İran Basın Bülteni (11-17 Kasım)

İran Basın Bülteni (11-17 Kasım)
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İç Politika


FATF Tartışmaları

İran’da uzun süredir devam eden FATF konusu, geçtiğimiz hafta Ekonomi ve Maliye Bakanı Abdulnasır Himmeti’nin açıklamalarıyla yeniden gündemin üst sıralarına taşındı. İLNA haber ajansının aktardığına göre Himmeti, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada FATF ile ilgili olarak, “Konuyu takip ediyoruz ve inşallah yasal yollarla ilerleyeceğiz. Bence bu, ülkenin çıkarlarına uygundur.” dedi. Konunun Düzenin Yararını Teşhis Konseyi’ne (DYTK) taşınmasıyla ilgili olarak da “Başka bir yol üzerinden ilerliyoruz ve inşallah Meclis’e de götüreceğiz.” şeklinde konuştu. FATF’a karşı çıkan muhafazakâr cenahın gazetesi Keyhan’da yayımlanan bir köşe yazısında Himmeti’nin bu açıklamaları kınandı. Özellikle “başka yol” ifadesi, Konsey üyelerinin çoğunluğunun ikna edilemediği şeklinde yorumlandı. Himmeti’nin Merkez Bankası Başkanı olduğu Hasan Ruhani döneminde kabul edilen JCPOA, FATF ve Paris İklim Anlaşması’nın, son yıllarda İran ekonomisindeki en kötü göstergelere yol açtığı iddia edildi. Ayrıca bu politikaların sorumlularının, zarar verici yaklaşımlarını halka pozitif bir olgu olarak sunmalarının “şaşırtıcı” olduğu vurgulandı.

Cihan-ı Sanat gazetesi ise “Siyasiler İçin Yoğun Bir Gün” başlığıyla manşete taşıdığı haberde, FATF meselesinde DYTK Başkanı Sadık Laricani’nin görüşlerine yer verdi. Haberde, Laricani’nin sadece İran’ın FATF dosyasıyla ilgili belirsiz iki tasarıdan biri olan Palermo Sözleşmesi’ne katılımını tam olarak desteklemekle kalmadığı, aynı zamanda CFT Sözleşmesi’ne katılım konusunda bazı tereddütleri olsa da bu sorunların çözülebileceğine inandığı ifade edildi. İran gazetesi, “DYTK Başkanı’nın FATF Konusundaki Yeni Tutumu” başlıklı haberinde, Laricani’nin, FATF kabulünün yaptırımların olduğu mevcut durumda ne kadar etkili olacağı sorununa dikkat çektiğini aktardı. Ayrıca, DYTK’daki bazı üyelerin muhalefetiyle ilgili olarak Laricani’nin, “Fikrimce, yarar açısından düşünmek için hesaplama yapılabilir. Eğer yarar zarara göre ağır basarsa, konseydeki arkadaşlarımız kesinlikle buna karşı çıkmazlar.” ifadelerini kullandığı belirtildi.

İnternet Kısıtlamalarının Kaldırılması Tartışması

Mesud Pezeşkiyan hükûmetinin vaatlerinden biri olan internet kısıtlamalarının kaldırılması konusu, İran’da gündemdeki yerini koruyor. İSNA haber ajansı, Pezeşkiyan’ın 13 Kasım’daki Bakanlar Kurulu toplantısında bu konudaki görüşlerini aktardı. Cumhurbaşkanı, “Bilimsel değerlendirmeler ve internet kısıtlamalarının sosyal etkilerinin analizi, bu planın hiçbir hedefinin gerçekleşmediğini, aksine başka zararlar ve sorunlar yarattığını göstermektedir” diyerek, bu sürecin devamını “şaşırtıcı” olarak nitelendirdi. Pezeşkiyan, hükûmetin internet kısıtlamalarını kaldırma planının sosyal medyayı tamamen serbest bırakmak anlamına gelmediğini belirtti ve bunun, “aksine yönetimin geliştirilmesine ve halkın bu alanı daha verimli kullanmasına” yol açacağını vurguladı. Ayrıca, Dijital Dünya Yüksek Konseyi’nin toplantısında alınan kararların uygulanmasının hızlandırılması, konunun çeşitli boyutlarının incelenmesi ve endişelerin giderilmesi amacıyla özel bir çalışma grubunun oluşturulmasının önemine değindi. Bu grubun çalışmalarının sonuçlarının bir sonraki toplantıda sunulmasının nihai karar için kritik olduğunu ifade etti. Konuya ilişkin İran ve İtidal gazeteleri, Cumhurbaşkanının “İnternet kısıtlamalarının devam etmesi kabul edilebilir değil” açıklamasını manşete taşıdı. Risalet gazetesi ise “İnternet Kısıtlamalarına Hayır, Yönetime Evet” başlığıyla gündeme yer verdi.

Hükûmet Sözcüsü Fatma Muhacerani, konuyla ilgili olarak, “Hiçbir mafya, İran halkının mutabakatının karşısında duracak güce sahip değildir” dedi. Şark gazetesi, Vahide Kerimi imzalı görüş yazısını “İnternet Kısıtlamaları: Bugün ve Yarın” başlığıyla yayımladı. Yazıda yetkililerin ifadelerine yer verilerek, VPN mafyasına ve Sosyal Medya Yüksek Konseyi’nin özel grubunun son çalışmalarına değinildi. Ayrıca, mevcut şartlar altında internet kısıtlamalarının kaldırılmasının “daha yakın” göründüğü belirtildi. Bunun için “uygun zemin hazırlanması ve ülkenin yürütme sistemindeki tüm birimlerin rızasının alınması” gerektiği hatırlatıldı.

Hasan Humeyni’nin internet kısıtlamalarını eleştiren görüşleri de medyada yankı buldu. Örneğin, Arman-ı İmruz gazetesi, Humeyni’nin, “Bazen, dünyanın çoktan geride bıraktığı şeylere takılıp kalıyoruz. Bugün tartışma, filtrelemenin olup olmaması üzerine; ancak bu durumda bile yaklaşık 50 milyon kişi Telegram kullanıyor!” ifadelerini ilk sayfaya taşıdı.

Sistan ve Beluçistan’da Devam Eden Güvenlik Sorunları

İSNA haber ajansının DMO Kara Kuvvetleri Kudüs Karargâhı’ndan aldığı bilgiye göre, Sistan ve Beluçistan eyaletindeki Sirkan bölgesinde, 5 yerel Beluç Besici 10 Kasım akşam saatlerinde hayatını kaybetti. Aynı ajansın 13 Kasım tarihli haberine göre, DMO Kara Kuvvetleri Kudüs Karargâhı, “Son 48 saat içinde Siyonist rejime bağlı 4 paralı teröristin öldürüldüğünü, 7 kişinin tutuklandığını ve 5 kişinin de güvenlik güçlerine teslim olduğunu” açıkladı.

Şark gazetesi, Sistan ve Beluçistan eyaletinde devam eden terör eylemlerine neden olan faktörleri ve parametreleri araştırmak amacıyla uzman İhsan Huşmend ile bir söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşide, Pezeşkiyan döneminde yapılan ulusal mutabakat söylemi ve ilk yerel Sünni vali atanması gibi adımların beklenilenin aksine bölgedeki güvenlik durumunu neden iyileştirmediği soruldu. Huşmend, güvenlik ve düzen sorunlarının kısa vadede çözülemeyeceğini vurgulayarak olayın ülke içi ve bölgesel kökenlerine değindi. Ayrıca, konuyla ilgili genel ve somut önerilere yer verdi. Öneriler arasında, hükûmetin yoksul bölgeler için kapsamlı, “akıllıca hazırlanmış ve gerçekçi bir öneri paketi” sunması, Pakistan tarafıyla ciddi müzakereler yaparak sınırın iki tarafında yeni bir güvenlik düzenlemesine gidilmesi gibi hususlar bulunuyor.

Kadın Cinayetleri

İRNA Haber Ajansı muhabiri Mansure Kadiri Cavid’in, 10 Kasım’da eşi tarafından katledilmesi ve yakın tarihlerde yaşanan diğer kadın cinayetleri, İran basınında geniş yankı buldu. İtimad gazetesi, “48 Saat İçinde Tahran’da İkinci Korkunç Cinayet” başlıklı haberinde, Kadiri Cavid cinayetinden kısa süre sonra 44 yaşında emekli avukat olduğu belirtilen bir erkeğin, eşi (37) ve oğlunu (7) öldürdükten sonra intihar ettiği vakayı aktardı. Aynı gazetenin bir başka yazısında Ferah Kadirniya, “Gazeteci Kadının Avukat Eşi Tarafından Öldürülmesi” başlıklı haberinde, son cinayet temsilinde ülkedeki durumun  aciliyetine dikkat çekti. Haberde kadın cinayetlerindeki artış vurgulanırken, şu ifadelere yer verildi: “Hükûmetin, sosyoloji ve psikoloji alanındaki uzmanların iş birliğiyle bu şiddetle ilgili ciddi bir çaba göstermediği sürece, bu tür aile içi şiddet olayları her geçen gün artmaya devam edecek ve pratikte şiddet yanlısı, şiddete maruz kalmış ve hastalıklı bir toplumla karşı karşıya kalacağız.” Yazıda, hükûmetin yasalarındaki yaklaşımını değiştirme gerekliliğinin aciliyeti de vurgulandı. Ayrıca son günlerde ülkenin farklı bölgelerinde yaşanan kadın cinayetlerine dikkat çekilerek, “Bu cinayet, toplumun tüm kesimleri için, yüksek eğitimli aileler, orta düzey bilgiye sahip aileler ve geleneksel aileler dahil olmak üzere, bir tehlike çanıdır.” denildi. Sazendegi gazetesi ise trajik olayı “Kadınlar Çığlık Atmaz” başlığıyla manşetine taşıdı. Yazıda, son cinayetin detayları aktarılırken, kadın cinayetlerindeki artışa ve konuyla ilgili bazı istatistiklere yer verildi. İran’da 1403 yılının sadece ilk 3 ayında 35 kadının katledildiği bilgisi paylaşıldı. Hukukçu ve sosyolog uzmanların görüşlerine yer verilen yazıda, Kadınları ve Çocukları Şiddetten Koruma Yasa Tasarısı’nın yıllardır Meclis’te bekletilmesi ve mevcut yasaların caydırıcılıktan uzak olması eleştirildi. Keyhan gazetesi ise, “Partili Kadının Savunucuları Çığlık Atmaz” başlıklı yazısında, Sazendegi gazetesi özelinde reformist medyayı eleştirdi. Reformist medyanın trajik cinayeti bahane ederek yasa tasarısını gündeme taşıdığı iddia edildi. Ayrıca, Mitra Ustad’ın eski Tahran Belediye Başkanı ve reformist siyasetçi Muhammed Ali Necefi tarafından öldürülmesi olayını farklı bir retorikle sunmaları hatırlatılarak reformist medya eleştirildi.

Mehr haber ajansı Kadın ve Aile İşlerinden Sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Zehra Bihroz Azer’in bu konudaki açıklamalarını aktardı: “Kadınların güvenliğini sağlama yasa tasarısı, ilk günden itibaren hükûmetin gündeminde yer aldı. Mevcut prosedürlere uygun olarak, bu yasa tasarısının incelenmesinin hızlandırılmasını talep ettik. Şimdi de Meclis üyelerinden, hükûmetin geçen ay yeniden takip ettiği bu talebe uygun olarak, bu tasarıyı gündeme alıp acilen değerlendirmelerini rica ediyoruz. Ancak, böyle üzücü olayları önlemenin tek yolu bu değil.”

“Başörtüsüzlüğü Bırakma Kliniği” Açılması

İyiliği Emretme ve Kötülükten Sakındırma Merkezi Tahran Eyaleti Başkanı Mehri Talibi Darestani’nin bu hafta yaptığı açıklamalar, İran’da tartışmalara yol açtı. Khaber Online haber ajansına göre Darestani, “merkeze aileler, kadınlar ve genç kızlar tarafından yapılan mükerrer başvurular” sonucunda yapılan araştırmalarda, “çevresel baskılar ve diğer etkenlerin şer’i örtünme sınırları dışında bir giyim tarzını zorunlu olarak seçmeye yol açtığının” tespit edildiğini belirtti. Bu değerlendirmeler doğrultusunda Tahran’da “Başörtüsüzlüğü Bırakma Kliniği” açılacağını duyurdu.

İSNA haber ajansı, hükûmet sözcüsü Muhacerani’nin konuya gelen tepkiler üzerine yaptığı açıklamayı aktardı: “Hükûmet, başörtüsü gibi inanç temellerinin oldukça önemli olduğu kültürel ve sosyal meselelerdeki tutumunu defalarca açıklamıştır ve bunu tekrar etmeye gerek yoktur.” Muhacerani, hükûmetin böyle bir kliniğin kurulmasından haberdar olmadığını ifade etti. Mehr haber ajansı ise Kadın ve Aile İşlerinden Sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Zehra Bihroz Azer’in bu konuda hükûmetin herhangi bir müdahalede bulunmadığını veya rol üstlenmediğini belirttiğini bildirdi. Bihroz Azer, “Başörtüsü konusu bir eğitim meselesidir ve ailelerin içinde başlamalıdır. Programımızda, ailelerin çocuklarını başörtüsünü seçmeye ikna etmelerini sağlamak yer almaktadır” şeklinde konuştu.

İyiliği Emretme ve Kötülükten Sakındırma Merkezi Sosyal İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Muhammed Rıza Mirşemsi ise tepkiler üzerine, bu merkezler için “klinik” yerine “mahfil” kelimesinin kullanılmasının daha uygun olduğunu belirtti. Mirşemsi, “Klinik kelimesinin kullanılmasının, diğer başörtüsüz kişilere hastalıklı bir bakış açısı getirdiği anlamına kesinlikle gelmemektedir ve bu tür bir yaklaşım merkezimizde asla mevcut olmamıştır” dedi. Mirşemsi, toplantılara üç gruptan kadınların katıldığını söyledi: çocuklarında “başörtüsüzlük sorununu çözmek” isteyen aileler, bu durumla “kendileri mücadele eden kızlar” ve yargı mercileri tarafından yönlendirilen kişiler. Üçüncü grubun katılımının, İyiliği Emretme Merkezi’nin, yargı kurumuna para cezası yerine alternatif bir ceza uygulanması önerisi sayesinde gerçekleştiği ifade edildi.

Konuya ilişkin İtimad gazetesinde Simâ Pervâne-Goher’ın yazdığı haberde, Darestani’nin politik geçmişi ve görüşleri hakkında bilgiler verildi. Haberde, klinikle ilgili açıklamalardaki tutarsızlıklara dikkat çekildi. Bu kliniğin, 2022 sonbaharındaki olaylardan sonra “muhafazakâr kesimlerin düşünce merkezlerinde gündeme gelen binlerce politika ve projeden biri gibi göründüğü” öne sürüldü. Projenin genel yaklaşımı, Hüccet Abdulmaliki’nin tepki çeken planlarına benzetildi. Birçok muhafazakâr, bu tür “başörtüsüzlükle mücadele yöntemlerinin” artık eleştirildiği bir dönemde hâlâ bu fikirlerin savunulmasını, “zurnayı ters tarafından çalmak” olarak nitelendirdi.


Dış Politika

Trump Hükûmetiyle Nasıl Bir Politika İzlenecek?

Trump Kabinesinin açıklandığı bu hafta, İran’da Tahran-Washington ilişkilerinin geleceği yoğun bir şekilde tartışıldı. Keyhan gazetesi, Trump’ın yeni kabinesinin özelliklerini “Siyonist ve İran Karşıtı; Trump Kabinesinin İki Temel Özelliği” başlığıyla, Cevan gazetesi ise “Trump’ın Çılgın Adamlarıyla Diplomasi” başlığıyla manşetine taşıdı. Reformist Hemmihen gazetesinde, akademisyen Nasır Hadiyan tarafından kaleme alınan “Trump ile Ne Yapalım?” başlıklı bir yazı yayımlandı. Bu yazıda, Trump’ı zafere taşıyan görüşler analiz edilerek, Trump’ın narsist kişiliğine odaklanılması gerektiği savunuldu. Hadiyan, Trump’ın Amerika’nın 45 yıldır çözemediği “İran sorununu” çözebileceğinin teklif edilmesini önerdi. Yazıda, İran ile ilgili durumun geçmişe göre daha da kötüleşeceği tahmin edilse de Trump’ın öngörülemezliği nedeniyle kesin bir sonuca varmanın mümkün olmadığı ifade edildi. Hadiyan, mevcut durumda birinci hat diplomasisi olarak tanımladığı hükûmetler arası diplomasinin, “Trump geldi, İran korktu” algısı yaratarak Tahran’ı zayıf göstereceğini ileri sürdü. Bunun yerine İran’ın, halklar arası diplomasi olarak bilinen ikinci hat diplomasisini benimseyerek tüm konuları masaya yatırmasının daha etkili olacağını savundu. Ayrıca, İran’ın İsrail’e yönelik gerilimi artırmaktan kaçınmasının ve ABD ile Avrupa’nın gerilim boyutunu kontrol altına almasının önemine dikkat çekti.

New York Times, Elon Musk’ın İran’ın BM Temsilcisi ile görüştüğü haberini yayınladı. Bu haber İran’da tartışmalara yol açtı. Keyhan gazetesi iddiayı, “Trump’ın Temsilcisiyle Gizli Görüşme: Naiflik mi Yoksa İhanet mi?” başlığıyla manşetine taşıdı. “Bu olayın olmamasını umuyoruz” denilen haberde, görüşme “felaket niteliğinde” olarak değerlendirildi ve “Batı yanlısı” grup, “diplomasiyi Amerika’ya umut ve güven dönemi olarak saptırma ve İran’ı kendi haklarına ulaşmaktan alıkoyma” çabasıyla suçlandı. Yazıda ayrıca, Trump’ın çekildiği JCPOA anlaşmasını imzalayan reformist hükûmet sert bir şekilde eleştirildi. Reformist kesimin, Trump’ın zaferinden sonra yeniden müzakere davetinde bulunması, “alacaklı ile borçlunun yerini değiştirerek rakibin ihtiyaçlarını karşılama” olarak nitelendirildi.

Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, 16 Kasım’da katıldığı bir televizyon programında bu haberi kesin bir dille yalanladı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün iddiayı geç yanıtlamasının ise haberi “sıradan bir uydurma” olarak değerlendirip yanıt vermeye değer bulmamalarından kaynaklandığını söyledi. Arakçi, Amerikan siyasetiyle ilgili olarak, “Hedeflerimiz açıktır, politikalarımız açıktır. Şimdi onların nasıl hareket edeceğini görmek için bekliyoruz ve pratikteki adımlarına göre kendi davranışlarımızı düzenleyeceğiz” ifadelerini kullandı.

UAEA Başkanı’nın Tahran Ziyareti

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Grossi’nin 14 Kasım’daki İran ziyareti, basında geniş yankı uyandırdı. Armanı-İmruz gazetesi, Grossi’nin ziyaret öncesinde yaptığı açıklamayı şöyle aktardı: “İran hükûmeti, uluslararası durumun giderek daha gergin hale geldiğini ve manevra alanlarının daraldığını anlamalı ve diplomatik çözümler bulmanın yollarını aramalıdır.” Grossi ayrıca, “İran’ın nükleer programının ölçeği ve kapsamı göz önüne alındığında, Ajans’ın denetiminin artırılması çok önemlidir” diye vurguladı. İran gazetesi, ziyaret sonrasında olayı “Ajans ve Tahran’ın Yeni ‘Yol Haritası’nın Bulunması ve Gizlenmesi” başlığıyla haberleştirdi. Haberde, “Tahran’ın Ajans ile iş birliğini sürdürme konusundaki iyi niyetini bir kez daha açıkça ortaya koyduğu” belirtilerek, Grossi için iki önemli nükleer tesisin ziyaret edilmesini ve incelenmesini içeren bir program düzenlendiği aktarıldı. Grossi’nin ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ve Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami ile görüştüğü ifade edildi. Ayrıca yeni İran hükûmetinin, “çatışmaların ve maliyetli nükleer dosyaların ötesine geçmeye yönelik dönüşüm odaklı yaklaşım mesajını karşı tarafa iletmesinin ve buna uygun bir yanıt almasının” beklendiği vurgulandı. Arman-ı İmruz gazetesi, “Grossi’nin Ziyareti: Gerilimi Yönetmenin Başlangıcı” başlığıyla konuyu manşete taşıdı. Haberde, İran’ın bu ziyaretteki hedefinin, bazı ihtilaflı konularda önceki anlaşmalara göre daha somut bir uzlaşı sağlamak ve gelecekteki nükleer müzakerelere zemin hazırlamak olduğu belirtildi. İRNA haber ajansı ise emekli diplomat Seyid Resul Musevi’nin “Grossi Nasıl Geldi? Nasıl Gitti?” başlıklı görüş yazısını yayımladı. Yazıda, Grossi ve İranlı yetkililerin açıklamaları aktarılırken, görüşmelerin Grossi’nin düşüncelerini değiştirip değiştirmediğinin, raporunu sunmadan belirsiz olduğu ifade edildi. İran’ın, JCPOA’dan ABD’nin çekilmesi ve dengenin bozulmasıyla karşı önlemler almaya başladığı, ancak Ajans’ın hâlâ aynı düzenlemelere İran’ın devam etmesini talep ettiği eleştirildi. Musevi, müzakerelerin tamamlanması için Ajans’ın geleceğe odaklanması gerektiğini ve geçmişe dönüşün artık mümkün olmadığını vurguladı.

Keyhan gazetesi, Cumhurbaşkanı’nın, “İran JCPOA’daki tüm taahhütlerini yerine getirdi ancak Amerika tek taraflı olarak bu anlaşmadan çekildi” sözlerini öne çıkardı. Risalet gazetesi ise “İran’ın güvenliğine karşı her türlü eyleme kararlı bir tepki veririz” ifadesini haber başlığı olarak sundu.

Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, UAEA ile ilişkinin “tamamen profesyonel bir ilişki” olduğunu belirtti. Ajansın teknik bir kurum olduğunu ve siyaset alanına müdahil olma hakkının bulunmadığını ifade eden Arakçi, Grossi’nin ziyaretinin de teknik nitelikte olduğunu vurguladı.

Ali Laricani’nin Lübnan ve Suriye Ziyareti

Devrim Lideri’nin danışmanı Ali Laricani, geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği Suriye ziyareti sırasında Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanı Beşar Esed ile bir araya geldi. Ziyaretin devamında Beyrut’a geçen Laricani, burada Lübnan Başbakanı Necib Mikati ve Meclis Başkanı Nebih Berri ile görüştü. Cam-ı Cem gazetesi, Laricani’nin gezisiyle ilgili analitik bir yazıyı “Ali Ağa’nın Diplomasisi” başlığıyla manşetine taşıdı. Yazıda, İranlı yetkililerin ziyaretlerinin devamı niteliğindeki bu ziyarette, “direniş mücadelesinin her alanda ciddiyetle desteklendiği ve düşman kampındaki liderlik değişiklikleri veya tehditlerin bu kararlılığı zayıflatamayacağı” mesajının verildiği belirtildi. Ayrıca, Laricani’nin Beyrut’taki basın toplantısında, İran’ın Lübnan’ın iç işlerine müdahale niyetinde olmadığını, yalnızca çözüm arayışında olduğunu vurgulayan ifadeleri öne çıkarıldı. İttilaat gazetesi, konuyla ilgili haberinde Ali Laricani’yi “hem konuşmalarında hem de eylemlerinde yere sağlam basan teknokrat bir kişilik” olarak tanıttı. Haberde, radikallerin gerilimi artıran söylemlerine karşın, İran hükûmetinin Amerikan yetkilileriyle gizli görüşmelere başlamasıyla aynı zamanda geçekleşen bu ziyaretin, İranlı yetkililerin bu ülkelere gerçekleştirdiği “en stratejik temaslardan biri olarak değerlendirilmesi” dikkat çekti.


Ekonomi

Elektrik Kesintileri

Mazot kullanımının durdurulmasının ardından bu hafta İran’da yaşanan elektrik kesintileri, ülkenin ana gündem konularından biri haline geldi. Hükûmetin bu kararı çeşitli şekillerde yorumlandı. Örneğin, Hemşehri gazetesi, haberi “Gökyüzü Elektrik Kesintisiyle mi Mavileşiyor?” başlığıyla duyururken, İran gazetesi ise “Popülist Bireycilik Yerine Kolektif Akıl” başlığıyla manşetine taşıdı. Keyhan gazetesi, “Santrallerin yakıtı neden sağlanmadı? Petrol ve Enerji Bakanlarının cevap vermesi gerekliliği.” başlığıyla yetkililerin sessizliğine dikkat çekti. Haberde, elektrik kesintilerinin hükûmetin halk sağlığına gösterdiği özenle değil, “santrallerin motorin ve fuel-oil stoklarının azalması ve gaz arzındaki dengesizlik” ile bağlantılı olduğu iddia edildi. Bu iddiayı dile getiren Meclis Enerji Komisyonu üyelerinin sözlerine yer verildi ve bakandan açıklama talep edildi. Bakanın yanıt vermemesi, Ebrar-İktisad gazetesi tarafından “Elektrik Gitti: Bakan Meclise Gitmedi” manşetiyle eleştirildi. İtimad gazetesinde, Cafer Gülabi’nin görüş yazısında elektrik kesintileri, “Pezeşkiyan’ın devraldığı zorluklardan sadece biri” olarak nitelendirildi. Yazıda, halkın hükûmetin devraldığı durum hakkında bilgi edinme hakkı olduğu vurgulandı ve Cumhurbaşkanı’nın bizzat televizyona çıkarak bu konunun detaylarını açıklaması önerildi.

16 Kasım’da Cumhurbaşkanı’nın Enerji ve Petrol Bakanlığı yöneticileriyle yaptığı toplantıda, enerji tasarrufu vurgusu ön plana çıktı. Cevan gazetesi, “Önce Tasarruf” başlığıyla bu haberi manşetine taşıdı ve Cumhurbaşkanı’nın şu ifadelerini aktardı: “Ben kendim evde sıcak tutan giysiler giyiyorum. Başkaları da bunu yapabilir. Isıtma sistemlerinin kullanımını azaltarak enerji tasarrufu yapabiliriz. Böylece evlere daha fazla elektrik ve gaz sağlayabilir ve elektrik kesintilerini azaltabiliriz.” Cumhurbaşkanı, ayrıca mevcut durum ve enerji alanındaki dengesizlikleri halka dürüstçe açıklamak gerektiğini belirterek “Tüm medya organlarının, özellikle ulusal medyanın, din adamlarının ve cuma imamlarının kapasitelerinden yararlanarak halkı bilinçlendirmeli ve enerji tüketimini azaltmalıyız” şeklinde konuştu.

Süper Benzin İthalatının Serbestleştirilmesi

İSNA haber ajansının 12 Kasım tarihli haberine göre, Bakanlar Kurulu kararıyla süper benzin ithalatına serbestlik getirildi. Haberde şu ifadeler yer aldı: “Bakanlar Kurulu kararının 9. maddesine göre, süper benzin ithalatı ve dağıtımı, Petrol Bakanlığı’ndan izin almış tüzel kişiler tarafından, sübvansiyonsuz fiyatlarla ve sübvansiyonlu yakıt dağıtım altyapısından bağımsız olarak, yasa ve yönetmeliklere uygun bir şekilde gerçekleştirilebilir.” Şark gazetesi, konuyla ilgili uzman görüşlerine yer verdi. Uzmanlar, bu kararın hükûmetin sabit fiyatlandırmayı kaldırmaya yönelik ilk adımı olduğunu belirtirken, mevcut dengesizlik ve sorunların bu yöntemle çözülemeyeceğini vurguladı.