Zarif’in Türkiye Ziyaretinin İran’daki Yankısı

Zarif’in Türkiye Ziyaretinin İran’daki Yankısı
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevat Zarif 12 Ağustos’ta başarısız darbe girişimi sonrası Türkiye’ye gelen İranlı ilk üst düzey yetkilidir. Zarif darbe girişimi sonrası hem İran’ın Türkiye ile dayanışmasını göstermek hem de İran-Türkiye ilişkilerinin geleceği ve bölgedeki sorunların ortak çözümüne ilişkin muhtemel senaryoları görüşmek üzere Ankara’da ziyarette bulundu. Ziyareti esnasında önce mevkidaşı Çavuşoğlu ile görüşen Zarif ardından Başbakan Binali Yıldırım ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeler de bulunarak ülkesine geri döndü. Bu ziyaret İran kamuoyunda gerek resmi makamlar tarafından gerekse basın ve akademisyenler tarafından farklı şekillerde yorumlandı.

İranlı yetkililer Türkiye’nin darbe girişiminden kısa bir süre önce hem Rusya ve İsrail ile ilişkilerini normalleştirilmesi çabalarına farklı tepkiler verdiler. Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerinin normalleştirmesi İran’da olumlu karşılanırken, İsrail ile ilişkileri normalleştirme çabası ise olumsuz tepkilere neden oldu. İran, Türkiye-İsrail yakınlaşmasını her zaman kendisine tehdit olarak algılamıştır. Türk dış politikasındaki söz konusu önemli gelişmelerin üzerinden kısa bir süre sonra meydana gelen başarısız darbe girişimi, Türk dış politikasında yeni bir dönem başlatmıştır. Türkiye bölgede bozulmuş olan ilişkilerini onarmaya çalışırken ortaya nasıl bir denklemin çıkacağı merak konusudur. Bu darbe girişimiyle, dost ve rakip ülkelerin değişik tepkileri bazı gelişmelerin hızlandırılmasına neden olmuştur.

İran’daki devlet ricali ve siyasi çevreler Türkiye’deki darbe süreci ve sonrasındaki gelişmelere yakın ilgi göstermişlerdir. İran basını da söz konusu ziyaretin önemi ve sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunurken Dışişleri Bakanı Zarif’in kalkışmanın yaşandığı gece Türkiye’deki seçilmiş hükümeti destekleyen twitter paylaşımlarının iki ülke arasındaki yakınlaşmaya önemli katkı sunacağını düşünmektedirler. Darbe girişimine karşı İran’ın bu net tutumunun iki ülke arasındaki ilişkileri olumlu etkilemesinin yanı sıra Suriye krizi başta olmak üzere bölgesel sorunların çözümüne de katkı sunacağına ilişkin değerlendirmelerde bulunmaktadırlar. Kimi yayın organları ise, Türkiye’nin son gelişmelere istinaden Suriye’deki tutumundan geri adım atacağına inanmaktadır.

Başarısız darbe girişiminden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Putin ile St. Petersburg’da bir araya gelmesi İran’da Suriye krizinin çözümü için Türkiye-Rusya-İran üçlüsünün yakınlaşma umudunu arttırmıştı. Şark gazetesine göre, Erdoğan-Putin görüşmesinden önce Ruhani-Putin-Aliyev’in Bakü’de bir araya gelmiş olması İran-Rusya ekseninin yeni durum karşısında görüş alış-verişinde bulunduğuna ve Zarif’in de Türkiye’ye seferinden önce Rus mevkidaşını arayarak St. Petersburg’daki görüşmelerin içeriği ile ilgili bilgi edindiğini belirtmektedir.

Darbe sonrası toplumsal desteği artan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye krizinden bu yana Türkiye’nin zayıflayan bölgesel rolünü yeniden inşa etme peşinde olduğu şeklinde yorumlar da yapılmaktadır. Son gelişmelerin etkisiyle Türkiye’nin artık komşuları ve Rusya karşısında eski katı tutumunu sürdürmeyeceği vurgulanmakla birlikte nihai aşamada Türkiye’nin bölgesel bir koalisyona yanaşmayacağı da ileri sürülmektedir.

Reformculara yakınlığıyla bilinen Arman gazetesi ise darbe girişimini ilk kınayan ülkelerin başında yer alan İran’ın Türkiye ile yakın komşuluk ve geniş ekonomik ve ticari bağlara sahip olduğunu vurgulamıştır. Dolayısıyla iki ülke arasındaki ilişkilerin belirsizliğine son vermek amacıyla İran’ın üst düzey yetkili göndermesinin gerekliliğine vurgu yapılmış ve İran hükümetinin Türkiye’nin bölgedeki gelişmeler ve sorunlar hakkındaki yeni kararları ve düşüncelerinin bir an önce öğrenilmesinin bir zaruret olduğu belirtmiştir. Türkiye-Rusya yakınlaşmasının Ankara-Tahran ve Moskova-Tahran ilişkilerine muhtemel etkilerinin yakından öğrenilmesi için Zarif’in ziyaretinin önemli olduğu belirtilmiştir.

Merdom Salari gazetesine göre iseTürkiye’nin darbe girişimi sonrası ABD, AB, S. Arabistan ve İsrail gibi müttefiklerinin net ve vaktinde bir tutum belirlememelerinden dolayı sorunlar yaşandığını ve bu durumun Türkiye’nin bir taraftan söz konusu ilişkilerini gözden geçirmesine ve öte taraftan yeni ittifak arayışları içerisine girdiğinden söz etmektedir. Körfez ülkelerinin ABD’nin tutumunu gördükten sonra tutumlarını açıkladıklarını oysa İran’ın bu konuda beklemeksizin tavrını net bir şekilde ortaya koyduğu savunmaktadır. Gazeteye göre, aslında İran bölgedeki mevcut yapının (devletlerin egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün) korunmasından yana, dolayısıyla bölge devletlerinin İran’ı bu konuda tehdit olarak algılamamaları gerektiğini vurgulamaktadır. Türkiye’de devletin zayıf hale gelmesi, ülke içerisinde güvensizlik ve istikrarsızlığa neden olacağından bu durumun İran’ın da milli güvenliğini olumsuz yönde etkileyebileceğinden söz edilmiştir.

Hükümete yakınlığıyla bilinen İran gazetesine göre, Bakü-St. Petersburg-Ankara görüşmeleri üç ülke arasında yakınlaşmaya neden olmuştur. Bu yakınlaşma, terörizmi destekleyen bazı küresel ve bölgesel güçleri kaygılandırmaktadır Gazeteye göre, Ankara ve Tahran arasında Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda görüş birliği olmasına rağmen Beşar Esad’ın geleceği ile ilgili görüş ayrılıkları sürmektedir. İki Bakan açıklamalarında bölgede krizin temelini oluşturan faktörlerin başında yer alan aşırıcılık, ayrılıkçı hareketler ve terörizme karşı ortak mücadele kararı verildiğini belirtmişlerdir. Gazete, Türkiye’nin dış politikadaki tutum değişikliğinde müttefikleri ile yaşadığı görüş ayrılıklarından ziyade Rusya ve İran’ın tutumunun belirleyici rol oynadığını savunmaktadır.

Öte taraftan ziyaretin ekonomik boyutuna dikkat çeken İran gazetesi Zarif’in Ankara ziyaretinin siyasi sorunların çözümü açısından önemli olduğu kadar, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler bakımından da önemli olduğunu belirtmiştir. Türkiye ve İran arasındaki ticaret hacminin geçen yıla oranla düşüş yaşadığını vurgulamıştır. 2015 yılının ilk çeyreğinde ticaret hacmi 9.7 milyar dolar iken 2016 yılının ilk çeyreğinde 9.2 milyar dolar düzeyinde kaldığını, dolayısıyla bundan sonraki dönemde iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin de olumlu yönde gelişeceğine ilişkin beklentilerin oluştuğuna ileri sürmüştür. Ayrıca iki dışişleri bakanının görüşmesinde tarafların uluslararası mahkemeye gitmeden gaz fiyatına ilişkin sorunu aralarında çözebileceği ve bu durumda Türkiye’nin İran’dan daha fazla gaz alabileceği ifade edilmiştir.

Sonuç olarak İran’daki farklı çevrelere göre Zarif’in bu ziyaretinin öncelikleri; Türkiye-İran ilişkilerinin geleceğini değerlendirmek, Türkiye’deki başarısız darbe girişimi sonrası devlet düzeyinde özellikle de güvenlik alanında ortaya çıktığı belirtilen zaafiyetin Ankara’yı Suriye krizinde ne kadar taviz vermeye zorlayacağını anlamak ve Türk-Rus yakınlaşmasının İran’ın bölgedeki etkisini ne yönde ve düzeyde etkileyebileceğini ölçmek ve değerlendirmektir. Zira Türkiye-Rusya ilişkilerinin boyutu Rusya-İran ilişkilerinin boyutundan daha kapsamlı gözükmektedir.

Rusya ve İran enerji kaynakları açısından birbirlerine rakip iken Türkiye ve Rusya enerjinin dünya pazarlarına ulaştırılmasında birbirlerine rakiptir. Öte taraftan Türkiye ve İran’ın tarihsel olarak bölgesel rakip oldukları da bilinmektedir. Doğrusu üç ülke de müzakere masasında birbirlerinin sahip olduğu kartların çoğuna vakıftır. Dolayısıyla, müzakerelerde işlerin çok da girift bir hal almadan uzlaşmanın sağlanabileceği düşünülmektedir. Ancak Suriye’deki denklem bu yeni üçlü ve uzantıları ile bitmemektedir. ABD, AB ve S. Arabistan’ın önderliğindeki Körfez Ülkelerinin tutumu henüz belli olmamakla birlikte Çin’in de bu oyuna müdahil olmasıyla krizin daha erken mi sonlandırılabileceği yoksa daha girift bir hal mi alacağı belirsizliğini korumaktadır.