İRAM 10. Kitabiyat Sunumu Etkinliği Gerçekleştirildi

İRAM 10. Kitabiyat Sunumu Etkinliği Gerçekleştirildi

İRAM İstanbul tarafından yapılan kitabiyat programının onuncusunda, Dr. Hélène Thibault tarafından kaleme alınan Sekülerleşme Karşısında İslam: Tacikistan’ın Dönüşümü adlı kitabın sunumu yapıldı. Sunum, İRAM YouTube kanalından canlı olarak izleyiciyle buluştu.

Thibault, kitabında Orta Asya’ya ilişkin entelektüel merakını din çalışmaları konusundaki ilgisiyle birleştirdiğini söyleyerek sunumuna başladı. Doktora tezine dayanan çalışmasında Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Tacikistan’da görülen İslami diriliş, devletin dindar vatandaşlara karşı yürüttüğü siyaset ile Sovyet ideolojik ve kurumsal mirasının Tacik devlet ve toplumundaki etkilerine odaklandığı belirtti. Çalışmasında izlek bağımlılığı, siyasi etnografya gibi yaklaşımları benimseyen ve Tacikistan’ın Hucend şehrinde seküler ve dindar kişilerle görüşerek saha çalışması yapan Thibault, sunumuna şu sözlerle devam etti:

Sovyet Dönemi diğer Orta Asya ülkeleri için olduğu gibi Tacikistan için de siyasi, sosyal ve dinî anlamda dönüştürücüydü. Sovyetler Birliği, hâkimiyeti altına aldığı bölgelere kendi ideolojisini yerleştirebilmek için sosyal mühendislik denilebilecek bir yöntem uyguladı. Bu yönteme bağlı olarak başta din olmak üzere geleneksel yapıları yıkmayı planladı. Sovyet ideolojisine göre dinler insanların dünyayı anlamlandırmak için uydurdukları birtakım hurafelerden ibaretti. İlaveten dinler, tarihte insanları boyunduruk altına almanın en önemli araçlarından olmuştu. Sovyet idaresi, ilahi dinlere ilişkin tutumunun sonucu olarak Orta Asya Müslümanlarına yönelik uzun süreli bir sekülerleşme kampanyası başlattı. Sekülerleşme propagandası baskı ve şiddet yoluyla yürütüldü. Sovyetler Birliği din karşıtı tutumuna rağmen kendi İslam anlayışını oluşturmayı da ihmal etmedi. 1943 yılında kurulan SADUM, Sovyetler Birliği’nin politikaları ile uyumlu bir İslam hedefini gerçekleştirmeye yönelik önemli bir kurumsal hamleydi.

1992-1997 yılları arasında gerçekleşen Tacikistan İç Savaşı, ülkenin Sovyet Dönemi sonrası yaşadığı tecrübenin şekillenmesinde etkili olmuştur. Esasen dinî değil bölgesel çekişmelerin sebep olduğu iç savaşın sona ermesiyle İslami Diriliş Partisinin yasallaşması ve muhalefete her üç bakanlıktan birinin verileceği vaadi, Tacikistan için yeni bir dönemin işaretiydi. Muhalefete verilen sözler tam olarak tutulmasa da uzun süre muhalifler Mecliste temsil hakkını ellerinde bulundurdular. 2010’lı yıllar ile birlikte ise Tacikistan’daki nispi çoğulcu siyasi hava dağılmaya başladı. Tacik toplumunda gözlenen İslami diriliş, Sovyet Dönemi’nin seküler niteliğini benimsemiş Tacikistan Devleti’nin gözünü korkutmuştu. Devlet, dindarların yaşam tarzına daha çok müdahale eder oldu. Örneğin, birçok dindar erkek sakallarını tıraş etmeye zorlandı, kadınların camilerde ibadet etmesi yasaklandı. Öğrencilerin başörtü ile eğitim almasının önüne geçildi. Ayrıca son yıllarda vatandaşların giymeleri istenen kıyafetleri içeren bir yönetmelik yayımlandı. Hayat tarzına müdahalenin yanında din eğitimi de 2010’dan bu yana kısıtlandı. Söz gelimi 2010 yılında ülkede altı medrese varken bugün yalnızca bir medrese dinî eğitim vermektedir. 2009’da çıkarılan bir yasaya göre yeni açılacak camilerin sayısı kısıtlandı ve dinî kuruluşların tamamı, devlet tarafından kayıt altına alındı. Toplumsal hayattaki kısıtlamalara paralel olarak iç savaştan bu yana yasal bir parti olan İslami Diriliş Partisi kapatılarak birçok üyesi hapse atıldı.

Thibault, sunumunun sonunda birçok Tacik için dinin ve dindarlığın sonradan öğrenilmiş bir durum olduğunu ifade etti. Zira Sovyet Dönemi’nde doğan birçok Tacik ciddi bir dinî eğitim alamamıştı. Yazar ayrıca dindarların gözünde İslami hayat tarzının, yozlaşmış olarak gördükleri Tacik toplumunda üstün bir ahlaki norm olduğunu belirtti. Program, yazarın gelen soruları cevaplamasıyla sona erdi.


Sunumun tamamını izlemek için tıklayınız