat etmesi, toplumsal bir infial yaratmıştır. Emini’nin ölümünden sonraki protestolara bakıldığında İran’da şimdiye kadar zorunlu örtünme karşıtı düzenlenen sivil itaatsizlik çağrılarının ve zorunlu örtünme karşıtı sosyal medya kampanyalarının etki açısından farklı bir boyuta geçtiği söylenebilir. Öyle ki Emini’nin ölümünden sonra sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımların toplam hacmi, İran’da son iki yılda meydana gelen bütün protesto paylaşımlarından daha fazladır. Bunun yanı sıra Emini’nin ölümünden sonra yaşananlar, uluslararası siyasete yansıması bakımından Kanada Dışişleri Bakanı Melanie Joy’un öncülüğünde dünya genelindeki kadın dışişleri bakanlarının toplanmasına gündem olacak kadar dikkate değerdir. Dolayısıyla İran’daki son itirazlar, Tahran yönetiminin daha önce zorunlu örtünme konusunda tecrübe etmediği bir sürecin ilk evresi olabilir. Bundan sonra örtünmede serbestliğe ilişkin talepler daha gür ve yüksek bir perdeden dillendirilebilir.

Örtünmeye İlişkin Algının Değişimi

Kuşkusuz hâlihazırdaki İran toplumu, sosyolojik açıdan 1979’daki İslam Devrimi’nin geniş kitleleri heyecanlandırdığı günlerdekinden farklıdır. İranlı kadınlarda okuryazarlık oranı epeyce yükseldiği gibi toplum genelinde kadınların yükseköğretime giriş oranı da erkekleri geçmiştir. Dolayısıyla Devrim’den sonra şehirli, okumuş, çeşitli araçlar sayesinde İran dışındaki dünyayla temas kurabildiği için kişi hak ve hürriyetlerinde Devrim öncesi kuşaklara nazaran daha talepkâr bir kadın profili yetiştiği söylenebilir. Bu kesim, örtünmeye tam riayeti değil; örtünmenin zorunluluğunu tartışmaya açmaktadır. Nitekim şeri yönüyle İslami, örfi yönüyle ise İrani kimliğin bir parçası olarak görülen örtünme; şeri bir vecibeden ziyade örfi bir uygulama olarak telakki etmektedir. 

Modernleşme süreciyle bir yandan şehirli kesimlerde sekülerleşmenin artması, diğer yandan ise yaptırım gücü olan örfi uygulamaların (gelenek görenekler, davranış biçimleri vb.) çözülmesi; örtünmenin temelini iki yönlü zayıflatmıştır. Bunun bir yansıması olarak İran toplumunda önceleri tesettüre tam riayet etmeyenlerin sayısı, toplum geneli düşünüldüğünde azınlıktayken tedricî bir şekilde çoğunluğa evrilmiştir. Başta Tahran olmak üzere büyük şehirlerdeki kadınların gündelik hayattaki görünümüne veyahut kadın tekstil ürünlerinin satıldığı mağazalara bakılırsa bu iddia gerçeklik kazanacaktır. Küçük şehirlerde ise tesettüre riayet hem daha fazladır hem de denetimler nispeten daha azdır. Örtünme meselesine ilişkin devlet ile kadınlar arasındaki gerilim, büyük şehirlerde kendini göstermektedir ki bu da şehirli sosyolojinin bir getirisidir. İran diasporasında faaliyet gösteren gazetecilere İran içinden gelen örtünme karşıtı videolar dikkatle incelenirse şehirli kadınların özne olduğu görülecektir. Bunların yanı sıra manidar olanı ise örtünme kurallarına tam riayet eden kadınların bile örtünmenin zorunlu olmaması ya da kamusal alandaki denetimlerin azaltılması gerektiğini düşünmeye başlamasıdır. Denebilir ki kadınlar arasında tam tesettüre inananların sayısı şimdilerde epeyce azınlıkta kalmıştır. Konuya dair yayınlara bakıldığında bu dönüşümün sebebinin; başta dizi, film, sosyal medya şebekeleri gibi İran dışından ülkeye yayın yaparak kadınları muhatap alan platformlarda arandığı görülmektedir. Hatta elitlerden bazılarında; diasporadaki medyanın, yayınlarında bilhassa kadınları hedefe alarak İran toplumunun geleneksel değerleri ve aile kurumunu yıpratmayı amaçladığına dair endişeler bulunmaktadır. 

Zorunlu Örtünmenin Geleceği

Emini’nin ölümünden sonra gerçekleşen ve benzerine daha önce şahit olunmamış gösterilerle Tahran yönetiminin önünde, zorunlu örtünmenin bundan sonra her daim bir mesele olarak duracağı anlaşılmıştır. Zira daha önce sokaklarda ve kamera önünde pek görülmeyen lise ve üniversite gençliği, popüler tabirle Z kuşağı sahneye çıkmıştır ki bundan sonra bu durum sık tekrarlanabilir. O hâlde İran’da hükûmetlerüstü bir uygulama olan ve gittikçe sosyal bir soruna dönüşme potansiyeli taşıyan zorunlu örtünmeyi müesses nizam, önümüzdeki süreçte kadınların taleplerine rağmen nasıl yönetebilir? 

  1. Caydırıcılığın Artırılması: Tam örtünmeye riayet etmeyenlere karşı caydırıcılığı artırmak için cezai müeyyideler ağırlaştırılabilir, örtünmesinde sorun görülen kişilere müdahaleler sertleştirilebilir. Bu yolla Devrim’e bağlı kesimler tarafından İran içine ve dışına kararlılık mesajı verebilir. Ancak bu tip bir uygulama, toplum ile İrşat Devriyeleri arasındaki gerilimi artırır. Bunun sonucunda Emini’ninkine benzer vakalar yaşanabilir ve böylelikle zorunlu örtünme karşıtlığı pekişebilir. 
  2. Müdahalenin Azaltılması: Hâlihazırdaki örtünme kontrolleri toplumda infial uyandıracak hadiselerin yaşanmasına zemin teşkil ettiğinden mevzuatta herhangi bir değişikliğe gidilmeksizin kontroller aşamalı bir şekilde zayıflatılabilir. Böylelikle kitlesel itirazların kıvılcımı olabilecek müdahalelerin önüne geçilebilir. Ayrıca kontroller esnasında yaşanan arbede ya da müeyyideyle karşı karşıya kalan kadınların video ve açıklamalarının, yurt dışındaki muhalif Farsça medya tarafından kullanılmasının da önüne geçilmiş olur. Bu seçenek, örtünme meselesinin bir süre gündemden düşmesini sağlar. Bu esnada örtünmeye tam riayet eden kadınlar ile etmeyenleri ayırabilmek için edenlere muhtelif şekillerde pozitif ayrımcılık uygulayarak örtünme teşvik edilebilir. 
  3. Mevcut Durumun İdamesi: Ne çok sıkı ne de çok serbest şekilde devam eden mevcut durum korunabilir. Zaten İranlı kadınlar mevcut durumu idare etmeye alışkındır. Geri adım atılması başörtüsünün dışında farklı taleplerin önünü açabilir. Denetimin artırılması ise sosyoekonomik açıdan zor günler geçiren toplumda yeni kırılmalar yaratabilir. İkisinin arasında hem devletin gücünü hissettiren hem de insanları sokağa çıkmak istemeyecek kadar bunaltmayan mevcut durum, yönetim açısından sürdürülebilir olarak görülebilir. Bununla birlikte İrşat Devriyelerinin müdahale şekline ilişkin düzenlemeye gidilebilir.
  4. Tesettüre Riayet Etmeyenlerin Görmezden Gelinmesi: Gerilimin devam etmesi, diğer bir deyişle devlet ile milletin giderek daha çok karşı karşıya gelmesi durumunda, hukuki bir değişikliğe gidilmese bile fiilî olarak başörtüsü takmayanlara kayıtsız kalınabilir. Bu yolla kısa vadede toplumdan gelecek tepki sakinleşir, hukuki bir zemin olmadığından geriye dönerek yeniden tesettür denetiminin yapılmasının önü açık kalır. Ekonomik darboğazdan çıkılması ve toplumsal refahın artış kaydetmeye başlaması hâlinde denetimlere dönülebilir. 
  5. Örtünme Politikasının Gözden Geçirilmesi: Uzak bir ihtimal olarak müesses nizam, zorunlu örtünme politikasını hukuki ve fiilî olarak yeniden tanımlayarak insanları bu konuda pek çok İslam ülkesinde olduğu gibi serbest bırakabilir. Ancak bunun derecesi ve şekline ilişkin düzenleme yapabilir. Bedenin örtünmesine (manto giyimi) ilişkin uygulamaya devam edilmesine mukabil başın açılmasına izin verilebilir. Bu sayede toplumsal bir gerilim alanı ortadan kalktığı gibi zorunlu örtünmeyi İran’la ilişkilerde baskı aracı olarak kullananların elinden bir koz alınabilir. 

Sonuç

İran toplumu nazarında örtünmenin şimdiye dek hiç olmadığı kadar sorguya açıldığı söylenebilir. Küçük ancak güç merkezinde yer alışı sebebiyle etkili bir erkek azınlığın örtünme konusunda son sözü söylüyor oluşu tartışmaları bitirmemektedir. Başörtülü kadının Devrim’in simgelerinden birine dönüşmesi ve bu konuda esnek davranmaya meyilli olmayan birinci nesil Devrim kadrosunun hâlâ işbaşında oluşu, konunun taraflarını memnun edecek bir orta yol bulmayı zorlaştırmaktadır. Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki İran’da siyasetin tepesindeki aktörler, yalnızca örtünme meselesinde değil; herhangi bir konuda reform söz konusu olunca konuyu zamana yayma eğilimindedir. İster içeriden ister dışarıdan olsun, İran’a baskı altında karar aldırmak çok zordur. Son olarak şu anki şartlar göz önünde bulundurulduğunda üst düzey karar alıcıların yukarıda zikredilen beş tutum içerisinde, mevcut durumun idamesine daha yakın durdukları ancak İran’da siyasi düzeni tehlikeye düşürecek derecede önü alınamayacak bir cephe/hareket oluşması durumunda görmezden gelme hatta örtünme politikasını gözden geçirebilecekleri öngörülebilir.