Osmanlı Matbuatının ‘Meşhur’ ve ‘Meçhul’ Muharriri: S. M. Tevfik ve Hindistan Mektupları

Osmanlı Matbuatının ‘Meşhur’ ve ‘Meçhul’ Muharriri: S. M. Tevfik ve Hindistan Mektupları

İRAM tarafından düzenlenen özel etkinliğe konuk olan Ekrem Saltık uzun yıllardır üzerinde çalıştığı M. S. Tevfik hakkında bir sunum yaptı. 

Saltık, sunumunun başında Meşrutiyet Dönemi Osmanlı basınında S. M. T. veya S. M. Tevfik imzalarıyla yazıları yayımlanan kişiye Güney Asya’ya ilişkin yaptığı çalışmalarda rastladığını belirtti. Araştırmasını derinleştirdiğinde adının Seyyid Muhammed Tevfik olduğunu öğrendiği kişinin İranlı bir baba ile Basralı bir annenin Osmanlı vatandaşı çocukları olduğunu tespit ettiğini ifade etti. Tevfik Bey’in Sebilürreşad dergisi için hazırladığı “Hindistan Mektupları” başlıklı yazı dizisini Tevfik Bey’in kimliğini ortaya çıkarmak için hareket noktası olarak kullandığını söyledi. Tevfik Bey’i muhabir, muharrir, mütercim ve mebus gibi farklı kimliklere sahip idealist bir kişi olarak tarif eden Saltık, sunumunda şu sözlere yer verdi: 

Tevfik Bey “Hindistan Mektupları”nda bir yandan gezip gördüğü yerlerin coğrafya, yer altı ve yer üstü zenginlikleri, tarım ve hayvancılığı ile bölgedeki sömürgeci politikalardan bahsederken öte yandan kendi hayatına dair bazı ipuçları sunmuştur. Öyle ki Tevfik Bey’in, babasının ticaretle uğraşması sebebiyle Hindistan’da doğup büyüdüğü anlaşılmıştır. Tevfik Bey’in kimliğine ilişkin bir başka ize 1910 yılında Sebilürreşad dergisinde çıkan bir haberde rastlanmaktadır. İstanbul’daki İranlılara ilişkin olan haberde Tevfik Bey’den Basravî diye bahsedilir. İran’ın İstanbul elçiliğinde görev yapmış ve İstanbul yıllarını hâtırat olarak kaleme almış Han Melik Sasani de Tevfik Bey’den bahsedenler arasındadır. Tevfik Bey, Türkçe matbuatın dışında Şems ve Suruş gibi İstanbul’da basılan Farsça gazete ve dergilerin yazı kadrosunda yer almıştır. Ayrıca bir süre İstanbul’daki İran Meşrutiyetçilerinden oluşan Encümen-i Saadet’te bulunmuştur. Tevfik Bey, matbuattaki rolüne ek olarak İstanbul’daki İranlılar Okulunda (Debistan-ı İraniyan) müdürlük de yapmıştır. Eğitimci yönü sayesinde ABD’de bir kongreden davet alan Tevfik Bey’in İngilizce öğrenimine ilişkin kitaplar yazdığı bilinmektedir. 

Araştırmamız esnasında Tevfik Bey’e ilişkin üç farklı makale yayımlanmıştır. İlk makale Tevfik Bey’in kitap koleksiyonerliği yönünü ele alır. Dönemin en değerli koleksiyonlarından birine sahip olan Tevfik Bey, kitap konusunda bir otorite olarak görülmektedir. Ayrıca kütüphanesindeki kitapların fihristini hazırlamıştır. Konuya ilişkin ikinci makale Tevfik Bey’in külliyatı üzerinedir. Bu bağlamda kendisinin 1919 yılında yazdığı bir romanı ile 1937 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından yalnızca ilk cildi yayımlanan Tarih-i Cihangüşa çevirisi olduğu ortaya çıkarılmıştır. Üçüncü ve son makale ise Tevfik Bey’in tüm yönlerinin tartışıldığı yayındır. Söz konusu makalenin en önemli bulguları Tevfik Bey’in 1914 yılında Irak bölgesinden mebus seçilmesi ve 1915 yılındaki Kut’ül Amare Muharebesi’ne katılmasıdır. 1920’lere kadar hayatını takip edebildiğimiz Tevfik Bey’in daha sonraki hayatına ilişkin bilgimiz çok kısıtlıdır. 1924 yılında Kızılay tarafından Hindistan’a gönderilmesi düşünülen kişiler arasında yer alması ve Türk Tarih Kurumu için yaptığı çevirinin haricinde Irak Kralı’nın Türkiye’yi ziyaretinde tercümanlık yapan Tevfik Bey’in S. M. Tevfik olabileceği dışında bir bilgiye rastlanmamıştır.

Saltık, sunumunun sonunda Tevfik Bey’in ne zaman, nerede ve ne şekilde öldüğünün bilinmediğini söyledi. Tevfik Bey ve neslinin doğup büyüdükleri coğrafyanın kültür kodlarına hâkim ve aynı zamanda dünyaya açık kişiler olduklarını belirtti. Son olarak “Hindistan Mektupları” haricinde Tevfik Bey’e ait diğer yazıların da yayın aşamasında olduğunu belirterek sunumunu tamamladı.