İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) İstanbul tarafından çevrim içi olarak gerçekleştirilen kitabiyat sunumlarının üçüncüsünde, Melek Gedik’in “Çağdaş İran Çocuk Şiiri” başlıklı çalışması konuşuldu. Sunum, İRAM YouTube kanalından canlı olarak izleyiciyle buluştu.
Melek Gedik, sunumuna İran çocuk edebiyatının gelişim dönemlerinden bahsederek başladı. İslam öncesi dönemde çocuklara doğrudan hitap eden bir eser olmamasına rağmen bu dönemde yazılan eserler içinde çocuklar ile ilgili kısımların olduğunu belirtti. Gedik, İslamiyet’in kabulünden sonra da uzun süre boyunca çocuk edebiyatı türünde müstakil eserlerin mevcut olmadığını ifade ederek Kabusname, Kelile ve Dimne, Gülistan ve Bûstan gibi eserlerin, çocukların eğitiminde kullanıldığını ekledi. Çocuk edebiyatının bağımsız bir alan olarak ancak Meşrutiyet Dönemi’nde ortaya çıktığını söyledi. Tezinde İran çocuk edebiyatını Meşrutiyet, Pehleviler ve Devrim sonrası olmak üzere üç farklı dönemde inceleyen Gedik, sunumunda şu sözlere yer verdi:
Meşrutiyet Dönemi’nde çocuk kavramı, önceki dönemlerden farklı olarak ele alınmaya başlanmıştır. Bu dönemde görülen matbaa kültürünün gelişimi, gazete ve dergi sayılarındaki patlama, Batı dillerinden çeviriler ve yeni eğitim kurumlarının açılması gibi kültürel gelişmeler çocuk edebiyatının doğuşuna uygun bir ortam sağlamıştır. Bilhassa çocuklar için okullar açan ve ders kitapları yazan Mirza Hasan Tebrizi’nin çabaları önemlidir. Bu dönemdeki çeviri faaliyetlerine gelindiğinde, Üç Silahşörler, Monte Cristo Kontu gibi eserlerin yanı sıra çocukların da okuyabileceği Ezop ve La Fontaine masalları Farsçaya çevrilmiştir. Pehleviler Dönemi’nde çocuklarla ilgili önceki yıllarda başlayan gelişmelerin hızlandığı görülmektedir. Bu dönemde, arzulanan modernliğe çocukların iyi eğitim almaları sağlanarak ulaşılabileceği düşüncesi önem kazanmıştır. İranlı entelektüellerin efsane ve halk hikayelerini derlemeleri, çocuk edebiyatına da bir canlılık getirmiştir. Ayrıca bu dönemde, çocuk edebiyatının gelişimine yönelik kurumsallaşmadan da söz edilebilir. Şura-yı Kitab-ı Kudek ve çocuk edebiyatı alanında geniş bir kütüphanesi olan Kanun-ı Pervereş-i Fekri-yi Kudekan ve Nov-cevanan gibi oluşumlar, bu kurumlara örnektir. Pehleviler Dönemi’nde çocuk edebiyatı akademik bir alan olarak da ortaya çıkmış bu konuda kuramsal çalışmalar yapılmıştır. Bu edebiyat türünün gelişimi fuar ve festivallerle desteklenmeye çalışılmıştır. İslam Devrimi sonrası dönemde de Meşrutiyet ve Pehleviler dönemlerindeki birikimin yanında, dönemin ruhuna uygun olarak savaş dönemi temaları ortaya çıkmıştır. Ayrıca sistemin, ideolojisini çocuklara aktarma isteği de çeşitli eserlere yansımıştır.
İran çocuk edebiyatının incelendiği üç farklı dönemde şiir edebi tür olarak öne çıkmaktadır. Meşrutiyet Dönemi çocuk şiirlerine bakıldığında şairlerce didaktik üslubun benimsendiği anlaşılmaktadır. Ayrıca bu dönemdeki şiirlerde dizeler genelde uzundur ve sözcük seçiminde çocukların durumu dikkate alınmamıştır. Form olarak da mesnevi, kıt’a ve kaside gibi geleneksel kalıplardan yararlanılmıştır. Pehleviler Dönemi’ne gelindiğinde İran toplumunda çocuğa ve çocukluk dönemine bakış açısının değiştiği söylenebilir. Bu dönemde yazılan şiirlerde çocuğun oyun ve eğlence gibi gereksinimlerini karşılama amacı güdülmüştür. Bu dönem çocuk şiirinde didaktik niteliğin azalmış ve çocuklarda doğaya ve canlılara ilişkin duyarlılık oluşturma arzusu öne çıkmıştır. Pehleviler Dönemi çocuk edebiyatında doğa, köy, şehir, aile gibi konular işlenmiştir.
Gedik, sunumunun son bölümünde Devrim sonrası çocuk şirini ele aldı. Bu dönemde çocuk şiirinin gelişmeye devam ettiğini ve Devrim ile savaş kavramlarının çocuk şiirinin konusu hâline geldiğini söyledi. Bu dönemin çocuk şiirinde didaktik üslubun yerini büyük ölçüde duyumsatıcı üsluba bıraktığını ifade etti. Çocuk şiirinden örnekler okuyarak sunumunu sonlandırdı.