İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) İstanbul tarafından yapılan tez sunumlarının on dokuzuncusunda, Kerem Türk tarafından TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Bölümünde hazırlanan “İttifak Perspektifinden ‘Direniş Ekseni’ Söylemi: Tehdit Dengesi Kuramı ve Suriye İç Savaşı” başlıklı yüksek lisans tezinin sunumu yapıldı. Sunum, İRAM YouTube kanalından canlı olarak yayımlandı.
Türk, sunumunun başında İran ile Orta Doğu’da birlikte hareket ettiği güçleri tanımlamak için kullanılan Direniş Ekseni kavramının literatürde ağırlıklı olarak kimlik ve ideoloji üzerinden okunduğunu söyledi. Direniş Ekseni’nin yalnızca söylem düzeyinde incelenmesinin yeterli olmadığını düşünüp söz konusu ilişkilerin ortak tehdit algılarıyla bağlantısını incelediğini ifade etti. Tezinde Direniş Ekseni şemsiyesi altında zikredilen aktörler arasındaki ilişkilerin ittifak olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğini Suriye İç Savaşı’nı merkeze koyarak ele aldığını ifade eden Türk, sunumunda şu sözlere yer verdi:
Her ne kadar Direniş Ekseni bir kavram olarak 1990’lı yıllarda dile getirilmeye başlansa da İran ve diğer aktörler arasında birlikte hareket etme eğiliminin 1979 İran Devrimi’nin ardından oluşmaya başladığını söylemek mümkündür. Devrim’le birlikte hem İran’ın tehdit algısındaki değişim hem de bölgesel ve küresel güçlerin tutumları böyle bir ittifakın oluşmasına zemin hazırlamıştır. İran açısından bakılacak olursa ABD ve İsrail ile bu devletlerin bölgede iş birliği yaptığı güçler, İran için düşman hâline gelmiştir. İran İslam Devrimi’nin dışında İran-Irak Savaşı, 1990’lı yılların başındaki Körfez Savaşı ve ABD’nin terörizmle mücadele adı altında Orta Doğu’daki etkinliğini artırması Orta Doğu’da çeşitli güçleri İran ile iş birliği yapmaya itmiştir. Bu aktörler; Suriye, Hizbullah, Hamas, İslami Cihad, Pakistan’daki kimi milis örgütler, Yemen Husileri ile Irak ve Afganistan’daki kimi gruplar olarak sıralanabilir. Direniş Ekseni dâhilinde incelenebilecek her bir aktörün eksene dâhil olmasının arkasında belirli bir tehdit algısı yatmaktadır. Örneğin Suriye’nin, İsrail’e karşı Arap dünyası içindeki yalnızlığı ve diğer Arap ülkelerle arasındaki gerilimler, Suriye-İran iş birliğini güçlendirmiştir. Suriye gibi Hizbullah, Hamas ve diğer devlet dışı aktörler de 1980’li yıllardan itibaren tehdit algılarına bağlı olarak İran ile yakınlaşmıştır.
Suriye’de savaşın başlamasıyla Direniş Ekseni adı altında birlikte hareket eden müttefiklerin iş birliği imkânları artmıştır. İlginç olarak önceleri Arap Baharı’nı İslami Uyanış ve direnişin güçlenmesi olarak yorumlayan İran başta olmak üzere diğer aktörler, Suriye söz konusu olduğunda söylem değişikliğine giderek Esed rejiminin ABD ve İsrail’e karşı direnişin omurgası olduğunu belirtmişlerdir. Direniş Ekseni’ne mensup güçler, Esed rejimine söylem düzeyinde destek olmalarının yanında savaşın başından itibaren aktif rol oynamışlardır. Suriye İç Savaşı’nın ilk yıllarında Suriye rejimine muhalif çeşitli gruplar önemli başarılar kazanmış olsa da Direniş Ekseni’ne bağlı silahlı milislerin varlığı, rejimin ihtiyaç duyduğu silahlı insan gücünü temin etmiştir. Bir bakıma bu milisler, bölgede rejim muhalifleri ve DEAŞ’a karşı dengeleyici unsurlar olarak yer almışlardır. Suriye İç Savaşı boyunca aktörlerin yeni tehdit algıları, aralarındaki bağı kuvvetlendirerek ekseni daha entegre hareket eden askerî bir ittifaka dönüştürmüştür. Buna karşın, Hamas’ın diğer aktörlerin aksine Suriye rejimine destek vermemesi ve eksenden uzaklaşması tezin, Direniş Ekseni’nin temelde ortak tehdit algılarından beslendiğine dair argümanını destekler nitelediktedir. Zira Müslüman Kardeşler’in Orta Doğu’da yükselişi, benzer çizgide olan Hamas için tehdit durumunu ortadan kaldırmıştı.
Türk, sunumunun sonunda Direniş Ekseni’nin 1980’li yılların bölge şartlarında oluştuğunu ve eksenin Suriye İç Savaşı’nda askerî kapasitesini artırarak bir ittifaka dönüştüğünü yineledi. Direniş Ekseni’nin ortak kimlik ve ideolojiden çok ortak tehdit algılarıyla oluştuğunu ve devam ettiğini söyledi. Hamas’ın Suriye İç Savaşı sırasında eksenden uzaklaşmasının bunun kanıtı olduğunu belirterek sunumunu sonlandırdı.