İRAM İstanbul tarafından yapılan kitabiyat programının yedincisinde, Dr. Naseraddin Alizadeh tarafından kaleme alınan Sömürgeci Küreselleşme Çağında İran ve Hindistan: Aryanlar, Zerdüştîler ve İşbirlikçiler adlı kitabın sunumu yapıldı. Sunum, İRAM YouTube kanalından canlı olarak izleyiciyle buluştu.
Alizadeh; kitabının konusunun, Hindistan’daki Parsi toplumunun İran milliyetçiliğinin oluşumundaki rolü olduğunu söyleyerek sunumuna başladı. Kitabında hem maddi ve zorunlu dönüşümleri hem de çeşitli olumsallıkları göz önünde bulundurduğunu ifade etti. Bunlarla birlikte düşünce alanındaki değişimlerin de toplumu dönüştürmede etkili olduğunu iddia etti. Kitabında Karl Popper’ın aşamalı toplumsal mühendislik teorisi ile karşıtı olan ütopik toplumsal mühendislik teorisini de dikkate aldığını belirterek sunumunda şu sözlere yer verdi:
Parsi olarak adlandırılan Hindistan Zerdüştlerinin kökenleri tam olarak bilinmemektedir. Parsi toplumunun kendi geleneğine göre Müslümanların İran’ı fethinin ardından Hindistan’a toplu bir göç yaşanmış ve böylece Parsi toplumu oluşmuştur. 16. yüzyılın sonunda kaleme alınan Kıssa-yı Sincan adlı eserde de İran Zerdüştlerinin Hindistan’a toplu göçü, tarihsel bir olay olarak kabul edilmektedir. Bugünkü arkeolojik veriler ise İran’dan Hindistan’a toplu göçü doğrulamamaktadır. Dolayısıyla göç anlatısının, Parsiler arasında oluşmuş bir efsane olduğu anlaşılmaktadır.
Hindistan’ın, Birleşik Krallık’ın ekonomik ve siyasi hâkimiyetine girmesi, Parsiler için bir dönüm noktası olmuştur. Parsiler, yükselen ticaret ve sanayileşmeden paylarını almış ve zenginleşmiştir. Parsi toplumunun sosyoekonomik yükselişine Avrupa’da 19. yüzyılda etkili olan Aryanizm de eşlik etmiştir. Bu teoriye göre Aryan ırkı, en üstün ırk ve dünya medeniyetlerinin kurucusudur. Zenginleşen Parsiler, 19. yüzyıldan itibaren bakışlarını İran’a çevirmiştir. İran’daki Zerdüşt dindaşlarının sosyoekonomik durumunu düzeltmek ve İran’da Antik Dönem’e dair bir uyanış sağlamak başlıca hedefleri olmuştur. Bu amaçla çeşitli cemiyetler kurmuş ve İran’da lobicilik faaliyetlerine başlamışlardır. Manekci Limci Hataria’nın, 1854 yılından 1890 yılındaki vefatına kadar Parsilerin İran’daki temsilciliğini üstlenmesi, İran’a yönelik Parsi hayırseverliği ve etkisinin en önemli göstergesidir. Hataria’nın faaliyetleri sonucunda 1882 yılında Zerdüştlere yönelik uygulanan cizye vergisi kaldırılmıştır. Bu dönem genel olarak Zerdüştlerin sosyal ve ekonomik hayatlarında gözle görülür iyileşmelerin yaşandığı bir dönem olmuştur.
19. yüzyıl, İranlı entelektüeller için Antik Dönem’e dair uyanışın başladığı bir dönemdir. Bu uyanışı tetikleyen kaynaklar arasında Batı kökenli Aryanizm ile birlikte Desatir metinleri denilen bir dizi metin de etkili olmuştur. 17. yüzyılın başlarında Hindistan’da Azerkeyvan adlı bir Zerdüşt din adamının takipçileri olduğu söylenen kimseler, İran merkezli yeni bir tarih anlayışı ortaya koymuştur. Bu metindeki tarihî unsurlar her ne kadar ilmî görünmese de ilk nesil İranlı milliyetçiler üzerinde etkili olmuştur. Celaleddin Mirza’nın Name-i Hüsrevan eseri Desatirî tarih yazımının ilk ve en önemli örneklerindendir. Desatir metinlerinin bir diğer etkisi Farsça üzerindedir. Bilhassa Arapça kelimelerden arındırılmış bir arı Farsçayı savunan kimi İranlılar, Desatir metinlerinde görülen birçok kelimeyi Farsçaya aktarmışlardır.
Alizadeh, sunumunun sonunda Birleşik Krallık’ın kolonyal yönetiminin ve küreselleşme olgusunun Parsilerin sosyoekonomik seviyelerini yükselterek bakışlarını İran’a çevirmelerini sağladığını belirtti. Parsilerin İran milliyetçiliğinin oluşumunda önemli bir yere sahip olduğunu tekrarlayarak sunumunu tamamladı.