İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) tarafından 8 Ocak 2021 tarihinde “2020’nin Ardından İran” adlı çevrim içi panel düzenlendi. Panelin moderatörlüğünü İRAM Başkan Vekili Dr. Hakkı Uygur gerçekleştirirken panelde konuşmacı olarak İRAM Başkan Yardımcısı ve Ekonomi Koordinatörü Prof. Dr. Murat Aslan, İRAM İç Politika Koordinatörü Mehmet Koç, İRAM Dış Politika Koordinatörü Dr. Bilgehan Alagöz, İRAM Toplum ve Kültür Koordinatörü Dr. Turgay Şafak ve İRAM Güvenlik Çalışmaları Koordinatörü Hadi Atay yer aldı.
Panelde hem dünya hem de İran için zorlu bir yıl olarak hatırlanacak olan 2020 yılında İran’da yaşanan Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani suikastı ve diğer saldırılar, koronavirüs salgını ve etkileri, Nükleer Anlaşma, iç ve dış politikada yaşanan gerilimler, ekonomi ve güvenlik alanında gerçekleşen sorunlar alan uzmanları tarafından yıllık özet niteliğinde ele alındı.
Açılış konuşmasını gerçekleştiren Uygur, tüm dünyada olduğu gibi koronavirüs salgınının İran’ı da ciddi biçimde etkilediğine ve Fahrizade suikastının İran’da güvenlik konusunda yaşanan sıkıntıları açık ettiğine değindi.
Ekonomide Salgın Etkisi
İran’ın 2020 yılında ekonomi alanındaki durumunu değerlendiren Aslan, tüm dünyayla birlikte İran’ın da koronavirüs salgınının yansımalarını ekonomik alanda da yaşadığını ifade etti. Süleymani suikastının ardından yaşanan çalkantılarla birlikte, Ocak 2020’de ABD tarafından uygulanan yaptırımların etkisinin oldukça ağır hissedildiğini vurgulayan Aslan, İran’ın küresel piyasalardaki petrol fiyatlarının aşırı düşüşünden etkilendiğini ve dolayısıyla petrol ihracatında da alıcıların azalan talepleri nedeniyle aradığını bulamadığını aktardı.
Aslan, konuşmasında İran ekonomisini etkileyen bir diğer hususun koronavirüs salgını dolayısıyla gerçekleşen kısıtlamalar olduğuna, İranlı yetkililerin doğrudan kabullenmese de çift başlı yönetim sisteminin yapısal sorunlarının ekonomiyi kötü yönde etkilediğine yer verdi. Aslan, ABD yaptırımları nedeniyle son üç yıldır negatif büyüme yaşayan İran ekonomisinin, yaklaşık olarak %20 oranında küçüldüğüne dikkat çekerken ekonomik sorunlar nedeniyle zaman zaman birtakım ham maddelerin bulunamadığını ve bu nedenle üretimde de aksamalar gerçekleştiğini ifade etti. Tüm bunların sonucu olarak ABD yaptırımları öncesinde tek haneli olan enflasyonun %30-40 bandına yükselmesinin de halkı ciddi biçimde etkilediği ve Cumhurbaşkanı Ruhani’nin bütçedeki iyimser tahminlerinin karşılık bulmadığının da mevcut verilerle ortaya çıktığı vurgulandı. Aslan, Biden’ın seçilmesi ile 2021 için daha olumlu yorumlar yapılsa da İran’ın siyasi sıkışmışlığının, kolayca iyimser bir tabloya dönüşemeyeceğini belirtti.
Eğitim Tehdit Altında mı?
2020 yılının İran toplumuna yansımalarını değerlendiren Şafak, koronavirüs salgınının eğitim, sağlık, kültür, sanat gibi birçok alanı ciddi biçimde etkilediğini vurguladı. Salgından en çok etkilenen kesimin sağlık çalışanları olduğunu ve İran’ın salgına hazırlıksız yakalandığını belirtirken İran’da koronavirüs nedeniyle 56.018 vefat olduğunu ifade etti. Şafak ayrıca koronavirüs salgını nedeniyle uygulanan kısıtlamaların tutarlı olmadığına ve örneğin Nevruz’da şehirler arası hareketliliğin artmasının hasta sayısının artmasında etkili olduğuna değindi.
Eğitimin uzaktan yapılması ile birlikte, teknik ve teknolojik altyapının yetersiz olduğu özellikle Luristan ve Huzistan gibi illerde sorunlar yaşandığını ve öğrencilerin yaklaşık %21’inin internet erişimi bulunmaması nedeniyle eğitimin ciddi bir biçimde sekteye uğradığını aktaran Şafak, Shaad Uygulaması (Öğrenci Eğitim Ağı) konusunda bile erişim sorunu bulunduğunu ifade etti. Bu gibi durumların bir araya gelmesiyle sadece Horasan-i Rezevi’de yaklaşık 40.000 öğrencinin okulu bıraktığını vurguladı.
Sinema salonlarının boş kaldığını ve televizyon yapımlarının ciddi biçimde azaldığını belirten Şafak, sektörün içinde bulunduğu gelir sorununu çevrim içi gösterimlerle telafi etmeye çalışsa da korsan yayıncılık tehdidi altında kaldığını belirtti. Şafak ayrıca geçtiğimiz yıl içerisinde çekimi tamamlanan bazı filmlerin ise sinema salonlarında izleyici ile buluşamadığını ifade etti. İran’ın en büyük yayıncılık etkinliklerinden biri olan Tahran Kitap Fuarı ise 2020 yılında gerçekleşmedi. Şafak, birçok yayınevinin maddi açıdan zor durumda kaldığını; bu durumun oluşumunda, üniversitelerin eğitim faaliyetlerini durdurmasının da etkili olduğunu söyledi.
Süleymani Suikastı ile Başlayan 2020
İran’ın 2020 yılında yaşadığı güvenlik sorunlarını ele alan Atay, İran’ın 2020’ye Süleymani suikastı ile başladığını ve yıl boyunca da birçok güvenlik sorunu yaşadığını vurguladı. Atay; Donald Trump’ın, Süleymani suikastı ile İran-ABD geriliminde gerginliğin yeni bir aşamasını test ederek İran’ın gücünün sınırlarını gösterdiğini, Süleymani’nin bir komutandan öte İran’ın Orta Doğu politikasının mimarı olduğunu ve dolayısıyla bu suikastın İran’da çok büyük etki yarattığını vurguladı. Süleymani’nin, gerçekleştirdiği eylemler için Devrim Rehberi Ali Hamenei ile olan şahsi ilişkisi aracılığıyla Şii milis şebekesine yüklü finansman sağlayabilen bir komutan olduğuna dikkat çeken Atay, Süleymani’nin halefi İsmail Kaani’nin tehditkâr açıklamaları bulunsa da sahada bunun görünmediğini ifade etti. Kaani’nin kesinlikle, Süleymani’nin yerini dolduramadığını sözlerine ekledi. Atay, İran’ın ABD’ye yönelik “sert intikam” söylemlerinin ise bilgisayar oyunu, animasyon ve çeşitli söylemlerde kaldığını, İran’ın pratikte ciddi bir yanıt veremediğini aktardı. İran’ın caydırıcılığını sağlayacak seçeneklerin kısıtlı olması İranlı yetkilileri “stratejik sabır” politikası izlemeye mecbur bırakmıştır. Atay’a göre İsrail’in İran’a yönelik yürüttüğü asimetrik savaş kapsamında gerçekleştirdiği suikast ve sabotaj operasyonlarına aynı seviyede karşılık veremeyen ve İsrailli hedeflere yönelik düzenlediği örtülü operasyonlarda başarısız olan İran’ın seçenekleri topyekûn bir savaş ve tepkisizlikle sınırlıdır.
Atay ayrıca İran’ın güvenlik açıklarının, sonuncusu Tuğgeneral Muhsin Fahrizade olan birçok suikast ve sabotaja yol açtığını, İran’ın savunma hatlarını Lübnan ve Suriye’de inşa ederek ana vatanı koruma iddiasının boşa çıktığını belirtti. Atay, 2021’de ise Trump’ın başkanlığının sona ermesi nedeniyle ABD’nin uyguladığı “maksimum baskı” politikasının yumuşayacağı ve İran’a yönelik saldırıların aynı şiddette sürmeyebileceğini; diğer yandan İran’ın, nükleer faaliyetlerini artırıp bir koz olarak kullanarak özellikle Avrupa ülkelerini masaya oturmaya zorlamayı amaçladığını ifade etti.
İç Politikada Güven Kaybı
İran iç politikasında, 2020 yılında gerçekleşen önemli olayları ve İran’ın gelecekteki beklentilerini aktaran Koç, Şubat 2020’de gerçekleşen ve muhafazakârların kazandığı Meclis seçimleri öncesinde yaşanan Benzin Protestosu’nun devlet ve millet arasındaki makası açtığını ancak Süleymani suikastının bu makası biraz da olsa kapattığını ifade etti. Koç, konuşmasında ayrıca Anayasa’nın 26. maddesinde yer alan gösteri hakkının hükûmet tarafından işletilemediği için gösterilerin yasal çerçevelerin dışına çıkarak şiddet ve tahriplere dönüştüğünü belirtti. Anayasa’nın uygulanmasından sorumlu olan Cumhurbaşkanı, vatandaşların bu yöndeki beklentilerini dahi karşılayamamıştır. Koç, İran’daki protestolarda yaşanan birçok ölümün yanında protestolara aktif katılım göstermiş olan kişilerin karıştıkları olaylardan dolayı idam edilmelerini, halka yönelik ciddi bir gözdağı olarak yorumladı.
İran iç politikasını etkileyen önemli olaylardan biri olarak Karabağ’daki savaşı öne çıkaran Koç, İran Türklerinin Tahran’ın ikircikli politikalarına tepkilerinin, yönetim düzeyinde tedirginlik yarattığının altını çizdi.
Koç, Fahrizade suikastının daha önceden Meclisin gündeminde olan “Yaptırımları Kaldırmak ve İran Halkının Çıkarlarını Korumak İçin Stratejik Eylem Yasası”nın öncelenerek onaylanmasına neden olduğunu ve hayata geçirilmesi durumunda İran’ın Nükleer Anlaşma’dan çıkışı anlamına geldiği yorumunu yaptı. Koç ayrıca gelecekte Nükleer Anlaşma üzerinde gerçekleşecek olası bir müzakerenin, mevcut Cumhurbaşkanı Ruhani ile değil asker kökenli olacağı tahminleri yapılan müstakbel cumhurbaşkanı ile gerçekleştirileceği yorumunda bulundu.
Biden’ın Bakış Açısı
Alagöz, İran’ın 2020 yılında attığı dış politika adımlarını değerlendirdi. Bu bağlamda, Joe Biden ve İran hakkında pek çok yorum yapılsa da Biden’ın öncelikli olarak iç politikayla ilgileneceği görüşü öne sürüldü. Alagöz, Süleymani suikastının İran dış politikasını ciddi biçimde etkilediğini fakat bununla birlikte koronavirüs salgınının, tüm dünyada dış politika hareketliliğini yavaşlatmasının İran’ın lehine olduğunu belirtti. Ayrıca Trump’ın İran’ın nükleer etkinliklerini kontrol altına alma gayesinin ötesinde, Biden’ın Nükleer Anlaşma’ya dönme söyleminin yanı sıra İran’ın silahlanması konusuna eğilmesinin beklendiğini aktarırken ABD’nin, Nükleer Anlaşma bağlamında Körfez ülkeleri ve İsrail ile müttefiklik ilişkisi kurabileceğini ifade etti. Bir noktada, Cumhuriyetçi ve Demokratların İran ile ilgili politikasının örtüştüğünü vurgulayan Alagöz, Nükleer Anlaşma söz konusu olduğunda ABD’de ortak bir perspektifin bulunduğunu aktardı.
Alagöz, ABD’nin İran’a yönelik ekonomik yaptırımları sürdürmeye devam edeceğini, bununla birlikte İran’ın ekonomik etkinliklerini Rusya ve Çin gibi küresel aktörlerle sürdüreceği yorumunu yaptı.
İRAM tarafından düzenlenen ve İran’ın 2020 yılındaki durumunu çok yönlü bir biçimde ele alan “2020’nin Ardından İran” paneli, izleyicilerinin sorularının yanıtlanmasının ardından sona erdi.