İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Toplum Kültür Koordinatörlüğü tarafından çevrim içi olarak gerçekleştirilen tez sunumlarının altıncısında, Başak Kilerci’nin Boğaziçi Üniversitesinde 2013 yılında hazırlamış olduğu yüksek lisans tezi konuşuldu.
Sunumda, Oxford Üniversitesi Şarkiyat Enstitüsünde doktora çalışmalarına devam eden Başak Kilerci yüksek lisans tezinin içeriğini oluşturan Muzafferüddin Şah’ın kısa İstanbul gezisinin görsel ve yazılı temsili üzerine odaklanmıştır. Kilerci, İkdam gazetesinde bahsedilen fotoğraf albümünün izini bir süre İstanbul kütüphanelerinde sürdükten sonra bunları Gülistan Sarayı’nda bulduğunu; tezinin ana kaynağı olacak materyalleri bu şekilde elde ettiğini ifade etmiştir. Kilerci, söz konusu gezinin önemini şu şekilde aktarmıştır:
Muzafferiddün Şah’ın 1900 yılında gerçekleşen gezisinin hikâyesi bu tarihten iki yıl önceye dayanır. 1898 yılında Sultan II. Abdülhamid tarafından İran ile sınır anlaşmazlıklarını çözmek üzere gönderilen heyet, İran Şahı’na Sultan’ın davetini iletir. Şah, bu davete bir Avrupa seyahatinin sonuna İstanbul’u da ekleyerek icabet eder. Dolayısıyla ziyaretin siyasi arka planının sınır anlaşmazlıkları ve diğer sebepler olduğu anlaşılır. Osmanlı-Kaçar ilişkilerinin genel olarak iyi olduğu bilinse de bu gezi özelinde birtakım protokol savaşlarının yaşandığı ve Osmanlı matbuatının Sultan’ın üstün konumunu vurguladığı; bunlara, Şah’a hediye edilen fotoğraf albümlerinin içeriği de eklenince iki devlet arasındaki rekabetin varlığı daha net görülür. Örnek olarak İran tarafı Sultan II. Abdülhamid’in Alman kayzerini karşıladığı gibi Ortaköy İskelesinde karşılamasını talep eder. Sultan bu isteği kabul etmemekle birlikte Yıldız Sarayı içinde Şah’a jest olarak bugün mevcut olmayan Acem Köşkü’nü inşa ettirir. Ek olarak Sultan’ın Şah’a şehir gezilerinde pek eşlik etmediğin görülür. Ayrıca fotoğraflarda Şah’ın her anının görülmesine rağmen albümlerde Sultan’a veya ona ait özel mekânlara ait hiçbir fotoğraf yer almaz.
Kilerci’nin “Şah’ın görünürlüğü, Sultan’ın görünmezliği” olarak nitelediği bu durum II. Abdülhamid’in kendisini Şah’a karşı nasıl bir pozisyonda gösterdiğini yansıtmaktadır. Osmanlı gazetelerinin gezi ile ilgili haberlerine gelindiğinde dikkati çeken ilk husus gazetelerin, Kaçarların kendilerine atfettikleri ve kökleri Antik İran’a, Şiilik ideolojisine ve Türk-Moğol geleneğine dayanan tarihî meşruiyetten bahsetmeyip Kaçar Devleti’ni yalnızca “Devlet-i ‘Aliyye-yi Kacariyye” olarak anmalarıdır. Daha çarpıcı bir örnek ise Osmanlı gazetelerinin Şah’ın Sultan’ı görür görmez heyecana kapılıp elini öptüğünü belirtmesidir. Kilerci, tüm bu örneklerin Sultan II. Abdülhamid’in Şah’a Osmanlı kamuoyuna karşı kendi gücünü ve üstünlüğünü gösterme isteğini yansıtması bakımından kayda değer olduğunu ifade etmiştir.
İRAM’ın akademik çalışmalarda bulunan araştırmacılarla ilgilileri buluşturduğu tez sunumlarının sonuncusunda, Başak Kilerci tarihî ilişkileri yoğun olan bu iki ülkenin ilişkilerindeki farklı bir noktaya ışık tutmuştur.