İsmail Sarı

Tahran yönetimi, Joe Biden’ın ABD başkanlığı olasılığına daha temkinli hazırlanmalıdır.

Yeni dönemde de ABD-İran gerginliği Irak siyasetinde rol oynamaya devam edecek ve bu gerilimin seyri Irak’ı da doğrudan etkileyecektir.

Koronavirüs krizinin Tahran yönetimini kendi iç sorunlarına daha fazla yoğunlaştıracağı varsayılırken, İran’ın bölgedeki tehditkâr ve agresif davranışları daha fazla arttı.

Gerçek şu ki dünya koronavirüs krizinden sonra artık eskisi gibi olmayacak.

Geçtiğimiz ay yapılan bazı anketler Joe Biden'in başkanlık yarışında Donald Trump'tan daha popüler olduğunu gösterdi.

Tahran yönetiminin dikkate almadığı tek değişken Trump’ın koronavirüs salgını öncesi koşullarda İran’la bir savaş başlatmak istemediği varsayımıdır.

Suriye iç savaşı onuncu yılına girerken bu ülke de Afganistan ve Irak örneklerinde olduğu gibi kısa sürede istikrara kavuşacak gibi görünmüyor.

İran tansiyonu artırarak ABD’yi savaş gibi ortak bir riske maruz bırakmaya, korkutmaya ve geri adım attırmaya çalışmaktadır.

İran’daki krizlerin yönetilebilmesi İran devlet aklının rasyonel yönünün ve bu yöndeki kadroların etkinlik kazanmasına bağlıdır.

İran’a uygulanan yaptırımlar ülkeyi ciddi bir dar boğaza sürüklemiştir. Son eylemler de göstermektedir ki İran halkının ekonomik krize daha fazla dayanacak gücü ve sabrı kalmamıştır.

Trump yönetimi, Orta Doğu için orta ve uzun vadeli bir strateji belirleyene kadar ABD’nin Kürtlere yönelik kısa ve orta vadede farklı bir politika içerisine girmeyeceği beklenebilir.

Kürtlerin ABD’nin Ortadoğu politikaları için zaman zaman işlevsel hâle geldiği fakat vazgeçilebilir olduğu görülmektedir.