19 Ekim’de İRAM’da düzenlenen panel, Cumhurbaşkanı Ekonomi Başdanışmanı Doç. Dr. Hatice Karahan’ın açılış konuşmasıyla başladı. Karahan konuşmasında; küresel finansal sistemin ABD ve dolayısıyla ABD para birimi dolar tarafından domine edildiğini, bunun bazı sorunlar yarattığını ve bu sorunların son yıllarda giderek arttığını dile getirdi. Geçtiğimiz on yılda yaşanan ekonomik ve siyasi krizler ve bunların neden olduğu trajediye dikkat çeken Karahan, bu sorunların ileride de yaşanacağını ve küresel finansal yapısının dönüştürülmesi gerektiğini söyledi. Dünyada siyasi ve ekonomik sorunların giderek artması ve derinleşmesi nedeniyle dünyanın birçok ülkesinin gerek siyasi ve gerek de ekonomik yönetişim bağlamında bir arayış içine girdiğini belirtti. Bu arayışlardan birisinin ülkeler arasında ticaretin yerli paralarla yapılması olduğunu dile getiren Karahan, yerli parayla ticaretin artması ile ABD dolarına olan talebin azalacağını ve bunun doların neden olduğu istikrarsızlığı azaltacağını söyledi. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzunca bir süredir ulusal parayla ticareti teşvik ettiğini ve Türk iş adamlarının yurt dışındaki tacirlerle yaptıkları ticarette yerli para ile alışveriş yapmak için çaba göstermelerini istediğini söyleyen Karahan bu hususta Türkiye’de ciddi bir siyasi kararlılık olduğunun altını çizdi.
Panelde ikinci olarak İla Patnaik söz aldı. Dr. Patnaik, ulusal para kullanımı hususunda Hindistan’ın tecrübelerini paylaştı. 2016 yılında dünya ticaretinde doların kullanım oranı %88 civarında olduğunu söyleyen Patnaik; 10 yıl önce dolar dışında AB para birimi Avro, Japon yeni ve İngiliz sterlini önemli iken son 10 yılda Çin para biriminin (RMB) önem kazanmaya başladığını bunun aksine geçtiğimiz 10 yılda uluslararası ticarette avro, yen ve sterlinin önemini yitirdiğini dile getirdi. Hindistan para birimi rupinin her ne kadar dış ticarette kullanımı yaygınlaşsa da dünya ticaretinde payının son derece düşük olduğu gözlemlendiğini aktaran Patnaik, ulusal para birimimin yaygınlaşmasının özellikle komşu ülkeler arasında güçlü ticari ilişkilere bağlı olduğunu dile getirerek bu bağlamda Hindistan’ın sorunlar yaşadığını söyledi. Dr. Patnaik, rupinin kullanımının artmasının ancak Hindistan’ın komşu ülkelerle ticaretinin artmasıyla mümkün olacağını ancak Hindistan’ın komşularıyla yaşadığı politik sorunlar nedeniyle komşu ülkelerle ticaret hacminin çok düşük düzeyde kaldığını ve bunun da rupinin uluslararası para birimi olma yolunda ciddi mesafe kaydetme ihtimalini azalttığını vurguladı.
Panelde üçüncü olarak MÜSİAD Ankara Başkanı İlhan Erdal söz aldı. Erdal, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda ciddi çaba harcadığını ancak iş adamları olarak TL kullanarak ticaret yapma hususunda istekli olmalarına rağmen yurt dışında yerleşik ticaret adamları ile TL kullanmak suretiyle yapılacak ticaretin ancak o ülkelerde bu tür adımları destekleyecek kurumsal altyapının (bankacılık, ikili anlaşmalar) hazırlanmasıyla mümkün olabileceğini belirtti.
Panelde dördüncü konuşmacı olan Dr. Marcel Salikov, Rusya’nın bu konudaki tecrübelerini paylaştı. Eski Sovyetler Birliği hinterlandı içinde yer alan ülkelerde (Eski Sovyet Cumhuriyetlerinde) hâlen finansal sistemin yeterince gelişmemiş olması nedeniyle Rus para biriminin yaygın olarak kullanıldığını ve bunun Rus para birimini ticarette önemli bir araca dönüştürdüğünü dile getirdi. Dr. Salikov, Rus para biriminin uluslararası ticaretten yaygın olarak kullanılmasında aslında ağırlıklı olarak Eski Sovyetler Birliği ülkelerinin ticari ilişkilerde hâlen Rusya’yı tercih etmesinin ve söz konusu ülkelerdeki finansal sistemin yeterince gelişmemiş olmasının birinci derecede etkili olduğunu belirtti. Dr. Salikov, Rusya’nın ciddi petrol ve doğal gaz üretici ve ihracatçısı olmasına rağmen bu ürünlerin ticaretinde Rus rublesi kullanılmadığını ve enerji ticaretinin ağırlıklı olarak avro ya da dolar üzerinden yapıldığını dile getirdi. Dr. Salikov dünya enerji piyasasında fiyat oluşma karakteristiğinin ABD doları ile yapılmasının bu bağlamda önemli olduğunu ve bu nedenle bu piyasada değişimin kolay olmayacağını söyledi. Dr. Salikov’un vurguladığı diğer bir önemli husus ülkelerin uzlaşma gerektiren bazı hususlarda zorluklar çıkarması oldu. Bu bağlamda Dr. Salikov, Örneğin ulusal parayla ticaret konusu gündeme geldiğinde Rusların ruble, Türklerin TL, İranlıların riyal kullanmak istediğini ve bütün tarafların kendi parasının kullanılmasını talep etmesi nedeniyle uzlaşı zemini oluşmasının zorlaştırdığını söyledi. Dr. Salikov ayrıca ulusal para birimi kullanılmasının birtakım hukuki ve kurumsal altyapıya ihtiyaç duyduğunu ve bu altyapının tam olarak oluşturulmadan ulusal para ile ticaretin yaygınlaşmasının zor olduğunu ekledi.
Akabinde Dr. Rasool Khansari İran’ın uzunca süredir ABD yaptırımlarıyla mücadele ettiğini ve özellikle yakın dönemde ABD tarafından küresel finansal sisteminin ABD’nin siyasi çıkarları için acımasızca kullanıldığını söyledi. İran olarak bununla mücadele etmek zorunda kaldıklarını ancak bu sistemle İran’ın tek başına mücadele etmesinin son derece zor olduğunu belirtti. Dr. Khansari, küresel finansal sisteminin neden olduğu mevcut sorunları aşmak için başta ulusal para birimi ile ticaret olmak üzere İran’ın uzunca süredir farkı alternatif arayışları içinde olduğunu ve bu alanlarda İran’ın kısmen başarılı olduğunu dile getirdi. Dr. Khansari ayrıca İran ile ticaretin bu denli zor olduğu bir dönemde, Türkiye gibi dost ülkelerin İran’a yardımcı olduklarını söyledi. İran ile ticaretin zorluklarının yanında İran’ın kurumsal ve hukuksal altyapısında birtakım sorunlar olduğunu ve yaptırımların yanında bu tür sorunların İran’ın ticaret potansiyelinin gelişmesine engel olduğunu vurguladı.
Son olarak Doç. Dr. Abdulkadir Develi; geçmişte İslam ülkelerinin ticareti kolaylaştırmak için birtakım çabaların olduğunu ve İslam ülkeleri arasında ticaretin genişletilmesi ve bir tür ortak para birimi kullanılması için gayret edilmesi gerektiğini dile getirdi.