ABD Senatörlerinin Yeni İran Hamleleri: Mektup Siyaseti

ABD Senatörlerinin Yeni İran Hamleleri: Mektup Siyaseti
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz
Kıdemli Uzman Bilgehan Alagöz

Kapsamlı Ortak Eylem Planı’na (KOEP) taraf 4+1 ülkeleri (Birleşik Krallık, Fransa, Çin, Rusya + Almanya) ile İran arasında Viyana’da 6 Nisan’da başlayan Anlaşma’nın geleceği hakkındaki görüşmelerin önümüzdeki günlerde teknik düzeyde devam edeceği kararı alınmışken ABD tarafında sürece muhalif duran ya da çekinceli davranan siyasiler, tepkilerini göstermeye devam ediyor. Bu bağlamda önde gelen Amerikalı senatörlerin arka arkaya yazdıkları mektuplar dikkat çekicidir.

İlk mektup, Viyana’daki toplantı öncesinde 25 Mart’ta Demokrat Senatör Bob Menendez ve Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham öncülüğünde Demokrat ve Cumhuriyetçi 40 senatörün imzasıyla Başkan Joe Biden’a hitaben yazıldı. Söz konusu mektupta imzacı senatörlerin 2015’te imzalanan KOEP ve Trump yönetiminin maksimum baskı politikası hakkında farklı görüşlere sahip oldukları belirtilmiş, öte yandan İran’ın santrifüj üretimini artırmak, uranyumu %20’ye kadar zenginleştirmek de dâhil tüm nükleer faaliyetlerini hızlandırmasının, senatörler nezdinde ortak kaygı yarattığına dikkat çekilmiştir. Bu bağlamda “İran, ABD’nin politikası hakkında hiçbir şüpheye sahip olmamalı. Demokratların ve Cumhuriyetçilerin taktiksel farklılıkları olabilir ancak biz İran’ın nükleer silah elde etmesini önlemek ve çeşitli yasa dışı davranışlarını ele almak konusunda birlikteyiz.” ifadesi önemlidir. Biden yönetiminin Kongre ile şimdiye kadar olumlu bir ilişki kurduğunu kabul eden ve Başkan’ın, İbrahim Anlaşmalarını esas almasından memnuniyet duyduğunu belirten senatörler; İran’ın, nükleer programı dışında balistik füze programının ve Orta Doğu’daki eylemlerinin de ABD için ulusal güvenlik tehdidi oluşturduğunu ifade etti. Öte yandan ABD Başkanı; uzun vadede Avrupalı müttefikleriyle, Basra Körfezi’ndeki güvenlik ortaklarıyla ve İsrail’le istişareye davet edildi.

Bundan daha sert bir içeriğe sahip olan ikinci bir mektup ise 6 Nisan’da Cumhuriyetçi senatörler Jim Inhofe, Marco Rubio, Pat Toomey ve Todd Young imzasıyla yine ABD Başkanı’na hitaben kaleme alındı. Senatörler, ABD’nin KOEP’e dönmek için yakın zamanda İran’a uyguladığı yaptırımları kaldırabileceğine dair son haberlerden büyük rahatsızlık duyduklarını ve Viyana’da yapılan görüşmelerin ve sonrasında olabilecek herhangi bir müzakerede ABD’nin, İran Devleti üzerindeki baskıdan vazgeçmemesi gerektiğini vurguladı. Mektupta, ABD’nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley’in 17 Mart’ta BBC Farsça ile yaptığı röportajda maksimum baskı politikasına yönelik sarf ettiği sözler şiddetle kınanarak KOEP’e dönmenin, İran’a önemli yaptırımlardan kurtulma hakkı vermek anlamına geldiğinin ve bunun uygulanabilir bir strateji olmadığının altı çizildi. Bu bağlamda Başkan’dan, İran’a dönük yaklaşımdan derhâl vazgeçmesini talep etmeleri önemlidir. Oldukça sert bir üslupla yazılan mektuptan da anlaşıldığı üzere, İran ile olası bir müzakerede söz konusu senatörler, Senatodaki süreç karşıtı tavırlarını da artıracak ve Başkan üzerinde baskı kurmak için her yola başvuracaklardır.

Kongre üyelerini İran konusunda bu denli sert söylemler kullanmaya iten en önemli motivasyonun Kasım 2022’de gerçekleşecek olan Senato ara seçimleri olduğunu belirtmek gerekir. 100 kişilik Senatonun 34 üyesinin seçimi tekrarlanacak olup hâlihazırda %50-50 bölünmüş olan Senato açısından bu seçimlerin önemi giderek artmaktadır. Söz konusu 34 senatörün şu an itibarıyla 14’ü Demokrat, 20’si ise Cumhuriyetçidir. Donald Trump’ın 2016’da kazandığı eyaletlerde Demokratların 10 sandalyeyi koruduğu 2018 Ara Seçimlerinin aksine; Demokratların, Trump’ın 2020’de kazandığı hiçbir eyalette sandalye kazanamamış olması önemli bir ayrıntıdır. Zira Demokratların Trump’ın İran siyasetini açıkça eleştiren yaklaşımının, Cumhuriyetçiler tarafından seçim malzemesi olarak kullanılacağını şimdiden öngörmek mümkündür. Bu sebeple Biden yönetiminin aksine ABD’deki Demokrat senatörler, İran konusunda hassasiyetlerini korumaya devam etmektedir. Bu da en başından beri İran ile Anlaşma’ya dönme konusunda sert bir tutum benimsemiş olan Cumhuriyetçilerin elini kuvvetlendirmektedir. Dolayısıyla Biden yönetiminin bir yandan İran ile nükleer müzakere sürecini başlatma yönünde politika üretmeye çalışırken diğer yandan Senatodaki hassas dengeyi Demokratlar aleyhine döndürmemek için itidalli davranması gerekmektedir.