Reisi’nin Rusya Ziyareti ve Aldığı Eleştiriler

Reisi’nin Rusya Ziyareti ve Aldığı Eleştiriler
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in daveti üzerine 19 Ocak Çarşamba günü beraberindeki heyetle iki günlük ziyaret için Rusya’ya gitti. Nükleer müzakerelerin Viyana’da devam ettiği bir dönemde gerçekleşen ziyaret kapsamında Reisi; Rus mevkidaşı Putin, Rusya’da yaşayan bazı İranlılar, Rus iş adamları ve Rusya Müslüman Konseyi Başkanı ile görüştü. İlaveten Rusya Parlamentosunun alt kanadı olan Devlet Duması ve Moskova Ulusal Üniversitesinde konuşmalar yaptı. Bu ziyaretin, iki lider arasındaki yüz yüze ilk görüşme olması sebebiyle İran tarafından oldukça önemsendiği görüldü. Nitekim ziyaretin gündeme gelmesiyle beraber birçok İranlı diplomat tarafından ziyaretin içeriğine dair çeşitli açıklamalar yapıldığı görülürken ziyaretin iki ülke ilişkilerinde bir dönüm noktası olacağı dillendirildi.

Reisi Rusya’da ilk olarak mevkidaşı Putin ile bir araya geldi. Yapılan açıklamalarda görüşmede; ikili ilişkiler, mevcut bölgesel ve uluslararası meseleler ile İran Nükleer Anlaşması’nın uygulanmasına yönelik konuların ele alındığı açıklandı. Görüşmede iki ülke arasındaki ticari ilişkilere değinen Putin, son dönemlerde taraflar arasındaki ticari ilişkilerin hacminde önemli bir artış olduğunu ifade ederek geçen yıl ikili ticaretin %38’den fazla büyüdüğünü kaydetti. Öte yandan görüşmede Putin’in İran’ın Şangay İşbirliği (ŞİÖ) üyeliği meselesine dair yaptığı yorum dikkat çekiciydi. Zira 16-17 Eylül 2021 tarihinde, Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’de düzenlenen ŞİÖ 21. Zirvesi’nde Reisi, İran’ın tam üye olduğunu açıklamasına rağmen Putin’in, Reisi ile görüşmesinde İran’ın ŞİÖ’nün gözlemci üyesi olduğunu vurgulaması ve bu açıklamayı Rusya Devlet Başkanlığı resmî sitesinde yayımlaması, İran ve Rusya arasında İran tarafından ısrarla örtülmeye çalışılan gerginlik göstergelerinden biri oldu.

Reisi görüşmede iki ülke arasındaki iş birliğinin iyi seviyelerde olduğunu ve bunun daha da artırılması gerektiğini belirtti. Rusya ile ilişkileri stratejik partnerlik seviyesine çıkarmak adına her alanda iş birliğini geliştirmek istediklerini dile getiren Reisi, Rusya ile bağları geliştirme ve genişletme konusunda herhangi bir kısıtlamaları olmadığını ve bu bağların stratejik bir düzeye kavuşturulması gerektiğini belirterek iki ülke arasında uzun dönemdir İranlılar tarafından gündemde tutulan 20 yıllık kapsamlı iş birliği anlaşmasına gönderme yaptı. İran’ın Rusya ile iş birliği yapma konusundaki isteğine dikkat çeken Reisi ayrıca iki ülkenin bölgesel ve uluslararası konulardaki ortak anlayışının ortak iş birliğinin temeli olduğunu belirterek “İran-Rusya ilişkileri stratejik ilişkilere evrilme yolundadır.” dedi. Buna ek olarak 20 Ocak’ta Devlet Dumasında yaptığı konuşmada İran ve Rusya’nın ABD yaptırımları bağlamında ortak bir kaderi yaşadıklarını ifade etti. Ayrıca Viyana müzakerelerine değinmek suretiyle İran Devrim Rehberi’nin fetvasına atfen nükleer silahların İran savunma stratejisinde yeri olmadığını belirtti.

20 yıllık anlaşma meselesi dışişleri bakanları arasında yapılan toplantıda da gündeme geldi. Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından Hüseyin Emir Abdullahiyan ve Sergey Lavrov görüşmesine dair yapılan açıklamada; söz konusu yol haritasına dair bir bilgi verilmezken İran tarafından yapılan açıklamaya göre görüşmede; Reisi ve Putin görüşmesinde gündeme gelen İran-Rusya ilişkilerinin yol haritası olarak adlandırılan belgeye son hâlinin verilmesi ihtiyacından bahsedildi. Bu bağlamda İran’ın sürekli dillendirmesine rağmen Rusya tarafından yapılan resmî açıklamalarda anlaşma ya da taslak belgelere değinilmemesi dikkat çekti. Söz konusu çelişkilerin bulunması bu durumu, İran’ın, Viyana görüşmelerinin devam ettiği bir süreçte “Doğu’ya Bakış” politikasını başarı ile uyguladığını ve Batı’ya karşı yalnız olmadığını gösterme çabası olarak yorumlamak mümkündür. Zira Abdullahiyan, 14 Ocak 2022’deki Çin ziyareti kapsamında, Çin ile Mart 2021’de yol haritası imzalanan 25 Yıllık Kapsamlı İş Birliği Anlaşması’nın uygulanmaya koyulduğunu, buna ek olarak Rusya ile 20 yıllık bir anlaşma ile benzer bir sürecin başladığını ilan etmişti. Ne var ki Rusya, görüşmeler kapsamında imzalandığı iddia edilen anlaşmalara değinmezken Reisi’ye eşlik eden İran Ekonomi ve Maliye Bakanı İhsan Handuzi Moskova’da gazetecilere verdiği demeçte, iki ülke arasında birçok önemli ekonomik anlaşma imzalandığını belirtmiş, İran Petrol Bakanı Cevad Ovci ise 20 Ocak’ta yaptığı açıklamada, iki ülkenin enerji sektöründe birkaç proje üzerinde anlaştığını söylemiştir. Ancak uzun vadeli anlaşmalar yoluyla bölgesel ilişkileri sağlamlaştırmayı ve kurumsallaştırmayı planlayan İran tarafından yapılan iyimser açıklamalara rağmen kamuya açık hiçbir anlaşma imzalanmadığını belirtmek yerinde olacaktır.

Reisi’nin Doğu’ya Bakış Politikasına Yönelik İran’dan Eleştiriler

Reisi ve taraftarları, Doğu’ya yönelik adımları ülkenin dış politikası için stratejik bir başarı olarak görürken muhalif cepheden İran’ın, Moskova ve Pekin’e bağımlı olması olasılığı konusunda eleştirilerin yükseldiği görülüyor. Zira Reisi’nin söylemleri ve uzun zamandır İranlı muhafazakâr çevre tarafından dillendirilen Rusya ile Çin benzeri stratejik ortaklık girişimi ve ilgili Doğuya Bakış politikası, İran iç muhalefetinde büyük eleştiri ve tartışmaların ortaya çıkmasına neden oldu. İran’ın Çin ve Rusya’ya bu kadar güvenmemesi ve bağımlı hâle gelmemesi gerektiğini savunan reformcu kanat, Rusya’yı Tahran’a karşı yaptırımlardan yararlanan bir ülke olarak nitelendirerek Rusya’nın İran-Batı gerilimlerinden tercihli ticaret anlaşmaları şeklinde yararlandığını öne sürüyor. Özellikle iki ülke arasındaki tarihsel gerilimlere atıf yapılarak nükleer müzakerelerde de Rusya’ya güvenilmemesi gerektiği savunuluyor. İran’ın, Rusya gibi ara bulucuların müdahalesine izin vermek yerine doğrudan ABD ile müzakere etmesi gerektiğine inanan kesim, Rusya’nın İran çıkarlarına olacak bir şeyi istemeyeceğini iddia ediyor. Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinin daimî üyeleri olarak Rusya ve Çin’in, geçmişte İran’ın nükleer programıyla ilgili BM yaptırım kararlarını engellemedikleri açıkken bu ülkelere aşırı bağımlılığın, İran millî güvenliği açsından olumlu bir ilerleme olmadığı yönünde eleştiriler bulunmakta ve benzer eleştirilerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bu bağlamda talepler; Reisi’nin selefi Hasan Ruhani Dönemi’nde Doğu’ya Bakış politikası devam ettirilirken Batılı ülkelerle de ilişkiler geliştirilmeye çalışıldığı, İran’ın herhangi bir tarafa bağımlı hâle gelmesinin engellendiği ve bunun Reisi Dönemi’nde de devam ettirilmesi gerektiği yönünde.

Rusya’ya giderek artan bağımlılığı eleştirenlerin bir diğer vurgusu da Batı’nın, İran söz konusu olduğunda Rusya ve Çin üzerinde yaptırım baskısı kurabildiği üzerinedir. İki ülkenin geçmişte olduğu gibi kendi millî çıkarları söz konusu olduğunda İran’ı desteklemeyecekleri düşünülmektedir. Bu hususlar da İran’ın, Doğu’ya Bakış politikasını bir hedef olarak belirlemesinin uzun vadede ne stratejik düzeyde ne de ekonomik düzeyde İran’ın çıkarına uygun olmayacağı yönünde söylemlere yol açmaktadır. Ayrıca Reisi hükûmeti tarafından varılan anlaşma ve üye olunan çok uluslu kurumların Ruhani Dönemi’nin eseri olduğu ve bu durumun Reisi hükûmetinin başarısı olarak lanse edilmemesi gerektiği yönünde eleştirilerin yükseldiği görülmektedir. Bu bağlamda ŞİÖ üyeliği ile ilgili engellerin Ruhani hükûmeti döneminde kaldırıldığı ancak üyeliğin Reisi Dönemi’nde gerçekleştiği; Çin ile imzalanan Anlaşma’nın ise 2016 yılında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in İran ziyareti sırasında önemli ölçüde geliştirildiği söylenerek Reisi hükûmeti tarafından diplomatik başarı olarak görülen gelişmelerin, Ruhani ve önceki dönemlerin ürünü olduğu belirtilmektedir.

Reisi ve Putin arasındaki görüşme; toplantının yapıldığı bina, salon ortamı ve görüşme sırasında Putin’in sergilediği tavırlar, İran iç muhalefetinde önemli eleştirilere yol açmış durumda. Öncelikle her ne kadar bu ziyaretin muhatabı iç kamuoyu olmaktan çok Batı ve uluslararası aktörler olsa da toplantı, koronavirüs tedbirleri gerekçe gösterilerek sadece tercümanların yer aldığı ve mesafenin oldukça fazla olduğu bir salonda yapıldı. Toplantıda çekilen fotoğrafların, daha önce Ruhani tarafından yapılan ziyarette çekilen fotoğraflar ve birkaç ay önce Moskova’da İsrail Başbakanı Naftali Bennett ile yapılan toplantılardaki samimi pozlar ile karşılaştırılarak sosyal medyada trend olması da eleştirilerin boyutunu göstermektedir. Ayrıca görüşmede iki ülke bayraklarının olmaması da oldukça dikkat çekti. Zira mesafenin korunması sağlık nedenleriyle açıklanırken görüşmenin yapıldığı salonda bayrakların olmamasının bilinçli olarak ayarlanmış bir durum olduğu düşünülmektedir. Putin’in söz konusu tavırları iki ülke arasındaki ilişkilerde dillendirilmeyen ciddi sorunların olduğunu gündeme getirdi. Zira daha önce Mayıs 2020’de İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf’ın Rusya ziyareti sırasında Putin ile görüşeceğini belirtmesine ve Putin ile görüşmesi için biri İran’da diğeri ise Rusya’da olmak üzere iki koronavirüs testi yaptırma şartına uymasına rağmen Putin tarafından reddedilmesi de taraflar arasındaki gerginliğin gün yüzüne çıktığı söylemlerine yol açmıştı.

Öte yandan Reisi’nin Rusya ziyareti kapsamında görüşmelerin devam ettiği sırada İran, Çin ve Rusya arasında Hint Okyanusu’nda “Deniz Güvenlik Kemeri 2022” isimli bir askerî tatbikatın başladığı açıklandı. Bu tatbikat, üç ülke arasında 2018’den bu yana yapılan üçüncü askerî tatbikat olurken Reisi’nin Rusya ziyaretine denk gelmesiyle dikkat çekti. Tatbikatın yapılmasıyla birlikte İran ve Rusya arasındaki askerî ilişkiler bir kez daha gündeme geldi. 17 Ekim 2021’de Rusya’ya bir ziyaret gerçekleştiren İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri’nin, ziyaret kapsamında Rusya Savunma Bakanı General Sergey Şoygu ve Rus mevkidaşı Valery Gerasimov ile bir araya geldiği görüşmelerin ardından yaptığı açıklamalarda; “İran’a uygulanan BM silah ambargosunun 20 Ekim 2020 tarihinde sona erdiğini” hatırlatarak Rusya’dan uçak ve helikopter alımıyla ilgili görüşmelerin sürdüğünü ifade etmişti. Ancak ziyaret sırasında birçok alanda ikili iş birliğinden bahsedilirken askerî ve savunma alanındaki iş birliğinden bahsedilmemesi, tarafların bu konuda da fikir ayrılığı yaşadığını göstermektedir. Zira yapılan değerlendirmelerde, Rusya’nın uzun zamandır İran’ı savunma sanayisi ürünleri alımı için beklettiği ifade edilirken İran’a silah satılmaması yönünde Rusya ve İsrail arasında örtülü bir anlaşmanın olduğu söylenmektedir. Söz konusu iddialara göre Rusya’nın, İran’a gelişmiş silah satmamayı kabul etmesi karşılığında İsrail’in de Ukrayna’ya insansız hava araçları satmamayı kabul ettiği belirtilmektedir. Bu durum da Rusya’nın, İran ile askerî alandaki ilişkilerini derinleştirme konusundaki isteksizliğinin bir göstergesi olarak görülmektedir.