İRAM 17. Tez Sunumu Etkinliği Gerçekleştirildi

İRAM 17. Tez Sunumu Etkinliği Gerçekleştirildi

İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) İstanbul tarafından yapılan tez sunumlarının on yedincisinde, Ahmet Çam tarafından İstanbul Kültür Üniversitesinde hazırlanan “Şahseven Türkçesi” başlıklı doktora tezinin sunumu yapıldı. Sunum, İRAM YouTube kanalından canlı olarak yayımlandı.

Dr. Ahmet Çam, sunumunun başında tez konusunu belirleme sürecinden bahsetti. İran Türkolojisi sahasına yönelmeye karar verdikten sonra Şahseven Türkçesinin ihmal edilmiş bir alan olduğunu fark ettiğini belirtti. Ayrıca tezi kapsamında şehir veya bölge ağzındansa belli bir grubun dil özelliklerine eğilmek istediği için Şahseven Türkçesini incelemeye karar verdiğini söyledi. Tezini Şahseven Türkleriyle yaptığı görüşmelere dayandırdığını ifade eden Çam, sunumuna şu sözlerle devam etti:

Tezin esasını oluşturan Şahseven Türkçesinin dil özelliklerine geçmeden önce Şahseven Türkleri hakkında genel bilgileri vermek yararlı olacaktır. Şahseven adının ve konfederasyonunun ortaya çıkışına ilişkin üç farklı görüş bulunmaktadır: Malcolm’a göre Şahseven adı, I. Abbas Dönemi’nde “Şahı seven gelsin!” çağrısına uyan şaha sadakatle bağlı Kızılbaşlarla ülkedeki diğer toplulukların bir araya gelmesiyle ortaya çıkmıştır. İkinci görüşün sahibi Minorsky, Osmanlı Devleri’ne isyan eden Yünsür Paşa’nın beraberinde getirdiği 3.300 çadırlık grubun, Şahsevenlerin nüvesini oluşturduğunu Rus kaynaklarına dayanarak savunur. Tapper ise Şahsevenliğin ortaya çıkışını Nadir Şah’ın 1736 yılında topladığı Mugan Kurultayı’nda kendisine sadık bir birlik kurmasına bağlar. Ayrıca bu birliğin sonraki yıllarda Zendli Kerim Han tarafından kurulmuş olabileceğini de ekler. Bunlar içinde günümüz Şahsevenleri arasında en yaygın olanı ise Yünsür Paşa rivayetidir.

İran’da Şahseven adıyla bilinen iki grup bulunmaktadır. Birincisi tezde incelenen Mugan Şahsevenleri, ikincisiyse Bağdat Şahsevenleridir. Bağdat Şahsevenlerinin Nadir Şah Dönemi’nde Osmanlı Devleti’ne karşı mücadele eden ve Bağdat bölgesinden İran’a kaydırılan Şahsevenler olduğu bilinmektedir. Şahsevenlerin etnososyal yapısı il-tayfa-tire-göbek-oba-ev şeklindedir ve bu yapı, İran’daki diğer göçebe Türklerle benzerlik arz eder.

Şahseven Türkçesi, Batı Oğuz grubunda yer alan Azerbaycan Türkçesinin güney koluna mensuptur. Terim olarak Şahseven Türkçesi, İran’ın Erdebil ve Zencan illerinde yaşayan Şahseven Türklerinin ağız gruplarını nitelemektedir. Şahseven Türkçesinin kendi içinde Mugan ve Zencan ağzı olmak üzere iki alt ağzı bulunmaktadır. Şahseven Türkçesinin dâhil olduğu Güney Azerbaycan Türkçesi hakkındaki ilk çalışmalar 20. yüzyılın başlarına dayanır. 1903-1904 yıllarında Tebriz ağzını iki makalede inceleyen Karl Foy, alandaki ilk çalışmaya imza atmıştır. Güney Azerbaycan Türkçesi hakkında Türkiye’deki ilk kitap çalışması ise Muharrem Ergin tarafından 1971’de yapılmıştır. Ergin, “Azerî Türkçesi” adlı çalışmada Şehriyar’ın “Heyder Baba’ya Selam” şiirini esas almıştır. İran Türk değişkeleri hakkında Türkiye’deki ilk çalışma ise Mehmet Gece tarafından 1985’te yapılan “Serap Ağzı” adlı yüksek lisans tezidir. İran Türk değişkelerine ilişkin son yıllarda yapılan çalışmaların sayısında artış gözlense de bu konudaki gelişim henüz istenen seviyede değildir.

Tezin teknik detaylarına gelecek olursak, Şahsevenlerin dil özelliklerini ortaya koymanın en iyi yolu Şahseven obalarında derleme yapmaktı. Kaynak kişiler; göçebe yaşamı sürdüren, ağız özelliklerini koruyan ve zorunlu hâller dışında bölge dışına çıkmamış 40 yaş üstü Şahsevenler arasından seçildi. Daha sonra 11’i kadınlardan, 30’u erkeklerden elde edilen 41 derleme, yazıya aktarıldı. Çalışmanın sonunda Şahseven Türkçesinin ses ve biçim özellikleri ve Türkiye Türkçesi ağızlarıyla olan genel benzerlikleri tespit edildi ve metinlerin gramatikal dizini oluşturuldu.

Program, Çam’ın sunumunun ardından dinleyicilerin sorularını cevaplamasıyla sona erdi.


Programın tamamını izlemek için tıklayınız