İran’ın Füze ve Drone Kapasitesi Adlı Çevrim İçi Panel Gerçekleştirildi

İran’ın Füze ve Drone Kapasitesi Adlı Çevrim İçi Panel Gerçekleştirildi

İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) tarafından 19 Ocak 2021 tarihinde “İran’ın Füze ve Drone Kapasitesi” adlı çevrim içi panel gerçekleştirildi. Panelin moderatörlüğünü İRAM Güvenlik Çalışmaları Araştırmacısı Çağatay Balcı yürütürken panelde konuşmacı olarak İRAM Güvenlik Çalışmaları Koordinatörü Hadi Atay ve Güvenlik Çalışmaları Asistanı Hurşit Dingil yer aldı. Panel, İRAM YouTube kanalında izleyiciye sunuldu.

Panelde, bölgesel gelişmeler bağlamında İran’ın drone ve balistik füze kapasitesi farklı boyutlarıyla değerlendirildi. Yakın zamanda icra edilen askerî tatbikatlara ve bu tatbikatların ne anlama geldiği konularına yönelik sorulara ışık tutuldu. Konuşmacılar ayrıca İran’ın mevcut füze ve drone kapasitesi üzerine değerlendirmeler yaparak olası savaş senaryolarında öne çıkabilecek konuları ele aldı.

Balistik Füze Kapasitesi ve Askerî Tatbikatların Perde Arkası

Panelde, son icra edilen füze tatbikatı dâhilinde İran’ın balistik füze kapasitesi üzerine değerlendirmelerde bulunan Atay, İran’ın nükleer çalışmalarını olduğundan daha az yoğunlukta sürdürdüğü imajını vermek istediğini vurgularken balistik füze ve drone kapasitesi ile ilgili gelişmeleri tam tersine, olduğundan daha abartılı bir şekilde servis etmektedir. Bununla birlikte İran’ın, art arda icra ettiği tatbikatların zamanlamasına dikkat çeken Atay, özellikle ABD’de yaşanan son gelişmelerle Donald Trump’ın başkanlık koltuğunu bırakması kesinleştikten sonra bu tür tatbikatların yapılmaya başladığını ifade etti. Ayrıca Atay, Trump’ın başkanlık görevinden ayrılmasından emin olunması ile Kasım Süleymani suikastı ve Muhsin Fahrizade suikastı gibi örtülü operasyonlarla zedelenen, İran’ın uzun zamandan beri kaybetmiş olduğu caydırıcılığını tekrar kazanmaya çalıştığını belirtti. Diğer taraftan füze tatbikatının, İsrail’e karşı caydırıcılık mesajı içerdiğinin ve olası bir İsrail saldırısına karşı hazırlık olduğunun altını çizdi. Bununla birlikte Atay, son zamanlarda ortaya çıkan İsrail kaynaklı haberlere göre İsrail’in İran nükleer tesislerine saldırı senaryoları üzerine çalıştığını, bu noktada Natanz ve Fordo nükleer tesislerinin hedef alınması durumunda İran’ın karşı atağa geçerek İsrail nükleer tesislerine saldırı düzenleyebileceğini de sözlerine ekledi. Atay bu bağlamda İran’ın son askerî tatbikatının bir caydırıcılık ve hazırlık göstergesi olduğunu ifade etti.

Tatbikatta Kullanılan Füzeler

İki gün süren tatbikat sırasında birinci gün 700-1.000 km menzilli Dezful ve Zülfikar füzelerinin test edildiğini ifade eden Atay, İran’ın bu füzeleri Irak ve Suriye’ye taşımak istediğini ve bahsi geçen füzelerle İsrail’e bu iki ülkeden saldırmayı hedefliyor olabileceğini ifade etti. İran’ın balistik füze kapasitesine yoğunlaşan Atay, Büyük Peygamber-15 tatbikatında kısa ve orta menzilli balistik füzelerin etkinliğinin arttığını ve özellikle bu füzelerin fırlatıldıktan sonra son etapta başlığından ayrılıp aniden hızlanarak hedefe güdümlenmesinin, bu füzenin tespit ve imha edilmesini zorlaştırdığını vurguladı. Atay ayrıca İran’ın nükleer tesislerine İsrail tarafından düzenlenecek herhangi bir saldırı karşısında, İran’ın desteklediği İslami Cihat, Hamas, Lübnan Hizbullahı ve Husiler gibi yerel müttefiklerin de İsrail’e füze saldırısı düzenleyebileceğinin ve bunun sonuncunda Arrow ve Demir Kubbe hava savunma sistemlerinin etkisiz kalabileceğinin altını çizdi. Tatbikatın ikinci gününde daha uzun menzilli olan İmad, Kadir ve Siccil füzelerinin test edildiğini belirten Atay, İran tarafından bu füzelerin 1.700-2.000 km menzili olduğu söylendiğini ve İran topraklarından Hint Okyanusu’nun kuzeyindeki bir hedefin, bu füzelerle vurulduğunun iddia edildiğini ancak buna dair kanıtlar bulunmadığını vurguladı.

Hint Okyanusu’nun Hedeflenmesi

Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Hava-Uzay Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Emir Ali Hacızade’nin, “Sahillerimizden 250-300 km uzaklıktaki hedeflere değil, Hint Okyanusu’na ulaşmak istiyoruz.” açıklamasını değerlendiren Atay, İran’a karşı olası bir saldırının denizden geleceği varsayımıyla tatbikatların, gerçek savaş senaryoları üzerine kurularak Hint Okyanusu ve Kızıldeniz’deki mobil tehditler üzerine yoğunlaştığını ifade etti. DMO Genel Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami’nin “Balistik füzelerimizin hedefi artık düşman filolarıdır.” açıklamasını hatırlatan Atay, İran’ın karadaki isabet ve tahrip kapasitesinin Aramco ve Aynu’l-Esed saldırılarında başarıyla test edildiğini ancak İran’ın mevcut envanterinde ülkenin 1.800 km uzaklığındaki savaş gemilerini hedef alacak füzelerin mevcut olmadığının da altını çizdi.

Öte yandan Atay, İran’ın artık karadan karaya füze envanteriyle istenen hedefleri vurma konusunda gelişmiş bir kapasiteye sahip olduğunu ve yürütülen yeni çalışmaların özellikle denizdeki hedefleri vurabilme üzerine şekillendiğini ifade etti. Bu hazırlıkların, ABD kaynaklı olası uzak menzilli deniz saldırılarına karşı şekillendiğini sözlerine ekledi. Bununla birlikte İran’ın, İsrail’e karşı füze saldırısı düzenleyebilmesi için uydu görüntüleme yeteneklerine sahip olması gerektiğini belirten Atay, bu açıdan füzelerle herhangi bir İsrail hedefini vurmak için uydu koordinatlarına ve gözlem amaçlı yüksek teknolojilere ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi.

İran (S)İHA’larının Operasyonel Kabiliyeti

Panelde İran’ın drone kapasitesi ve bölgesel etkisine dair kapsamlı değerlendirmelerde bulunan Dingil, drone kapasitesinin tatbikatlarda öne çıkartılan bir husus olduğunu ancak bu droneların operasyonel kabiliyetlerinin teknik bilgilerden ve sayılardan ziyade saha gerçeklikleri karşısındaki performasının önemli olduğunu vurguladı. Ayrıca İran dronelarının güçlü ve zayıf yanlarını ele alan konuşmasında İran droneları ve bölgesel çapta etkisini Suudi Arabistan Aramco Petrol Tesislerine düzenlenen saldırı örneği üzerinden anlattı. Bununla birlikte, dikkat çekici bir husus olarak Patriot Hava Savunma Sistemlerinin nasıl etkisiz kaldığını, hangi şartlarda böyle bir zafiyetin ortaya çıktığını detaylıca ele aldı. Konuşmacı bu kapsamda, Patriot Hava Savunma Sistemlerinin 120 derecelik bir görüş açısına sahip olduğunu, geriye kalan açılardan saldırının gerçekleştiğini belirtti. Ayrıca saldırıda kullanılan kamikaze droneların, basit yapıda olması ve oluşturması beklenen tehdidin ısı ve hızını karşılamaması gibi özelliklerden dolayı oluşan zafiyet nedeniyle hava savunma sistemini etkisiz bıraktığını ifade etti. Bununla birlikte İran dronelarının operasyonel kabiliyetlerinin; haberleşme menzili ve uydu entegrasyonu, otonom ve yapay zekâ teknolojileri gibi kritik ihtiyaçları karşılayamadığından ötürü kısıtlı olduğunu vurguladı. Öte yandan Dingil, Suriye’de İran dronelarının etkisinden bahsedilebilmesi için bu araçların 150 km ve üzeri bir haberleşme menziline sahip olması gerektiği tespitinde bulundu.

İRAM tarafından düzenlenen ve İran’ın icra ettiği askerî drone ve balistik füze tatbikatlarını detaylıca ele alan İran’ın Füze ve Drone Kapasitesi adlı paneli, izleyicilerinin sorularının yanıtlanması ile sona erdi.


Panelin tamamını izlemek için tıklayınız