İRAM 11. Tez Sunumu Etkinliği Gerçekleştirildi

İRAM 11. Tez Sunumu Etkinliği Gerçekleştirildi

İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) İstanbul tarafından yapılan tez sunumlarının on birincisinde, Zehra Boğatemur tarafından İstanbul Medeniyet Üniversitesinde hazırlamış olduğu “Devrim Sonrası İran’da Kimlik, Ulus ve Devlet Tartışmaları: Sistan ve Belucistan Örneği” adlı yüksek lisans tezinin sunumu yapıldı. Sunum, İRAM YouTube kanalından canlı olarak gerçekleşti.

Zehra Boğatemur sunumuna, tezinin kavramsal çerçevesini anlatarak başladı. Ulusçuluk akımının oluşması ve dünyaya yayılmasında Fransız Devrimi ve Sanayi Devrimi’nin önemine vurgu yaptı. Modern dönem öncesi var olan kimliklerden bahseden Boğatemur, kimlik tanımlarının belli grupları dışlayıcı olabileceğinden ve kimliklerin yapıbozuma uğratılarak tekrar tekrar oluşturulabileceğinden bahsetti. İran kimliğini oluşturan etmenler arasında din-mezhep, coğrafya ve modernite gibi kavramları sayan Boğatemur, sunumunda şu sözlere yer verdi:

Sistan-Beluçistan bölgesi, İran’ın güneydoğu bölgesinde Pakistan ve Afganistan sınırındadır. Bu bölgenin sosyopolitik arka planına bakıldığında dört farklı grup öne çıkmaktadır: Sünni din adamları, aşiret liderleri, varlıklı kesim ve aydın kesim. Aşiret liderleri bölgedeki en güçlü iki aktörden birisidir. Pehlevi Dönemi’nde adli vakaları devlete bırakmadan çözen aşiret liderlerinin gücü, bu dönemde kırılmaya çalışılmış olsa da Pehlevi rejimi, bu aşiret liderleriyle belli oranda iş birliği yapmak zorunda kalmıştır. Sünni din adamları, bölgedeki diğer bir güçlü gruptur. İslam Devrimi’nden sonra Şii ideolojinin devlet yönetiminde hâkim hâle gelmesiyle bölgedeki Sünni din adamları, toplumsal muhalefet liderleri gibi görülmeye başlandı. Buna rağmen bütün Sünni din adamlarının sisteme açıktan muhalefet ettiği düşünülmemelidir. Yapılan araştırmalarda, Sünni din adamları sisteme karşı tutumlarına göre bağımsızlar, muhalifler ve iktidar yanlıları olarak tanımlanmaktadır. En büyük grubu oluşturan bağımsızlar, sistemi desteklemeseler de açıktan muhalefet etmemektedir. İran Devleti’nin bölgeyle ilgili temel endişesi güvenlik olduğu için İran, bölgede etkili olan bu iki güçle zaman zaman iş birliği yapmaktadır. Bölgede daha az etkili olan gruplardan varlıklı kesimin, maddi çıkarlarından dolayı devletle uzlaşma yoluna gittiği görülmektedir. Ayrıca varlıklı kesimin Sünni din adamlarının nüfuzu altında olduğu belirtilmelidir. Bölgede birçok Sünni camisinin yapımında ve bakımında bu grubun desteğinin olduğu bilinmektedir. Sistan-Beluçistan bölgesindeki aydın kesim ise 1970’lerden sonra ortaya çıkmıştır. Bu grup, geleneğin güçlü olduğu bir bölge olan Sistan-Beluçistan bölgesi halkı üzerinde çok fazla etkiye sahip değildir.

Boğatemur, sunumunun sonlarına doğru İran Devleti’nin bölgedeki nüfus, ekonomi ve kimlik politikalarına değindi. Sistan-Beluçistan bölgesinin nüfus artış hızının diğer bölgelerden fazla olduğunu ifade edip bu durumun İran’daki genel nüfus politikasıyla ilişkisini anlattı. Bölgenin sahip olduğu yer altı kaynakları ve balıkçılık potansiyeline rağmen ekonomik açıdan geri kaldığını söyledi. Son olarak İran Devleti’nin Şii ve Fars kimliğini önceleyen politikalarının bölgedeki Sünnilere olan etkilerinden bahseden Boğatemur, sunumunu bölgede var olan çatışma ve gerginliğe temas ederek sonlandırdı.


Tamamını izlemek için tıklayınız