İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) İstanbul tarafından çevrim içi olarak gerçekleştirilen kitabiyat sunumlarının ikincisinde, Rıza Oylum’un İran Sineması başlıklı çalışması konuşuldu. Sunum, İRAM YouTube kanalından canlı olarak izleyiciyle buluştu.
Rıza Oylum sunumuna, sinema alanında yaptığı çalışmalardan bahsederek başladı ve ilgi alanının Hollywood dışındaki sinema gelenekleri olduğunu belirtti. İran sineması alanında yapılan nitelikli çalışmaların, son yılları kapsamadığını fark ettiğini ifade eden Oylum, kitabı yazma fikrinin alanda güncel bir yayına duyulan ihtiyaç bağlamında doğduğunu söyledi. Yazar, kitabının içeriğinden ve yapısından bahsedip sunumunda şu sözlere yer verdi:
Kitabın ilk bölümü İran sinemasının tarihine ayrılmıştır. Daha sonra, İran sinemasının önemli ve tanınan yönetmenleri ve bu yönetmenlerin filmografileri konu edinilmiştir. Abbas Kiyarüstemi bu bağlamda hem İran sinemasında hem de dünya sinema geleneği içinde özgün bir yere sahip olduğundan öne çıkmaktadır. Filmlerindeki şiirsellik ve felsefi derinlik, Kiyarüstemi sinemasını farklı kılan unsurların başında gelmektedir. Muhsin Mahmelbaf ise hayatının farklı dönemlerinde çeşitli politik ve kültürel bakış açılarına sahip olmuş ve bunları sinemasına yansıtmış bir yönetmendir. 1979 Devrimi’ni hapiste karşılayan Mahmelbaf, sonraki dönemlerde Devrim’in oluşturduğu politik ve kültürel atmosferden rahatsızlığını belirtmekten geri durmamıştır. Ondan fazla ülkede film çekmesi bakımından da dikkate değer bir kariyere sahiptir. Mecid Mecidi’ye gelindiğinde Mecidi’nin, Türkiye’de en çok tanınan İranlı yönetmenlerden biri olduğu söylenebilir. Mecidi filmleri, genel olarak İran toplumunun geleneklerini savunan ve rejime ters düşmeyen içeriğe sahiptir. Cafer Penahi, Abbas Kiyarüstemi’nin yanında yetişmesine rağmen Kiyarüstemi’den çok farklı bir tarza sahiptir. Filmleri için seçtiği konular yüzünden rejimle sorunlar yaşamış olmasına ve film çekmesinin yasaklanmasına rağmen Penahi, bu yasakları delerek film yapmayı başarmıştır. Asgar Ferhadi, son yıllarda yaptığı filmler ve aldığı ödüllerle sinemaseverlerin dikkatini çekmiştir. Ferhadi, İran sinemasında kendisinden önce pek de ele alınmayan konulara yönelmiştir. Örnek olarak modern şehir hayatının getirdiği sıkıntılar ve sınıfsal farklılıklar, Ferhadi sinemasının temel konularını oluşturmaktadır.
Kitabın bir diğer bölümünde İran sineması denildiğinde akla gelebilecek kavramlara değinen yazar, edebiyatın İranlı yönetmenler için önemli bir beslenme kaynağı olduğunu ifade etti. Edebi eserlerin direkt uyarlanması dışında bazı senaryolarda şiirselliğin de ön planda olduğu görülmektedir. İran’da kısa film kültürü bu kitapta incelenen bir diğer konudur. İran’da eski ve hâlâ canlı olan bir kısa film kültürü vardır. İran Gençler Kısa Film Derneği isimli kuruluş, İran’ın farklı şehirlerinde ilgililere sinema eğitimi veren ve sinemaseverleri buluşturan bir kurum olarak İran’da sinema geleneğini beslemektedir. Kitapta İran sineması bağlamında incelenen başka bir kavram da kutsal savunma sinemasıdır. Türkiye’de nispeten az bilinen bu tarz, İran’da iç piyasaya yönelik filmler üretmektedir. İran-Irak Savaşı sırasında ortaya çıkan bu sinema türünde konular; savaş propagandası ve motivasyonundan, savaşın insanlarda açtığı manevi yaralar ve bunun ilişkilere yansıması gibi alanlara kaymıştır.
Oylum, sunumunun sonunda İran’da Türkçe başta olmak üzere diğer dillerde yapılan filmlere ve kadın sinemacıların İran sinemasındaki yerine değindi. Yazar, son yıllarda İran ve Türkiye’de katıldığı festivaller ve İran sineması hakkındaki diğer çalışmalardan bahsederek sunumunu sonlandırdı.