Mercer Street Krizi Etkisinde Evin Hapishanesi Misillemesi

Mercer Street Krizi Etkisinde Evin Hapishanesi Misillemesi
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz
Araştırmacı Hurşit Dingil

Londra merkezli Zodiac Denizcilik firması tarafından işletilen MV Mercer Street adlı tanker, 29 Temmuz Perşembe günü Umman açıklarında kamikaze drone saldırısına uğradı. Saldırı, gemi mürettebatından birisi kaptan, diğeri güvenlik görevlisi olmak üzere iki kişinin ölümüyle sonuçlandı. Aynı zamanda geminin, komuta ve idaresinin yapıldığı yer olan köprü üstü bölgesinde hasar oluştu. Saldırıya uğrayan geminin, İsrailli armatör Eyal Ofer’e ait olduğu öğrenildi. Bu bilginin öğrenilmesinin ardından söz konusu olayın, son zamanlarda denizlerde devam eden İran-İsrail arasındaki gölge savaşlarının yeni bir halkası olduğu yönünde tartışmalar başladı. Nitekim İsrail, ABD ve İngiltere; olayın sorumlusunun İran olduğunu ve bu saldırının uluslararası deniz taşımacılığını baltaladığını, bu tür eylemlerin kabul edilemez olduğunu belirtti.

Saldırı pek çok açıdan önemli ve farklı bir karakteristiğe sahiptir. Özellikle bu saldırıda hasar ölçeği açısından gölge savaşlarında görülen karakteristikten farklı olarak sivil/ticari gemi mürettebatından iki kişi öldürüldü. Bu anlamda denizlerdeki gölge savaşlarında ölümle sonuçlanan olaylar oldukça nadir görülmektedir. Bu yüzden söz konusu olay, diğer saldırı örneklerine göre farklı bir şekilde değerlendirilmektedir. Bu saldırının bir diğer ayırt edici özelliği de öldürülen mürettebattan birinin Birleşik Krallık vatandaşı, diğerininse Romanya vatandaşı olmasıdır. Dolayısıyla oluşan tepkiler de uluslararası kamuoyunun etkisinde gelişti. Önceki saldırılara karşı tepkiler İsrail ya da ABD etrafında sınırlı kalırken Mercer Street krizinde uluslararası boyutta güçlü bir tepki oluştu. Öyle ki saldırının nasıl yapıldığına dair detaylar, saldırıda yer alan aktörler ve saldırının sorumluluğu noktasında İran’a karşı doğrudan ve açık suçlamalar yöneltildi. Bu gelişme de denizlerde süregelen önceki saldırılara kıyasla oldukça nadir görülen bir durum olarak değerlendirilebilir. ABD, İsrail ve Birleşik Krallık, bu saldırının karşılığı olacağını ve müşterek olarak olası seçeneklerin ele alındığını duyurdu. Kriz, diplomatik açıklama ve eylemlerle, olayın detaylarına ilişkin suçlamalarla büyürken bu saldırıya karşı verilecek tepkinin nasıl olacağına dair spekülasyonlar da gündemi meşgul etmeye başladı.

Olayın geçmesinden kısa bir zaman sonra İran’da Avrupalı esirlerin tutulduğu yer olarak bilinen Evin Hapishanesinin kamera kayıtları, “Ali’nin Adaleti” isimli hacker grubu tarafından sızdırılmaya başlandı. Sızdırılan görsel içerikler, İran’ı uluslararası kamuoyunda insan hakları ve esirlere muamele konularında köşeye sıkıştırabilecek türden içeriklerdi. Söz konusu sızdırma girişiminin, İsrail tarafından yapıldığı ileri sürülmeye başlandı. Bu girişim, dolaylı olarak İsrail’in İran’a karşı misillemesi olarak nitelendirildi. Ancak gelişen bu olayın bağlamına bakıldığında İsrail yerine farklı aktörlerin yer alabileceği senaryolardan bahsetmek mümkündür. Bilhassa bu sızdırma operasyonunun ön plana çıkan hedefleri ve özellikleri dikkate alındığında İsrail’den ziyade Birleşik Krallık’ın maksatlarına uyum sağlayan bir profil görünmektedir. Nitekim Mercer Street krizinin hemen ardından gerçekleşen bu olay hem uzun süredir Avrupalı ülkelerin endişe kaynağı olan İran hapishanelerindeki Avrupalı esirlerin durumu konusuna hem de Birleşik Krallık’ın Mercer Street krizi sonrası yaptığı açıklamalara uyum sağlamaktadır.

Mercer Street saldırısı sonrası Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson’ın “Birleşik Krallık siber saldırı ile misilleme yapabilir.” ifadesi de bu noktada önemli bir yerde durmaktadır. Ayrıca Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı kaynaklarının da “İran’a misilleme olarak siber saldırı seçenekleri üzerine çalışılıyor.” söylemleri de söz konusu olayı anlamak adına önemli bir göstergedir. Bu doğrultuda, Evin Hapishanesine dair görsel içeriklerin sızdırılması aşağıdaki iki farklı senaryo üzerinden okunabilir:

• Birleşik Krallık’ın tek başına gerçekleştirdiği bir misilleme saldırısı

• Birleşik Krallık teşvikiyle İsrail ve ABD ortak iş birliğiyle gerçekleştirilen bir misilleme saldırısı

Diğer taraftan Evin Hapishanesine dair görsel içeriklerin sızdırılması, ABD-İran arasındaki görüşmelere de zarar vermeyecek düşük profilli bir misilleme niteliğindedir. Söz konusu misillemede görece daha yumuşak bir seçeneğe başvurulmuş olduğundan bu tercih, ABD-İran arasında oluşabilecek yeni müzakereler ve anlaşmaya dair niyetler açısından dikkate değer bir gösterge olarak kabul edilebilir.