Meclisin Seçim Kanunu Değiştirme Girişimi Ne Anlama Geliyor?

Meclisin Seçim Kanunu Değiştirme Girişimi Ne Anlama Geliyor?
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran’da 10. Dönem Meclis milletvekilleri görev sürelerinin dolmasına yaklaşık üç hafta kala 4 Mayıs 2020 tarihinde; Cumhurbaşkanlığı Seçimleri, Genel Seçimler (İslami Şûra Meclisi Seçimleri) ve Yerel Seçimler (Köy ve Şehir Konseyleri Seçimleri) kanunlarında dokuz önemli değişiklik yaptı. Bu değişikliklerin çoğu Anayasayı Koruyucular Konseyinin (AKK) seçimlerle ilgili yetki ve görevleriyle alakalıdır. Bu yasa değişikliğinin arkasında, 11. Dönem Meclis Seçimi’nde AKK’nin geniş diskalifiyeleri yatmaktadır. Nitekim Seçim Yasası’ndaki bazı maddelerin alelacele değiştirilmesindeki planlayıcıların AKK tarafından adaylıkları reddedilen milletvekilleri olduklarını görmekteyiz. Milletvekilleri, bu değişikliklerin her ne kadar AKK’ye karşı özel bir husumetle verilmiş kararlar olmadığını belirtse de yapılan bazı yorumlar bu değişikliklerin AKK’ye yönelik bir intikam hareketi olduğu yönündedir.

İstisvabi Denetimin Çerçevesi Belirlendi

AKK; Anayasa’nın 99. maddesi uyarınca Uzmanlar Meclisi, Cumhurbaşkanlığı, İslami Şûra Meclisi, referandum gibi konularda denetim işini bizzat üstlenmiştir. Meclis Seçimleri Kanunu’nun 3. ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Kanunu’nun 8. maddelerinde bulunan “İstisvabi Denetim” yetkisine dayanarak seçimleri denetleme aşamasında adaylık başvurularını reddedebilir. Konsey, Şubat 2020’de düzenlen 11. Dönem Meclis Seçimleri de dâhil olmak üzere bu yetkisini bugüne kadar etkin bir şekilde kullanmıştır. Bununla birlikte bazı durumlarda da adaylığı reddedilen bazı isimlerin başvuruları, Devrim Rehberi’nin müdahalesiyle itiraz aşamasında kabul edilebilmektedir.

AKK’nin yorumuyla İstisvabi Denetim (Onama Denetim), kendine özgü ve dış organlardan bağımsız bir denetim sistemidir. Bu denetim sistemi hukuki açıdan ciddi eleştirilere yol açmıştır. İran’da birçok hukukçu, bu tür bir denetime karşı çıkarak bunun anayasal bir dayanağın olmadığını ileri sürse de AKK, Anayasa’nın maddelerini yorumlama yetkisini yine Anayasa’nın kendisinden almaktadır. Ayrıca buna dayanarak yetkilerini olabildiğince en geniş anlamda yorumlamaktan yana olduğunu da birçok kez göstermiştir.

Meclis genel kurul oturumunda milletvekilleri, AKK’nin denetim yetkilerinin çerçevesini net bir şekilde çizerek kanunda boşluk bırakmamak adına seçim yasalarında önemli değişiklikler yaptı. Bu değişikliklerin başında İslami Şûra Meclisi Seçim Kanunu’nun 3. maddesi gelmektedir. Bu maddede yapılan değişiklikle “İslami Şûra Meclisi Seçimleri AKK tarafından denetlenir, bu denetlenme geneldir ve seçimlerin her aşamasını kapsamaktadır.” ibaresinin yerine “İslami Şûra Meclisi Seçimleri AKK tarafından denetlenir, bu denetlenme istisvabidir ve ‘bu yasa hükümlerine göre’ adayların onaylanması ve diskalifiye edilmesi de dâhil olmak üzere seçimlerin tüm aşamasını kapsamaktadır.” ibaresi eklendi. Böylece AKK’nin vereceği kararların, subjektif yorumlara açık olan önceki hâliyle değil “bu yasa hükümlerine göre” ifadesinin eklenmesiyle birlikte somut gerekçelerle olacağının altı çizilmiş oldu.

Diğer Önemli Değişiklikler

Milletvekilleri tarafından gerçekleştirilen bir diğer değişiklik, dört kurum (İstihbarat Bakanlığı, Başsavcılık, Nüfus Müdürlüğü ve Polis) tarafından aday adaylarına ilişkin verilen sabıka ve inceleme raporlarının AKK’nin adayların uygunluğunu belirlemesi sürecinde yeterli olarak kabul edilmesini öngörmektedir. Germsar Milletvekili Gulam Rıza Katib’in önerisiyle Seçim Kanunu Düzenleme Tasarısı’nın 4. maddesinde yapılan değişiklik, AKK’nin adayların uygunluğunu belirlemesi için tek kriterin bu dört kurum olduğunu belirtmektedir. Yeni değişikliğe göre bu kurumlar tarafından verilmeyen raporların karar alma sürecinde etkili olmasının önüne geçilmiştir.

Bu değişikliğin nedeni ise sürekli eleştirilerin kaynağı hâline gelen belirsiz raporlar temelinde AKK’nin adaylara dönük uyguladığı diskalifiyelerdir. Diskalifiye edilenler hangi kurumun kendilerine karşı rapor bildiriminde bulunduğunu bilmek istediklerinde bu konu her zaman AKK’nin sırlarından biri olarak kalmaktaydı. Ancak bu raporların çoğunun Devrim Muhafızları Ordusu İstihbarat Teşkilatı tarafından sağlandığı tahmin edilmekteydi. Bu nedenle yeni değişiklikte adı geçen dört kurum dışında herhangi bir kurumun raporu geçersiz sayılmış olacaktır.

Diğer bir değişiklik ise sisteme bağlılık ilkesi ile ilgili olmuştur. 28. maddenin üçüncü fıkrasında yer alan “İran İslam Cumhuriyeti kutsal rejimine bağlılık” ibaresinin kaldırılmasının yanı sıra dördüncü fıkrasında yer alan “Anayasaya ve Mutlak Velayet-i Fakih ilkesine sadakat” ibaresinden “mutlak” ifadesi de çıkarılmıştır. Öte yandan bu maddeye ek fıkra eklenerek birinci fıkrada zikredilen “İslam’a inanç ve bağlılık” ibaresine açıklık getirilmiştir. Ek fıkra “Adayın İslam’a inanmaması ya da itirafı ve İslam’a pratikte bağlılık eksikliği, yetkili mahkemenin kesinleşmiş bir kararı ile kanıtlanacaktır.” ibaresini içermektedir. Bu fıkranın eklenmesiyle birlikte AKK’nin sıradan gerekçelerle adayları diskalifiye etmesinin önü kesilmiş olacaktır. Bu maddenin altıncı fıkrasında yer alan “Seçim bölgesinde kötü ün sahibi olmamak.” ibaresine de açıklık getirilmiştir. Adayın kötü üne sahip olup olmadığı sadece yetkili mahkemenin kesinleşmiş bir kararı ile kanıtlanacaktır.

Değiştirilen diğer bir konu da AKK tarafından diskalifiye edilen İslami Şûra Meclisi aday adaylarının şikâyetlerini gözden geçirmek için tanınan 20 günlük sürenin 30 güne çıkarılması oldu. Bununla birlikte Seçim Kanunu’ndaki 50. maddede belirtilen seçim merkezlerindeki yürütme kurullarının, aday adaylarının başvurularını azami inceleme süresi 10 günden 15 güne çıkarıldı. Böylece Meclis, adaylık sürecinden oy verme işlemine kadar olan zaman aralığını 3 ay olarak belirlemiş oldu.

AKK Seçim Denetiminde Hem Hâkim Hem de Davacı

Seçim kanunlarında yapılan bu değişikliklere ilişkin AKK’nin hangi kararı alacağı henüz net değil. Ancak AKK Genel Sekreteri Ayetullah Ahmet Cenneti’nin açıklamalarına bakılırsa bu değişikliklerden memnun olmadığı görülecektir. Bu durumda AKK ile Meclis arasındaki anlaşmazlık devam edecektir. Ali Mutahhari, Düzenin Yararını Teşhis Konseyi (DYTK) Başkanı Sadık Laricani’ye bir mektup göndererek serzenişte bulundu. Bu mektupta, 2016 yılında Isfahan’dan milletvekili seçilen Minu Haliki’nin oylarının AKK tarafından iptal edilmesi sonrası Seçim Kanunu’nda değişiklikler yapıldığı ve değişikliklere AKK’nin karşı çıkmasının ardından 15 Mart 2017 tarihinde DYTK’ya gönderildiği belirtilmiştir. Bu kanun değişikliğinin hâlâ Konsey gündemine alınmadığını belirten Mutahhari, “DYTK 2016 kanun değişikliğiyle ilgili karar vermiş olsaydı bugün Teferroş milletvekilinin kaderi AKK’nin elinde değil Meclis gündeminde olmuş olacaktı.” ifadesin kullandı. Böylece Mecliste açıklık getirilerek değiştirilen Seçim Kanunu’nu gündemlerine alması talebinde bulundu. Mutaharri diğer taraftan Meclis konuşmasında, AKK dışında bir kuruma şikâyette bulunabilme hakkının adaylar için tanınması gerektiğini belirterek AKK’nin hem şikâyet edilen hem de hâkim pozisyonunda bir makam olduğunun altını çizmiş ve bunun adil olmadığını savunmuştur. Aynı durum Seçim Yasası değişimi için de geçerlidir: AKK bu konuda hem hâkim hem de taraftır. AKK’nin, yetkilerini sınırlayan yasa değişikliği önerilerini onaylaması mümkün gözükmemektedir. Anayasa’nın 91. maddesine göre Meclisin çıkaracağı kanunlar AKK tarafından anayasa ve şeriata uygunluğu yönünden onaylanmadıkça geçerli olmayacaktır. AKK sahip olduğu geniş yetkilerle hem Anayasa Mahkemesinin hem de Yüksek Seçim Kurulunun görev ve yetkilerini bünyesinde barındırmaktadır. Hatta AKK’nin söz konusu iki kurumdan daha geniş yetkilere sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Sonuç

İran seçimlerinde kimlerin aday olup olmayacağına AKK karar vermektedir. İran’da “reformcu” ve “ılımlı” kanat AKK’yi adaylara onay verirken subjektif kriterlere göre hareket etmekle itham etmektedir. Bu bağlamda “İslam inancına bağlılık” ve “kötü bir üne sahip olmama” gibi kriterlerle ne kastedildiğinin daha net olarak belirlenmesini veya en azından bu türden ithamların gerekçeli ve kanıtlanabilir somut kanıtlara dayandırılması talep edilmektedir. Benzer şekilde adaylıkları engellenenler de bir süredir engellenme sebeplerinin daha şeffaf şekilde kendilerine açıklanmasını istemektedir. Bu türden şikâyetlerin artışı, son seçimde de olduğu üzere toplumsal alanda destek gören bazı adayların seçime katılamamasına neden olmuştur. Bu değişiklikler İran’da reformcu kanat tarafından olumlu bir adım olarak görülürken muhafazakârlar ve bu alanda yetkileri elinde toplamış bulunan AKK tarafından hoş karşılanmamıştır.