Lübnan’a Gönderilen Akaryakıt ve Hizbullah

Lübnan’a Gönderilen Akaryakıt ve Hizbullah
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Lübnan’ın enerji krizini hafifletmek adına İran’dan gönderilen akaryakıt, Reuters’ın 14 Eylül’de yayımlanan haberine göre Suriye’nin Baniyas Limanına ulaştı ve buradan Suriye yönetimi tarafından temin edilen tankerler aracılığıyla Lübnan’a getirilmeye başlandı. İran’dan gönderilen ilk kargonun yük miktarı 33.000 ton ya da yaklaşık olarak 240.000 varil. Bunun tamamının Lübnan’a taşınması için yaklaşık 1.300 akaryakıt kamyonu gerekiyor.

Lübnan makamlarını zor durumda bırakmamak ve -İran’a ABD tarafından uygulanan ambargo nedeniyle- Lübnan’a uygulanacak olası yaptırımlardan kaçınmak için bu nakliye yöntemini seçtiğini belirten Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah; bu gelişmeyi, yakıt kıtlığıyla boğuşan ve 2019’dan bugüne kötüye gitmeye devam eden Lübnan ekonomisi için bir zafer olarak nitelendirdi. Ülkeye ulaşan dizelin, öncelikli olarak hastaneler, yetimhaneler ve su istasyonları gibi kurumlara ulaştırılacağını söyleyen Nasrallah, dizel ve benzin taşıyan üç geminin daha önümüzdeki günlerde İran’dan yola çıkacağını açıkladı.

Lübnan’ın ekonomik çöküşü, Ekim 2019’da başlamış ve ülkenin para birimi ciddi bir şekilde değer kaybetmişti. Bu durumun neden olduğu yakıt kıtlığı ise hastane gibi kritik kurumların hizmet verememesine yol açtığı gibi benzin almak isteyen vatandaşların, saatlerce beklediği kuyruklara sebebiyet vermişti. Bu bilgiler ışığında Hizbullah’ın, Lübnan’a akaryakıt sağlayarak neyi hedeflediği tespit edilmeye çalışılacaktır.

İlk olarak Hizbullah’ın, Lübnan’da azalan prestijini ve toplumsal desteğini yeniden elde etmek istediğinden bahsedilebilir. Ağustos 2020’de Beyrut Limanında meydana gelen patlamanın ardından Almanya’nın, Hizbullah’ın faaliyetlerini yasaklaması ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Lübnan ziyareti sırasında Hizbullah’a yönelik eleştirilerde bulunması, Hizbullah’ın prestijini sarsmıştır. Öte yandan Şubat 2021’de Hizbullah muhalifi Lokman Salim’in öldürülmesi ve Hizbullah tarafından Lübnan’ın güneyinden İsrail’e roket fırlatılması, gerilimin artmasına neden olmuş ve Hizbullah’ın, Lübnan halkından gördüğü desteğin azalmasına sebebiyet vermiştir. Bu gelişmeler sonucunda siyasi pozisyonunu iyileştirmek isteyen Hizbullah, müttefiki İran’dan Lübnan’a akaryakıt getirmeyi başarmış ve nakliye sırasında hassas davranarak ülkenin ulusal çıkarlarını göz ardı etmediğini de vurgulamıştır. Böylece Lübnan’ın hayati bir ihtiyacını karşılayarak halkın karşısına ABD ve müttefiklerinin, Lübnan’a Hizbullah nedeniyle uyguladığı gayriresmî ablukayı kıran galip taraf sıfatıyla çıkmayı hedefleyen Hizbullah, halk nezdindeki karşılığını artırmayı deneyecek ve emperyalistlere karşı kazanılmış bir zafer propagandası sunacaktır.

Ek olarak Hizbullah’ın, akaryakıtı kamu hastaneleri gibi kritik yerlere ulaştırdıktan sonra özel sektöre ücret karşılığında satacağını bildirmesi, ABD yaptırımlarını aşarak İran’dan kaynak sağlamak istediğini göstermektedir. Beyrut merkezli bağımsız bir sivil toplum kuruluşu olan Lübnan Petrol ve Gaz Girişiminde enerji uzmanı ve danışma kurulu üyesi olarak görev yapan Diana Kaissy, Arab News’e verdiği röportajda İran’ın, akaryakıt sevkiyatında şeffaf davranmadığını belirtmiş ve bu akaryakıtın, piyasa fiyatının altında satılarak bir karaborsa yaratacağını öne sürmüştür. Tedarik hattını geliştirerek kullanmayı sürdürdüğü takdirde gelecekte bir enerji tedarikçisine dönüşecek olan Hizbullah, paralel bir ekonomi yaratarak gücünü pekiştirebilir ve Lübnan’ı, İran’a bağımlı hâle getirebilir. Öte taraftan Lübnan’ın olası İran bağımlılığını önlemek için ABD tarafından bir enerji hattı planlanmaktadır. Ancak bu hattın, Mısır’dan Lübnan’a ulaşabilmesi için Suriye’nin başkenti Şam’dan geçmesi gerekmektedir. Suriye yönetiminin rızası olmadan gerçekleşemeyecek olan bu plan, pratiğe döküldüğü takdirde ABD’nin, Suriye’ye uyguladığı yaptırımların kaldırılmasına neden olacaktır. Bu ihtimallere bakıldığında iki durumun da İran’ın faydasına olacağı öngörülmektedir.

Sonuç olarak İran’dan getirilen ve getirilecek olan akaryakıtlarla birlikte Hizbullah, Lübnan kamuoyunda bir kurtarıcı olduğu algısını yaratma şansı elde etmiştir. Bu doğrultuda kaybettiği nüfuzu yeniden elde etmek bir yana ülkenin, İran’a olan bağımlılığını artırarak eskisine nazaran daha da güçlenmeyi hedefleyen Hizbullah; Lübnan hükûmetinin, ülkede oluşan yakıt kıtlığını engelleyememesinden ve buna bir çözüm sunamamasından faydalanmıştır. Ayrıca bu yakıt kıtlığının neden olduğu insani kriz nedeniyle ABD ve müttefiklerinin İran-Lübnan enerji tedarik hattına şu ana kadar sessiz kalması, Hizbullah ve İran için emperyalist statükoya karşı elde edilmiş bir zafer propagandasının da yolunu açmıştır.