Suudi Arabistan’ın Ateşkes Çağrısı ve Marib Çatışmaları

Suudi Arabistan’ın Ateşkes Çağrısı ve Marib Çatışmaları
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Suudi Arabistan, 21 Mart 2021 tarihinde Yemen’de savaştığı Husilere ateşkes teklif etmiş; anlaşma gerçekleştiği takdirde politik ilişkilerin kurulacağını, başkent Sana’ya uçuşların yeniden başlayacağını ve Husilerin kontrol ettiği bölgelere gıda desteği sağlanacağını belirtmişti. Ancak bu öneri, Husiler tarafından net bir şekilde reddedilmiş ve savaş hâli ortadan kalkmamıştı. Bunun üstüne, Husilerin sözcülerinden olan Muhammed Abdelselam; bir yılı aşkın süredir tartışılan ateşkes fikrinin yeni bir öneriymiş gibi sunulmasını eleştirmiş, Suudi Arabistan’ın saldırgan tavrından vazgeçmesini istemiş ve uygulanan kuşatmanın tamamen kaldırılması gerektiğini açıklamıştı.

İlk olarak Suudi Arabistan, Mart 2015’te ulusal güvenlik tehlikesi sebebiyle dâhil olduğu ve 6 haftada Yemen topraklarını Husi işgalinden kurtarmayı planladığı savaşta hedeflerine hâlâ ulaşamamıştır. 6 senelik saldırganlığın ardından Husilerle ateşkes imzalamayı talep eden Suudi Arabistan’ın tavrını değiştiren motivasyon, Joe Biden’ın ABD başkanı seçilmesiyle birlikte ABD’nin değişkenlik gösteren Orta Doğu güvenlik politikaları olarak yorumlanabilir. Biden’ın, Yemen’deki savaş için Suudi Arabistan’a sağladığı desteği geri çekeceğini açıklamasıyla birlikte Suudi Arabistan’ın eli zayıflamış, caydırıcılığı azalmış ve savaşı kazanmak için sarf etmesi gereken efor artmıştır. Hâlihazırda ekonomik ve askerî açıdan önemli kayıplar veren Suudi Arabistan, sonucunu öngöremeyeceği bir savaşa hapsolmuş durumdadır.

Donald Trump’ın görevi bırakmadan hemen önce uluslararası teröristler listesine aldığı Husi liderlerin, Biden yönetimi tarafından yaptırım listesinden çıkarılması ve yine aynı Biden yönetiminin, iki Husi lideri -İran’dan silah temin etmek ve saldırılar organize etmek suçlamasıyla- yeniden yaptırım listesine alması, ABD’nin Yemen’deki iç savaşa yönelik politikasının netleşmediğini gözler önüne sermektedir. Suudi Arabistan, müttefiki ABD’nin zıt politikaları nedeniyle Yemen’deki savaşta adımlarını yavaşlatmayı tercih etmiştir.

İkinci olarak savaşın neden olduğu ekonomik yükümlülüğün 6 yıldır sona ermemesi, Suudi Arabistan’ın ateşkes talebini tetiklemiş olabilir. Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü, Suudi Arabistan’ın 2015-2019 yılları arasında, dünyanın en büyük silah ithalatçısı olduğunu belirten bir rapor yayımlayarak Suudilerin savaş döneminde yaptığı silah harcamalarının, 2011-2015 yıllarındaki savunma sanayisi harcamalarına oranla %130 arttığını belirtmiştir. Bahsedilen savaş harcamalarına ek olarak salgının etkilerini bertaraf etmek için 57 milyar dolar harcadığı iddia edilen Suudi Arabistan’ın planlanmamış bu ekonomik kayıpları, ateşkes isteğine giden yolda bulunan kaldırım taşları olarak okunabilir.

Öte taraftan Husiler, Suudi Arabistan’ın desteğinin azalmasının ardından daha çok kazanım elde edebilmek için ateşkesi reddederek savaşı tercih etmiş olabilir. Bugünlerde Yemen hükûmetinin başkenti olan Marib bölgesini ele geçirmeye çalışan Husiler ve Yemen hükûmeti arasında ciddi çatışmalar gerçekleşmektedir. Petrol ve doğal gaz kaynakları açısından zengin olan Marib şehri, Yemen’in elektrik üretiminde ilk sırada yer almaktadır. Bunlar göz önüne alındığında ekonomik olarak değerli görülen Marib şehrinin coğrafi açıdan da önemi mevcuttur. Ayrıca Husi grubu, destekçisi İran’ın bölgesel rakibi Suudi Arabistan’ı, saplandığı savaşta devam etmeye zorlayarak mental ve metal yorgunluğa itmektedir.

Sonuç olarak Suudi Arabistan’ın ateşkes isteği reddedilmiş ve Yemen’deki iç savaş hız kesmeden devam etmektedir. Biden yönetiminin Yemen politikasında net bir tavır ortaya koyamaması, müttefik Suudi Arabistan’ın Yemen’deki iç savaşı şiddetlendirecek bir adım atmasını veya belki de savaş durumunu ortadan kaldıracak olan barışı talep etmesini engellemektedir. Ancak ABD desteğinin kesilmesi, ekonomik yükün artması ve savaşın sona ereceği tarihin bir türlü öngörülememesi gibi olumsuzlukların etkisiyle ortaya çıkan fırtınadan korunmak adına güvenli bir liman arayan Suudi Arabistan, başarılı olamasa da ateşkes yoluna başvurmuştur.  Öte taraftan Suudi Arabistan’ın ateşkes teklifini kabul ederek Suudilerle politik ilişkiler kurma yoluyla uluslararası arenada kendine meşru bir zemin bulabilecek olan Husiler, bu sayede savaşı kazanmış görüntüsü verebilecek olmasına rağmen bu yolu tercih etmeyip stratejik ve ekonomik önemi olan Marib şehrini ele geçirerek iktidar alanını genişletme hedefini gütmektedir.