İran Basın Bülteni (18-24 Kasım)

İran Basın Bülteni (18-24 Kasım)
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İç Politika

Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın Sistan ve Beluçistan Ziyareti

Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, göreve başladıktan sonraki ilk eyalet ziyaretini 21 Kasım’da Sistan ve Beluçistan’a gerçekleştirdi. Bu ziyaret, özellikle Pezeşkiyan destekçisi reformist gazetelerde geniş yer buldu. İtimad gazetesi, manşetinde “Sessizlerin Sesinin Yankısı” başlığıyla yayımladığı haberde, Cumhurbaşkanı’nın “sessizlerin sesi olalım” ifadesinin yalnızca bir slogan olmadığını ortaya koyduğunu belirtti. Haberde, önemli hükûmet yetkililerinden oluşan bir heyetle birlikte Pezeşkiyan’ın çeşitli meslek birlikleri, toplumsal sınıflar ve farklı sosyal gruplarla gerçekleştirdiği görüşmelerin ayrıntılarına yer verildi. Arman-ı İmruz gazetesi ise Pezeşkiyan’ın, bölgede nüfuz sahibi olan ve “1401 Olayları”nda (Mahsa Emini protestoları) eleştirel bir tutum sergileyen Mevlevi Abdülhamid ile görüşmesi sırasında çekilen fotoğrafını, “Takdire Şayan Bir Görüşmede Somut Mutabakat” başlığıyla manşetine taşıdı. Haberde, bu görüşmeyi Sadık Zibakelam’ın, hükûmetin “en dikkat çeken ve cesur adımlarından biri” olarak, Reform Cephesi Başkanı Azer Mensuri’nin ise “somut mutabakat” olarak nitelendirdiği aktarıldı. Ayrıca haberde, “şiddete ya da hukuki davalara başvurmaksızın, fikirleri ve çözümleriyle bir muhalifin gönlünü kazanma” eylemi, siyaset biliminin inceliklerinden biri olarak tanımlandı. Son olarak siyaset uzmanı Hasan Hanizade’nin de Abdülhamid’in bölge halkı nezdindeki önemine değinerek, bu görüşmenin Pezeşkiyan’ın halk ve Sünni topluluklarla doğrudan bağ kurmasındaki kritik rolüne vurgu yaptığı görüşlerine yer verildi. İran gazetesi ise bu ziyareti “Sistan ve Beluçistan için Onurlu Durum” başlığıyla manşetine taşıdı. Haberde, yapılan görüşmelerin temel amacının, bölgenin “mahrumiyet görüntüsünün ortadan kaldırılması ve kalkınma için çözüm üretilmesi” olduğu belirtildi. Aynı gazetenin başka bir sayısında, Cumhurbaşkanı Sosyal İşler Yardımcısı Ali Rabii’nin görüşmeyi değerlendiren yazısı yayımlandı. Rabii, bölgedeki “tarihsel geri kalmışlık” durumunu vurgulayarak, “koşulların iyileştirilmesi için doğru politikaların geliştirilmesi, sürekli takip ve hatta bir tür pozitif ayrımcılık” gerektiğini ifade etti. Bölgenin güvenliğine ilişkin olarak ise Rabii, “sert ve fiziksel yöntemlere dayanan, dışlama ve ayrıştırma temelli teorilerin” güvenliği artırmak yerine azalttığını dile getirdi. 14. Hükûmetin ilk Beluç vali atamasına dikkat çekerek, “Bu politikanın devamının, terörizm ile halkın talepleri arasında derin bir mesafe oluşturacağına inanıyorum.” dedi.

Cevad Zarif Gerginliği

Stratejik İşlerden Sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Cevad Zarif, bu hafta İran basınında geniş bir şekilde tartışıldı. Zarif’in çocuklarının ABD vatandaşlığı nedeniyle kendisinin görevden alınmasını talep eden muhafazakârların dayandığı “Hassas Görevlerdeki Kişilerin Atanma Yasası”nın değiştirilmesine ilişkin kanun tasarısının aciliyeti 17 Kasım’da Meclis’te reddedildi. Bu durum, reformist gazeteler tarafından sert bir dille eleştirildi. Şark gazetesinde Vahide Kerimi imzalı “Sadece Zarif mi?” başlıklı yazıda, Meclis’in “Yasa koyma yeri olmaktan çıkıp, bu kişilerin Zarif’le eski siyasi hesaplaşmalarını gerçekleştirdiği bir mekâna dönüştüğü” ifade edildi. Sazendegi gazetesi, “Mutabakata Sırt Çevirmek” başlıklı yazısında, yasa tasarısına 256 milletvekilinden 207’sinin karşı oy kullandığını, sadece 38’inin hükûmetin tasarısını desteklediğini belirterek, “Meclis, hükûmetle uzlaşı ve iş birliği içeren bir öneriyi reddederek, hükûmetin asgari taleplerini bile göz ardı etti.” yorumunda bulundu. Yazıda, Hamid Rıza Resai, Emir Hüseyin Sabeti, Mahmud Nebeviyan ve Mehdi Kuçekzade gibi muhalif milletvekillerin görüşlerine yer verildi. Ayrıca, Pezeşkiyan’ın rakiplerinin, “Zarif’ten ve onun oy toplama gücünden, Pezeşkiyan’ın kendisinden daha fazla korktukları ve endişelendikleri” iddia edildi.

Muhafazakâr cenahtaki Vatan-ı İmruz gazetesi ise Mustafa Nasri’nin kaleme aldığı “Siyasi Oyun Yasak” başlıklı yazısında reformistlerin eleştirilerine yanıt verdi. Yazıda, Meclis üyelerinin, tasarının hızlı bir şekilde ele alınması talebine karşı çıktığı ve tasarının daha ayrıntılı bir inceleme için uzman komisyonlara gönderilmesine karar verdiği aktarıldı. Ayrıca, milletvekillerinin, mevcut ekonomik ve sosyal sorunlar gibi ülkenin öncelikli meselelerini göz önünde bulundurarak, bireysel bir tasarının aceleyle değerlendirilmesini eleştirdiği belirtildi. Siyasi bir bakış açısıyla mutabakatı çiğnemekle suçlayanlara şu şekilde yanıt verildi: “Birincisi, mutabakat, Meclis’in hükûmete tabi olması ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin ihlal edilmesi anlamına gelmez. İkincisi, Meclis tasarının geneline karşı çıkmamış, sadece daha ayrıntılı bir incelemeyi gündemine almıştır.”

18 Kasım’da Zarif’in sosyal medya hesaplarında Yahudi halkına seslendiği bir videonun yayımlanması, reformist gazetelerin dikkatini çekti. Örneğin, İtimad gazetesi bu videoyu “Muhammed Cevad Zarif’ten Dünya Yahudilerine Mesaj: Direnin” başlığıyla manşetine taşıdı.


Dış Politika

UAEA’nın İran Karşıtı Kararı

Bu hafta İran basınının ana gündem maddesi, Uluslararası Atom Enerji Ajansı’nın (UAEA) İran’a yönelik tutumu oldu. Hafta boyunca Ajans’ın yönetim kurulunda alınacak karar ve Avrupa troykasının (Fransa, Almanya ve İngiltere) İran karşıtı tutumu tartışıldı. 21 Kasım’da UAEA Yönetim Kurulu’nda karar kabul edildikten sonra, İRNA haber ajansı, Dışişleri Bakanlığı ile İran Atom Enerjisi Kurumu’nun ortak bildirisini yayımladı. Bildiride şu ifadeler yer aldı: “Nükleer anlaşma (JCPOA) çerçevesindeki taahhütlerine uymama, İran halkına yönelik zalim yaptırımlara başvurma ve yasa dışı baskılar uygulama konusunda uzun bir sicile sahip olan üç Avrupa ülkesi ve ABD’nin, UAEA Genel Direktörü’nün ziyaret sonuçlarını dahi beklemeden karar tasarısını Yönetim Kurulu’na sunmaları, tasarının mimarlarının ‘siyasi ve yıkıcı yaklaşımı’ olarak değerlendirildi.” Bildiride ayrıca, İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı’nın, çeşitli türlerde yeni ve gelişmiş santrifüjlerin büyük bir kısmının devreye alınmasını da içeren etkili önlemlerin uygulanması talimatını verdiği aktarıldı. Bununla birlikte, teknik ve denetimle ilgili iş birliğinin geçmişte olduğu gibi Kapsamlı Güvence Anlaşması çerçevesinde Ajans ile devam edeceği belirtildi. İSNA haber ajansı İslami Şura Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkan Yardımcısı Abbas Muktedayi’nin konuya ilişkin görüşlerini aktardı. Muktedayi, “Bu, Avrupa güçleri ve ABD’nin Ajans’ı mesleki değil, siyasi faaliyetler için bir alan olarak seçtiğini göstermektedir.” dedi. Kararın, İran için daha önce açıklanan politikaları uygulamak adına bir fırsat yarattığını ifade etti.

Reformist ve muhafazakâr gazetelerin bu gelişmeyi ele alış biçimleri arasında dikkate değer farklar bulunuyordu. Arman-ı İmruz, haberi “İran ile Dört Batılı Güç Arasında Nükleer Düello” başlığıyla duyurdu. Haberde, Trump’ın göreve başlamasıyla birlikte ortaya konulan “maksimum baskı” politikasının, Avrupa ülkeleri tarafından kendi yöntemleriyle uygulanmaya başladığına dikkat çekildi. İran gazetesi, Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi’nin yazısına yer verdi. Kemalvendi, bu gelişmenin İran açısından iki önemli sonuç doğurduğunu vurguladı: “Önceki seferlere kıyasla kararı destekleyen ülkelerin sayısında azalma” ve “İran’ın nükleer zenginleştirme seviyesi ve altyapısının her seferinde daha da geliştirilmesi.” Kemalvendi, İran’ın tehditlere karşı kendini hazırlamış olmasına rağmen, çatışma yerine iş birliğini tercih ettiğine dikkat çekti. Cam-ı Cem gazetesi, “Avrupa’nın Yanlış Hesaplamalarına İran’ın Reçetesi” başlıklı bir haber yazısı yayımladı. Yazıda, Arakçi’nin son günlerde farklı ülkelerden mevkidaşlarıyla yaptığı telefon görüşmelerinin, birçok ülkenin kararı desteklemesini engellediği ifade edildi. Ayrıca İran’ın uyarıları ve aldığı kararlara olumlu bir vurgu yapıldı. Dışişleri Bakanlığı Hukuk İşleri Yardımcısı Kâzım Garibabadi, Avrupa’ya açık bir uyarıda bulunarak, tetik mekanizmasının devreye sokulması durumunda İran’ın NPT’den (Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması) çekileceğini belirttiği haberde aktarıldı. Yazıda, “Geçmiş deneyimler göz önüne alındığında, sözlü tehditlerin ötesine geçilmesi ve Avrupa’ya karşı somut tehditlerin gösterilmesi gerekmektedir.” ifadelerine de yer verildi.

Muhafazakâr kanattan Keyhan gazetesi, bu gelişmeyle ilgili hükûmeti sert bir dille eleştirdi. Haberi “Batı’nın Düşmanca Eylemlerine Ödül Verdiniz, Karşılığında Kararname Aldık!” başlığıyla manşete taşıdı. Haberde, 14. Hükûmet’in, Avrupalıların temelsiz iddiaları ve baskıları karşısında geri adım atarak, bu politikaları sürdürmeye teşvik ettiği iddia edildi.

Katar Dışişleri Bakanı’nın Tahran Ziyareti

İSNA haber ajansının aktardığına göre, ikili ilişkiler ve bölgedeki hassas gelişmeleri istişare etmek üzere Tahran’a gelen Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, 20 Kasım’da Abbas Arakçi ile bir araya geldi. Görüşmede taraflar, Gazze’deki soykırımın sona erdirilmesi ve İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırılarının durdurulması gerektiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı ile de görüşen Al Sani’nin bu ziyaretinde, Mesud Pezeşkiyan, “dost ve komşu iki ülke arasındaki daha geniş ve derin ilişkilerin önemi” üzerinde durdu. Al Sani ise görüşmede, imzalanan anlaşmaların uygulanmasının hızlandırılması gerektiğine dikkat çekti.

Suriye Dışişleri Bakanı’nın Tahran Ziyareti

Suriye’nin yeni Dışişleri Bakanı Bassam es-Sabbah, 19 Kasım tarihinde ilk resmî Tahran ziyaretini gerçekleştirdi. Burada Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf ve Devrim Lideri Temsilcisi ve İran Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Ali Ekber Ahmediyan’la görüşmeler gerçekleştirdi. İSNA haber ajansı, Cumhurbaşkanı’nın görüşmedeki “İran, dostlarına destek vermekten vazgeçmeyecektir” sözlerini ön plana çıkardı. İRNA haber ajansı tarafından, Dışişleri Bakanı Arakçi’nin mevkidaşıyla yaptığı ortak basın açıklamasında da İran`ın Suriye halkına olan desteğine yaptığı vurgu aktarıldı. Sabbah, Devrim Lideri’nin uluslararası ilişkiler danışmanı Ali Ekber Velayeti ile de görüştü. Benzer konulara değinen Velayeti, “Amerika, DEAŞ’ı Suriye ve Irak’a karşı oluşturdu; ancak İran, Suriye ve Irak’ın karşılıklı iş birliğiyle DEAŞ’ı yenmeyi başardı. Bu zafer, bölgedeki direniş cephesine mensup tüm ülkelerin dayanışması olmadan mümkün olamazdı. Direniş cephesi güçlendirilmelidir ve ortak düşmanlara karşı direniş ve dayanışmadan başka bir yol yoktur.” ifadelerini kullandı.

Ali Laricani’nin Açıklamaları

Devrim Lideri’nin danışmanı Ali Laricani’nin, Khamenei.ir’a verdiği röportaj, basında geniş yankı buldu. Röportajda esas olarak Lübnan ve Suriye ziyaretleriyle ilgili konular üzerinde duruldu. Laricani, Hizbullah’ın “çağrı cihazı operasyonu” veya “Nasrallah suikastı” gibi büyük darbeler alsa da bunları hazmedebilecek güçlü bir yapıda olduğunu vurguladı. Ayrıca Hizbullah ve direnişin yalnızca Lübnan’ın değil, İran’ın ulusal güvenliği için de önemli olduğuna dikkat çekti.

Laricani, UAEA’nın son kararıyla ilgili olarak, Batı’nın (Orta Doğu’yu işaret ederek) bir yerde başarılı olamadıklarında “başka bir yerde size zarar verelim” düşüncesinde olduğunu ifade etti. ABD ile ilgili, “Hadi oturup bir anlaşma yapalım. İran’ın önceki tecrübelerine dayanarak bu konuda şartları var. Biz bombaya yönelmeyeceğiz, siz de bizim şartlarımızı kabul edin ve yeni bir anlaşma yapalım.” şeklindeki ifadeleri, özellikle reformist gazeteler tarafından ilgi gördü. Sazendegi gazetesi bu sözleri “Haydi, anlaşalım,” Arman-ı İmruz gazetesi “Ali Laricani’den Yeni ABD Yönetimine Pozitif Sinyal,” Ebrar gazetesi “İran’ın Yeni Anlaşma İçin Şartları” başlığıyla ilk sayfaya taşıdı.

Buna karşın Keyhan gazetesi, reformist gazetelerin bu tutumunu eleştiren bir haber yayımladı. “Her Ne Pahasına Olursa Olsun Müzakere Önerisinden İran Karşıtı Karar Tasarısının Sansürlenmesine” başlıklı haberde, reformist gazeteler, UAEA’nın İran karşıtı kararına az yer vermek ve Laricani’nin sözlerini çarpıtarak Batı’ya müzakere sinyali göndermekle suçlandı. Haberde, Arman-ı Milli, Sazendegi, Hemdeli ve İtimad gazetelerinin haber başlıkları örnek verilerek şu ifadelerle kınandı: “Reform iddiasında bulunanlar, önceki anlaşmalarda İran’ın haklarını peşin değil vadeli olarak satmış ve hiçbir zaman gerçek bir alışveriş yapmamışlardır. Bu nedenle, bugün bu kesim tarafından dile getirilen müzakere önerisi, bu grubun geçmişi dikkate alındığında kabul edilebilir değildir.”


Ekonomi

Otomobil Fiyatlarına Zam

Khaber Online Haber Ajansı, İran Khodro Şirketi’nin uzun süredir devam eden yazışmaların ardından 18 Kasım tarihinde ürünlerinin fiyatını artırma izni aldığını duyurdu. Bu fiyat artışı, %30 ila %35 arasında değişirken, değer olarak 114 milyon ile 182 milyon tümen arasında bir artışa denk geliyor. Mehr Haber Ajansı Sanayi, Maden ve Ticaret Bakanı Muhammed Atabek’in konuya ilişkin açıklamalarını aktardı. Atabek, “Ülkede üretilen araçların %80’inin üretimi iki otomobil şirketi tarafından gerçekleştirilmektedir ve bu iki şirketin ürettiği araçlar, yani ülke genelindeki üretimin %80’ini oluşturan araçlar, son 18 ay içinde hiç fiyat artışı görmemiştir.” diyerek, enflasyonu dikkate almak zorunda olduklarını ifade etti.

Vatan-ı İmruz gazetesi, hükûmetin bu politikasını eleştiren Meysem Mehrpur tarafından kaleme alınan bir yazıyı, “Otomobil Üreticilerinin Halkın Parasıyla Hayatta Kalması” başlığıyla yayımladı. Yazıda, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın seçim sürecinde verdiği vaatleri unuttuğu öne sürülerek, zarar eden ve “hükûmetin halkın cebinden beslediği” otomobil şirketlerinin neden yasa gereği özelleştirilmediği sorgulandı. Bunun cevabı olarak, hükûmetin bu şirketlere atadığı yöneticiler aracılığıyla rant sağladığı iddia edildi.

İran gazetesi ise Muhammed Salihi tarafından kaleme alınan “Otomobil Pazarında Kazan-Kazan Oyunu Nasıl Mümkün Olabilir?” başlıklı görüş yazısını manşete taşıdı. Yazıda, mevcut maliyetler göz önüne alındığında söz konusu fiyat artışından otomobil üreticilerinin de memnun olmadığı ifade edildi. 14. Hükûmet’in, otomobil piyasası açısından kötü bir miras devraldığı vurgulandı. Halkın memnuniyetsizliği, arz sorunları, sermaye piyasasındaki durum, enerji dengesizlikleri, eski üretim platformları ve hava kirliliği gibi hükûmetin karşı karşıya olduğu zorluklar sıralandı. Bu zorluklar karşısında hükûmetin kısa ve uzun vadeli çözümler üretmesi gerektiği vurgulandı. Kısa vadeli çözüm olarak araç fiyatlarının artırılması, uzun vadeli çözüm olarak ise devletin otomobil sektöründen çekilmesi gerektiği ifade edildi.


Toplum ve Kültür

Devrim Rehberinin İlim Havzalarında Değişim Vurgusu

Devrim Rehberi Ali Hamenei, 20 Kasım tarihinde Camiatü’z-Zehra’dan bir grup yönetici, hoca ve talebeyle bir araya geldi. Basın, Hamenei’nin bu görüşmedeki konuşmasında ilim havzalarının dönüşümü için yaptığı vurguyu ön plana çıkardı. Cumhuri-yi İslami gazetesi, bu konuşmayı “İlim Havzalarında Dönüşümün Gerekliliği: İlim Havzaları Çağa Uygun Olmalı ve Yeni Meselelere Çözüm Sunabilmelidir” başlığıyla manşete taşıdı. Hamenei, “İlim havzaları ekonomi, yönetim, aile gibi toplumun önemli meselelerine yönelik görüşler geliştirmelidir.” diyerek ilim havzalarındaki kitap ve eğitim yöntemlerinin güncellenmesi gerektiğini ifade etti. Özellikle toplumun ihtiyaç duyduğu finansal ve mali konular, yönetim, aile meseleleri ve kripto paralar gibi yeni meselelere yönelmenin, bu dönüşümün temel gerekliliklerinden olduğunu belirtti. Devrim Rehberi “İlim havzalarında dönüşüme karşı çıkmak, ülkede dinin ilerlemesine engel olmak demektir. Ancak bu dönüşüm, yalnızca bu konuda gerekli ehliyete sahip kişiler tarafından gerçekleştirilmelidir.” ifadelerini kullandı.