İran’ın Bir Dış Politika Enstrümanı Olarak Erbâin Merasimi

İran’ın Bir Dış Politika Enstrümanı Olarak Erbâin Merasimi
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Erbâin Nedir?

“Erbâin”in kelime kökeni Arapça olup kırk anlamına gelmektedir. Ancak Şiilikte Erbâin, Kerbela şehitlerinin kırkını anmak için kullanılan bir dinî kavram hâline gelmiştir. Şii inancına göre 10 Muharrem 61 Hicri senesinde (1 Ekim 680) Kerbela’da Hz. Muhammed’in torunu Hz. Hüseyin’in ve 72 yandaşının Yezit’in askerleri tarafından öldürüldüğü Aşura Hadisesi’nden sonra Hz. Hüseyin’den geriye kalan ailesi (Ehli Beyt), Yezit’in askerleri tarafından Kerbela’dan dönemin başkenti Şam’a kadar yaya olarak götürülüp tekrar Kerbela’ya getirilmiştir. Bu nedenle günümüzde Şiiler, Aşura Günü’nden sonra her sene belli mesafeleri yürüyerek Kerbela’ya gidip bu olayı canlı tutmaktadır. Kerbela’nın komşu illerinden gelen Iraklılar evlerinden Kerbela’ya kadar yürüyerek gelirken daha uzak şehirlerden veya yurt dışından gelen ziyaretçiler çoğunlukla Necef – Kerbela (80 km), Bağdat – Kerbela (120 km) ya da Basra – Kerbela (500 km) mesafesini yürürler. Bu mesafelerden en çok tercih edilen ise Necef – Kerbela arasındaki mesafedir. Bunun en temel nedeni bu mesafenin zikredilen diğer mesafelere göre daha yakın olması ve Necef’te bulunan din âlimlerinin tarih boyunca bu geleneği devam ettirmesidir.

Erbâin’in Tarihsel Gelişimi

Merasimin tarihsel gelişimine bakıldığında ise ilk olarak dönemin önemli âlimlerinden olan Cabir bin Abdullah Ensari ve Atia el-Avfi, Kerbela Hadisesi’nden sonra yaya olarak Medine’den Kerbela’ya giderek orada Şam’dan getirilen Ehli Beyt’le bir araya gelerek şehitler için yas tutmuştur. Bu nedenle adı geçen bu iki âlim Erbâin yürüyüşünü gerçekleştiren ilk kişiler olarak bilinmektedir. Sonraki yıllarda bu gelenek devam etse de Emeviler ve Abbasiler dönemlerinde dikkate değer bir katılım olmamıştır. Ancak Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1838–1902 yılları arasında yaşayan Şeyh Mirza Hüseyin Nuri bu geleneğin tekrar canlanmasını sağlamıştır. Çağdaş Şii tarihine bakıldığında Saddam döneminde getirilen bazı kısıtlamalardan dolayı Erbâin Merasimi’ne katılım oranı oldukça düşüktür. Ancak 2003 yılında Saddam rejiminin ortadan kalkmasıyla birlikte katılım oranı her geçen yıl daha da artmıştır. Öyle ki verilere göre 2019 yılında 21 milyon kişi Erbâin yürüyüşüne katılmıştır. Bu katılımcıların 17 milyonunun Iraklı, 3 milyonunun İranlı ve 1 milyonunun diğer Müslüman ülkelerden olduğu tespit edilmiştir. Yürüyüşe sadece Şiiler değil aynı zamanda diğer mezheplerden hatta diğer dinlere mensup olanlardan da katılım olmuştur.

Erbâin’de Yapılan Ritüeller

Daha önce de bahsedildiği gibi belli mesafeleri yürüyerek Kerbela’da bulunan Hz. Hüseyin’in türbesine ulaşmak bu merasimin en önemli ritüellerinden biridir. Ziyaretçilerin yürüdüğü yollar boyunca dinlenebileceği ve yemek yiyebileceği çadırlar kurulmakta ve “mevkib” adı verilen bu çadırlarda ziyaretçilere hizmet verecek gönüllüler yer almaktadır. Her sene çok sayıda kurulan bu mevkibler (çadırlar) halk yardımıyla kurulduğu gibi devletin desteğiyle de kurulmaktadır. Her mevkibin başında bir sorumlu bulunup ona mevkib sahibi adı verilmektedir. Herhangi bir aksilik durumunda mevkib sahipleriyle irtibata geçilmektedir. İRNA’nın verdiği bilgiye göre 2019 Erbain Merasimi esnasında İranlılara ait 2800 mevkib Irak sınırları içerisinde hizmet vermiştir. Merasim yürüyüşü süresince ziyaretçiler gruplar hâlinde yeşil, siyah ve kırmızı bayraklar taşır ve yanlarında ilahi dinleyebilecek hoparlörler bulundururlar. Türbeye gelindiğindeyse Hz. Hüseyin’in içinde bulunduğu söylenen gümüşten yapılan “zarih” (mezarı çevreleyen parmaklık) etrafında dönülerek kafese yeşil kurdeleler bağlanıp dua edilir. Türbede bir iki gün kalıp geri dönülür. Bu süreç Aşura Günü’nden 40 gün sonraya kadar devam etmektedir. Erbâin tam tarihi Hicri takvimine göre muharrem ayından sonra gelen Safer ayının 20’sine denk gelmektedir. Ancak ziyaretçilerin yoğunluğu nedeniyle bu merasim, Aşura Günü’nden (10 Muharrem) 20 Safer’e kadar kırk gün boyunca devam etmektedir. Bu kırk gün içerisinde en yoğun günleri de son on gün (10-20 Safer) oluşturmaktadır.

Erbâin’in İran Dış Politikasındaki Yeri

İran’ın Erbain Merasimi’ne verdiği önem bu bağlamda yapmış olduğu yatırımlar ve faaliyetlerinden net bir şekilde anlaşılmaktadır. İran’da sadece Erbain meseleleriyle ilgilenen bir resmî kuruluş bulunmaktadır. Setad-i Merkezi-i Erbain adı verilen bu kuruluş 13 komiteden oluşmaktadır ve neredeyse İran’ın bütün şehirlerinde şubeleri vardır. Erbain’le ilgili bütün işlemlerle bütçesi devlet tarafından verilen bu kuruluş ilgilenmektedir. Maddi desteğinin yanı sıra İran devleti Erbain Merasimi’ne katılma konusunda da devletin resmî medya organlarını kullanarak vatandaşları teşvik etmektedir. Bu nedenle Erbain Merasimi’ne katılan İranlı ziyaretçiler her geçen yıl artış göstermektedir. İran Devrim Rehberi Hamenei’nin 18 Eylül 2019 tarihinde Iraklı mevkib sahiplerini Tahran’a davet edip onlarla birebir görüşmesi, Erbain gününde gençlerin davet edildiği bir program düzenleyip gençleri bu yönde teşvik etmesi İran’ın Erbain Merasimi’ne ne kadar önem verdiğini göstermektedir.

İran’ın Erbain Merasimi’ne bu derece önem vermesinde dinî nedenlerin yanı sıra bazı siyasi nedenler de yer almaktadır. Birincisi “ümmet teorisi” kapsamında benimsemiş olduğu dış politika stratejisine Erbain Merasimi’yle ideolojik bir simge oluşturmaktadır. İran, ümmet teorisi çerçevesinde bütün İslam aleminin birleşmesini savunup var olan uluslararası sisteme bir alternatif olarak İslami düzeni sunmaktadır. Nitekim İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığının ana sloganını da “Ne Şarki Ne Garbi Cumhuri-yi İslami/Ne Doğu Ne Batı İslam Cumhuriyeti” ibaresi oluşturmaktadır. İran Dışişleri Bakanlığının bu sloganında “Şii” kelimesi ve “İran” kelimesi geçmemektedir. Böylece İran kendisine bir sınır tanımadan hem İslam ülkelerine hem de “mazlum” olarak adlandırdığı diğer dünya ülkelerine müdahale etme gerekçesi oluşturmaktadır. Nitekim Hamenei, Iraklı mevkib sahipleriyle yaptığı konuşmasında Erbain’in sadece Şiiliğe ya da İslam’a ait olmadığını aksine bütün insanlığa ait olduğunu söylemişti. Hamenei aynı şekilde bu konuşmasında “Yeni İslam medeniyetini oluşturmak her Müslümanın imgesi olmalı. Büyük İslam medeniyetini oluşturmak bizim nihai amacımızdır.” ifadelerini kullanmıştır. Diğer yandan Şii argümanlarında Hz. Hüseyin mazlum olarak ifade edilmektedir. Nitekim Erbain yürüyüşünde ziyaretçiler, üzerinde “Mazlum Hüseyin” yazan bayraklar taşımaktadır. İran ise bu argümandan hareket ederek emperyalizmin zulmüne maruz kalan ülkelere müdahale etmeye çalışmaktadır.

İkinci olarak İran, Erbain ve Aşura gibi argümanları kullanarak mevcut siyasi durumu karşısında halkını direnmeye teşvik etmektedir. Nitekim İran’ın önde gelen din âlimlerinden biri Muhsin Kıraati 3 Ekim 2019’da yaptığı konuşmada Aşura Günü’nde Hz. Hüseyin’in Yezit tarafından askerî ve ekonomik olarak muhasara edildiğini ancak Hz. Hüseyin’in teslim olmayıp direndiğini hatırlatarak İran’ın da ABD’ye karşı mevcut durumunun aynı olduğunu ifade etmiştir. Nitekim Suriye savaşı esnasında İran siyasileri ve akademisyenleri tarafından sıklıkla dillendirilen “Direniş Ekseni” söyleminin ideolojik kaynaklarını da bu düşünceye bağlamak mümkündür. Hamenei, Iraklı mevkib sahipleriyle yaptığı görüşmede ise “Hz. Hüseyin’in mantığı emperyalizm ve zulümle mücadele mantığıdır. Bugün dünyanın bu mantığa ihtiyacı var. Erbain bu mantığı yaymak için en uygun yoldur.” ifadelerini kullanmıştır.

Üçüncü olarak, İran İslam Cumhuriyeti Erbain Merasimi’nden yararlanarak Irak halkını da yanına çekmeyi amaçlamaktadır. Nitekim Hamenei Iraklı mevkib sahipleriyle yaptığı buluşmada “İran ve Irak birbiriyle iman yoluyla kenetlenmiş iki millettir.” ifadesini kullanmıştır. İran devleti Erbain Merasimi’ni bir fırsat olarak kullanarak bir yandan kendi dinî kültürünü de Irak Şiilerine yaymaktadır. Örneğin Şiilerin her yıl yas tuttuğu Muharrem 1-10 arasında “zincir vurma” ritüeli son zamanlarda Irak’ta da yaygınlaşmaya başlamıştır. Bunun yanı sıra İran’ın önde gelen mersiye söyleyenleri de Erbain Merasimi’nde Irak’a gidip mevkiblerde ziyaretçiler için mersiye söylemektedir. Kısaca, şeriat sistemi üzerine kurulu olan İran İslam Cumhuriyeti, ideolojik tarihî dönüm noktalarını günümüz koşullarına uygun bir biçimde yorumlayıp bu dönüm noktalarından çıkarları doğrultusunda ustaca yararlanmaktadır.