Ruhani’nin Birinci Yardımcısı Görevden Ayrılacak mı?

Ruhani’nin Birinci Yardımcısı Görevden Ayrılacak mı?
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından ilan ettiği yaptırımların uygulanması İran açısından zor geçecek bir sürecin habercisidir. Ruhani hükûmeti etrafında Mart 2018’de başlayan ve çeşitli bakanlar hakkında parlamentoda beş gensoru verilmesiyle somutlaşan tartışmalar bu sürecin bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Haklarında gensoru verilen isimlerden Çalışma ve Sosyal Refah Bakanı Ali Rabii ile Ekonomi ve Maliye Bakanı Mesud Kerbasiyan’ın parlamento tarafından görevlerinden azledilmeleri ise kuşkusuz mevcut gerilimin en somut yansımasıdır. Ayrıca, uzun zamandır muhalefetin eleştiri oklarının hedefi olan Yol ve Şehircilik Bakanı Abbas Ahundi ile Sanayi, Madencilik ve Ticaret Bakanı Muhammed Şeriatmedari’nin istifalarının cumhurbaşkanı tarafından onaylanmasıyla 20 Ekim’de görevlerinden ayrılmaları da bu bağlamda değerlendirilebilir.

Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı İshak Cihangiri’nin tam da bu tartışmalar sürerken yaptığı açıklamalar mevcut hükûmet krizinin derinleşebileceğinin sinyalini vermiştir. Yaklaşık bir yıldır hakkında istifa edeceği yönünde söylentiler bulunan Cihangiri, 21 Ekim’de yaptığı değerlendirmelerde yetkilerinin azlığından şikâyet etmiştir. Mevcut durumda ülke yönetiminde ‘cesur ve girişken’ yöneticilere ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Cihangiri, bu vasıfları haiz olmayan kişileri görevden alamadığı gibi kendi sekreterini değiştirme yetkisinin dahi olmamasından yakınmıştır.

Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı’nın bu sitemleri son dönemlerde yaşanan bazı gelişmelerden kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda işaret edilmesi gereken başlıca etken, her ne kadar büyük ölçüde dış sebeplerden kaynaklansa da ülkede yaşanan ekonomik sorunlardan muhalefetin ve toplumun bazı kesimlerinin Cihangiri’yi sorumlu tutmasıdır. Cihangiri’nin ekonomik gidişattaki payı tartışmaya açık bir konu olsa da Ruhani en azından hükûmete yönelik eleştirileri hafifletmek için Cihangiri’yi daha geri plana çekmiş bu da Cihangiri’yi rahatsız etmiştir. Diğer önemli bir etken de cumhurbaşkanlığının ikinci ve son dönemini geçirmekte olan Ruhani’nin artık birinci döneminden farklı olarak reformistlerin desteğine ihtiyaç duymamasıdır. ABD’nin İran’a karşı sergilediği ve yaptırımlarla somutlaştırdığı hasmane tavır Ruhani’yi gittikçe daha fazla muhafazakârlara yakınlaştırmakta ve bu da reformist-ılımlı koalisyonuna dayanan Ruhani’nin reformist siyasetten uzaklaşmasına neden olmaktadır. Reformist bir siyasetçi olan Cihangiri’nin ise bu gidişattan rahatsızlık duyduğu aşikardır.

Bu etkenlere eklenmesi gereken diğer bir husus da hükûmet içindeki üst düzey isimler arasında süregiden çekişmedir. Cihangiri 2013 seçim kampanyaları esnasında neredeyse Ruhani’yi gölgede bırakacak kadar başarılı bir performans sergilediği gibi onun bir sonraki seçim olan 2021 seçimlerinde reformistlerin adayı olabileceği konuşulmaktadır. Bunun sonucunda, Cumhurbaşkanı Sekreteri Mahmud Vaizi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Bütçe ve Planlama Kurumu Başkanı Muhammed Bâkır Nevbaht, Cumhurbaşkanının Ekonomik İşler Yardımcısı Muhammed Nehavendiyan ve Eski Sanayi, Ticaret ve Madencilik Bakanı Muhammed Şeriatmedari gibi Ruhani’nin yakın ekibindeki isimlerle Cihangiri arasındaki rekabet çekişmeye dönüşmüştür.

Cihangiri’nin son açıklamalarını bu zeminde değerlendirmek gerekmektedir. Yetkilerinin yetersizliğinden rahatsız olan, ekonomik gidişatın halk nezdinde artan şekilde huzursuzluğa neden olduğunu gören ve reformist kanadının baskı ve eleştirilerine maruz kalan Cihangiri bu açıklamalarla üstündeki baskıları azaltmayı ve eleştirileri oklarını Ruhani ve çevresine yönlendirmeyi amaçlamış olabilir. Diğer bir ifadeyle, söz konusu açıklamaların bir istifa sinyali olduğunu söylemek şu an için doğru olmayacaktır. Kaldı ki her ne kadar reformistlerle eskisi kadar sıkı ilişkilere sahip olmasa da Ruhani yine de hükûmet ile reformistler arasında köprü vazifesi gören Cihangiri’yi bütünüyle gözden çıkarmak istemeyecektir. Tüm bunlara rağmen, farklı aktör ve dinamiklerin etkili olduğu İran siyasetinde yeni gelişmelerin olaylara sürpriz bir yön verme olasılığını da tümüyle göz ardı etmemek gerekir.